Son günlerde iktidar kendi içinde bu konuyu tartışmaya açtı. 40 katır mı; 40 satır mı?

Reel ekonomi için hangisi daha kritik?

Uzun vadeli politikalarda güçlü ekonomi için her ikisinin de makul oranlarda olması gerekmektedir.

Ancak uzun vadeli ekonomi programlarının yerini günlük kısa vadeli; diğer bir tabirle günü kurtarmak adına kararlar alınıyor. Bu yüzden ülke ekonomisi sıkışıp kalıyor...

Döviz, AKP hükümetinin son iki yılı hariç hep reel faizin altına kalmış, bu sebeple döviz sıkıştırılmış, baskı altında sıcak para girişi ile kontrol altında tutulmuştur. Bu da dövizdeki her an olabilecek yüksek artışı tetiklemeye başlamıştır. Doların gerçek Türk Lirası karşısındaki yeri 4,50 ve euro'nun da 5,50 seviyeleridir. Bu seviye mecburi bir seviyedir. Ancak faizi düşürebilecek olan da budur. Aksi durumda reel faiz yıllık yüzde 30'a kadar çıkacaktır.

Bundan başka çözüm ne yazık ki bulunmamaktadır.

Uzun vadeli ekonomik programlar olmadığı sürece, sadece siyasi kararlarlar ve sıcak para akışı ile ekonomiyi düzeltmenin imkanı yoktur. Bir krizle gelen AKP iktidarı, görünen o ki yeni bir kriz dalgası ile sonlanmakla karşı karşıyadır.

Cumhurbaşkanı kendi ekonomik kurmaylarına ayar vermeye çalışmaktadır. Çünkü her ne kadar tek sesli bir başkanlık gibi görünse de, iktidardaki bürokrat kökenli siyasi kadrolar direnmeye çalışmaktadır. Çünkü artık uçurumun kıyısına gelindiği aşikardır.

Burada muhalefetin de hiçbir ekonomik çözüm önerisi olmaması ise hala iktidarın şansını yükseltmekte ve süre kazandırmaktadır.

Oysa ki iktidarları değiştiren en büyük faktör ekonomidir.

Zaman yaklaşmaktadır!..