CiddiGazete- Başkent Ankara, bir sanatsal etkinliğe daha ev sahipliği yapacak.

Sanatçılar Çağrı Genç ve Kazım Sözak'ın eserlerinin yer alacağı "Ada Parsel 564 - 2021 Sergisi" Artosfer Sanat Evi'nde izleyiciyle buluşacak.

18 Kasım Cumartesi günü saat 19.30'da açılacak sergi, 25 Kasım'a kadar açık kalacak.

Sergiye ilgili yapılan tanıtım yazısında şu ifadeler kullanıldı:

- Sözcüklerin evrimsel yolculukları, tıpkı insanlık tarihindeki dönüşümler gibi, bazen eski anlamlarını korurken, bazen yeni kavramsal değerlere bürünerek karşımıza çıkar.

- "Particellum"dan evrilerek günümüzde "parsel" şeklinde tanıdığımız kelime, "pay" ve "kısım" anlamlarını barındırır.

- İki boyutlu bir yüzeyin içerisine sıkıştırılmış bu kısımlar, figürlere nazikçe baskı yaparlar. Bu baskılar, bazen kabullenilen bir süreç, bazen de içsel çatışmalarla karşılaştığımız zorlu bir yolculuktur.

- "Ada" ve "parsel", kavramsal birliktelikleriyle, kalıplaşmış "ada-parsel" ikilisi olarak hafızalarımızda yer bulmuştur. Ancak, ada kendi içinde parseli barındıran, onu kuşatan geniş bir bütündür. Tıpkı bir resimdeki yüzeyler gibi; her bir yüzey, kendi içerisinde farklı parselleri, farklı anlam katmanlarını saklar.

Ankara'da toplu ulaşımda yeni dönem Ankara'da toplu ulaşımda yeni dönem

- Belli bir parselin üzerinde üst üste bindirilmiş konutlarda yaşamanın getirdiği sıkışmışlık, günümüz insanının parseldeki varlığının bir yansımasıdır.

- Dış dünyanın genişliği ile iç dünyanın sınırlılığı arasında sıkışıp kalan birey, kendi içindeki sonsuzlukla yüzleşir.

- Bu sergide, Çağrı Genç ve Kazım Sözak'ın eserlerinde, adanın geniş yüzeyinden parselin dar sınırlarına kadar olan bu kavramsal yolculuğa tanıklık ediyoruz.

- Resimlerde kullanılan yüzeylerin her birinde, parselin sınırları, renkler, şekiller ve dokuyla belirginleşirken; bu sınırların ötesinde, adanın genişliğini hissedebilirsiniz.

- ADA PARSEL 564-2021, izleyiciye hem bireysel hem de kolektif hafızanın katmanlarını keşfetme fırsatı sunuyor.

- Sergi, ada ve parsel kavramlarının ötesinde, bireyin toplumla olan ilişkisini, bireysel sınırlarla toplumsal genişliği arasındaki dengeyi ve çatışmayı sorgulamaya davet ediyor. Bu küratöryel deneyimde, her bir eserin içerisindeki alan çelişkisini keşfedeceksiniz.