Yaşadıkları acılar onları büyüttü!..

Çocukluk yıllarından itibaren, mensubu bulundukları Türk milletinin, Balkanlar'dan sökülüp atıldığını yaşadılar. Bulgar, Sırp ve Yunan komitacılarının tecavüzlerine, saldırılarına, vahşetlerine, yaptıkları katliamlara şahit oldular.

Osmanlı-Rus savaşlarından sonra, batıdan-doğudan sökün eden göçler; bu göçler esnasında yaşanan zorluklar, acılar, yokluklar, kıtlıklar yaşanan Ermeni mezalimi daha binlercesi... Yapılan savaşlar, kaybedilen topraklar; say say bitmez...

İşte, yaşanan bu acılar ve yaşanan travmalar Mustafa Kemali, Fevzi Çakmak'ı, İsmet İnönü'yü, Kazım Karabekir'i, Rafet Bele'yi, Rauf Orbay'ı, Sakallı Nurettin, Salih Omurtağ'ı, Yakup Şevki ve binlercesini, Mehmet Emin Yurdakul'u, Mehmet Akif Ersoy'u, Ziya Gökalp'i, Halide Onbaşı (Halide Edip Adıvar), Nezahat Onbaşı (Nezahat Baysel), Şerife Bacı,

Fatma Seher Erden (Erzurumlu Kara Fatma), Halime Çavuş,

Hafız Selman İzbeli, Gördesli Makbule, Çete Emir Ayşe ve diğerlerini büyüttü!..

Büyüyen insanlar bütün kurumlarıyla büyük bir devlet kurdular...

İnsanların hayatlarında meydana gelen bir olay veya olaylar zinciri, insanların hayatını büyük ölçüde etkiler. İşte bu olaylar esnasında meydana gelen zorluklar, yapılan hatalar insanları büyütür. Evet, insanların yaşadığı travmalar ve acılar insanları büyütür. İnsanları yaşı değil, yaşadıkları büyütür. Travma sonrası veya acı sonrası büyüme kavramını Neutshze şu şekilde özetliyor: "Beni öldürmeyen acı güçlendirir."

Deprem, afet, terör, savaş, baskı, tehdit, güvensizlik ve buna benzer olayların neticesinde meydana gelen insanlardaki travmalar, yaşanan acılar insanların büyümesi veya büyüyerek yaşaması için yeterlidir. Bu tür acılar insanlarda büyük algı değişimlerini meydana getirdiği gibi bu zorlu olayları aşan İnsanlar, kendilerini daha güçlü hisseder. Özgüvenlerinde de artış olur. Bu zorlukları yanındaki, yakınındaki, toplumun diğer bireyleri ile birlikte dayanışma içerisinde aşacağından dolayı da bireyler arasında samimi ilişkilerin meydana gelmesine sebep olur. Aynı zamanda, hayat felsefesindeki inancı gereği ruh dünyası, bağlı olduğundan dolayı kendisine yönelik, meydana gelen bu elem verici olayların, Tanrı kaynaklı kader inancına bağladığından dolayı da kısa sürede acıyı, travmayı üzerinden atmasına sebep olacağından dolayı bu acılar içerisinde büyür.

Son 50 yılda yaşadıklarımıza bakınız: Mezhep kökenli ideolojik çatışmalar, adeta bir iç savaş yaşarcasına çatışmalar, binlerce gencin ölümü ve 12 Eylül'ün getirdiği travma; arkasından depremler, Kıbrıs, Kırım, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, İran, PKK, PYD, FETÖ... Binlercesine sayabiliriz.

Bütün bunlara ekonomik krizler, işsizlik, aşsızlık, yorgunluk, bezginlik ve üstüne şehit cenazeleri...

Günümüzde, insanımız her türlü travmayı peşpeşe yaşıyor. Biri bitmeden bir diğeri başlıyor...

İnanıyoruz ki dayanışma içerisinde daha fazla İnançla, daha samimi duygularla birbirimize sarılacağız. Travmalardan büyüyerek, devletimizi de büyüterek bu acı dolu günleri aşacağız...

Yeter ki acımızı ve öfkemizi kontrol etmelerine izin vermeyelim.

Sizler sağ olun, var olun.

Sağ olun ki, devlet ve millet var olsun...

Selâm ve dualarımı gönderiyorum.