CiddiGazete- İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının ilk kısmını 14 Mart Tıp Bayramı'na ve sağlık çalışanlarına ayıran Akşener, "O sene bu sene! 15 Mayıs'ta 'giderlerse gitsinler' diyenler çekip gidecek; doktorlarımız ise, baş tacı olarak kalacak" dedi.

İKTİDARA 'YENİDEN REFAH' VE 'HÜDAPAR' TEPKİSİ

Meral Akşener, Yeniden Refah Partisi ve Hüdapar ile ittifak çatısı altında birleşme sürecinde olan AKP'ye çok sert tepki gösterdi. Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

- Her ne kadar henüz kendisinin adaylığı kesinleşmiş olmasa da; genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sayın Erdoğan'ın, seçim beyannamesinde artık; Türkiye'nin, Şeyh Said isyanları nedeniyle, özür dilemesi, tazminat ödemesi var. Özerklik ve federasyon var. Anayasa'nın, ilk 4 maddesinin, değiştirilebileceği var. Andımızı zaten kaldırmışlardı ama, mesela artık; "Ne mutlu Türküm diyene" yazılarının silinmesi de var. Mesela; Kadınlara "fıtratlarına" göre, yaşama zorunluluğu var. Kadınlara zulüm var. Kadına yönelik şiddetin, önünün açılması var.

- Mesela; Cumhuriyet değerlerimize saldırı var, çok ulusluluk var, paralel eğitim kurumları var. Ez cümle, bu ülkenin birliğine, bekasına ve istikbaline yönelik, koskoca bir tehdit var. Bu vesileyle, uzunca bir süredir, elinde, vatanseverlik mezurasıyla, ortalıkta gezen arkadaşların, bu son gelişmeler karşısındaki, ibretlik sessizliklerini, tarihe not ediyor; genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın, ezber bozan, bu yeni vaatlerini, Büyük Türk Milleti’nin, takdirine sunuyorum.

- Bugün aramızda, çok özel misafirlerimiz var. Fedakârlığın ve özverinin, çok kıymetli temsilcileri var. Mesleğini, onuruyla yapmaya çalışan, cefakâr kardeşlerimiz var. Değerleri bilinmeyen, haklarını alamayan; hatta, "giderlerse gitsinler" denip, horlanan; ama her şeye rağmen, memleketlerinde kalmayı seçen; kahraman tıbbiyelilerimiz ve sağlık çalışanlarımız, beyaz önlükleriyle, bugün aramızdalar. Milletin kutlu meclisinde, başımızın üstlerinde yerleri var. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!

- Bildiğiniz üzere dün, Tıp Bayramı’nı kutladık. Bundan tam, 104 yıl önce; 19 yaşındaki Hikmet Boran’ın ve tıbbiyelilerin, Millî Mücadelemize olan, inançlarını kutladık. Vatanımız için verdikleri, şanlı mücadeleyi kutladık. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'den yükselen, o büyük cesareti kutladık. 14 Mart; Vatan sevgisini, sözle değil; görevlerini en iyi şekilde yaparak gösteren, tıbbiyelilerin bayramıdır. Bu vesileyle; Kendini, vatanına ve milletine adayarak, ülkemizin bağımsızlık ateşini büyüten, Tıbbiyeli Hikmet’in, göğe kaldırdığı bayrağı, bugün devralan, tüm hekimlerimizin, 14 Mart Tıp Bayramı’nı, yürekten kutluyorum. İyi ki varsınız! İyi ki buradasınız! Başta vatanımızın kurtarıcısı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cesaretin sesi olan, Doktor Hikmet Boran’ı, İstiklalimizin, neferleri olan, tıbbiyelilerimizi, ve istikbalin destanını yazan, tüm Milli Mücadele kahramanlarımızı; Saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.

"15 MAYIS’TA 'GİDERLERSE GİTSİNLER' DİYENLER ÇEKİP GİDECEK"

- Pandemide, yaklaşık 100’ü doktor olmak üzere, 600’ün üzerinde sağlık çalışanımız, hayatını kaybetti. Ayrıca, son yıllarda kışkırtılarak, azdırılan, sağlıkta şiddet eğilimi nedeniyle, görevleri başında saldırıya uğradılar, öldürüldüler. Ülkemizi derinden yaralayan, 6 Şubat depremlerinde ise, 94’ü doktor, 448 sağlık çalışanımızı kaybettik. 528 sağlık çalışanımız ise yaralandı.

- Onlara reva görülen, tüm zorluklara rağmen, depremden sonra bile, görev yerlerini terk etmeyen; ülkemizin her şehrinden, tüm engellemelere rağmen, deprem bölgesine, vatan sevgisiyle koşan; doktorlarımızın ve sağlık çalışanı kardeşlerimizin, özellikle bu zor süreçteki çalışmalarını, takdirle izledik. Her ne kadar, iktidarın başı ve liyakatsiz ekibi, onların, bu büyük fedakârlıklarına karşı, büyük bir vefasızlık göstermeye, devam etse de; bu kötülüğün, artık sonuna geliyoruz. Çünkü, o sene bu sene! 15 Mayıs'ta "giderlerse gitsinler" diyenler çekip gidecek; doktorlarımız ise, baş tacı olarak kalacak.

ERDOĞAN'A "SİNAN ATEŞ" ÇAĞRISI

- Adaleti kör, vicdanı sağır, kalbi taştan bu düzende; susanlardan olursam, sinenlerden olursam, korkanlardan olursam, milletim bana, hakkını, helal etmesin!

- Bir yiğidin peşine, bin namussuz takılmışken; bir eşin yüreğine, ateşler düşmüşken; bir çocuğun yüzüne, hasret acısı vurmuşken; göz yumanlardan olursam, milletim bana hakkını, helal etmesin!

- Bengisu'nun, Banuçiçek'in, Ayşe'nin, gözyaşlarının hesabını sormazsam; haklarını aramazsam; Sinan Ateş'i unutursam, unutturursam; milletim bana hakkını helal etmesin!

- Bak Sayın Erdoğan; hani, göz göre göre yaptığın, her hatanda, Her beceriksizliğinde, Her iş bilmezliğinde, Çıkıp çıkıp, milletimizden, helallik istiyorsun ya... İşte sana fırsat. İki güzel çocuğun, bir acılı annenin ve yüreği yaralı bir milletin, helalliğini alma fırsatı... Hadi bakalım Sayın Erdoğan.

- Ayşe Ateş kızımıza, söz veren sen değil miydin? "Ben bu işin peşine düşeceğim" diyen sen değil miydin? Bengisu'ya, Banuçiçek'e, söz veren sen değil miydin?

- Sözünden dönmek mertliğe sığar mı? Hani milletin adamıydın? Hani cumhurun reisiydin? Haydi bakalım. O makamın, kendi kendine taktığın, o sıfatların, hakkını ver de görelim bakalım. Ama veremezsin. O sözleri tutamazsın. Çünkü her şey ortada. Gün ortasında, başkentin göbeğinde işlenen bu cinayetin üstünden tam, 3 buçuk ay geçti.

"EMRİ VERENLER, SERBEST KALDI"

- Adalet, hâlâ yerini bulmadı. Açılan dava, bir milim bile ilerlemedi. Suçluların gözaltına alınacağı yerde; Adalet gözaltına alındı. Suçlulara kelepçe takılacağı yerde; Adalete kelepçe takıldı. Cinayetin failleri yakalandı. Ama ona yardım ve yataklık edenler, serbest bırakıldı. Telefon kayıtlarında, tüm ilişki ağı ortaya döküldü. Katiller yakalandı ama emri verenler, serbest kaldı.

- Sayın Erdoğan; arkandan dönen dümenler karşısında bu kadar kifayetsiz olma. Adaleti gölgeleyenlere karşısında, bu kadar basiretsiz olma.

- Mafyalar, simsarlar, uyuşturucu kaçakçıları karşısında bu kadar aciz olma. Sen bu memleketin Cumhurbaşkanısın. Korkma! Bu cinayetin, asıl sorumluları kim açıkla.

- Bu suikastın planlayıcıları kim açıkla. Sinan Ateş'in esas katilleri kim açıkla. Eğer ki, bu milletten, gerçekten de helallik almak istiyorsan bu kanı, yerde bırakma. Bu haksızlığa, boyun eğme. Bu vicdansızlığa, sahip çıkma. Ben, adalet yerini bulana kadar, Her konuşmamda, sana bu çağrıyı yapacağım. Her konuşmamda, sözümü tutacağım. Her konuşmamda sana Sinan Ateş'i hatırlatacağım. And olsun, şart olsun ki; Sinan Ateş'i unutmayacağız, unutturmayacağız.

- Çevrilmek istenen dümenleri kabullenmeyeceğiz. Alçakların, elini kolunu sallayarak gezmesine, izin vermeyeceğiz. Gerçekler ortaya çıkana kadar, bu cinayetin, peşinde olacağız.

- Buradan açıkça ilan ediyorum. Bugün iktidarın başı zafiyet içinde olabilir. Bugün düzen, zalimlere hizmet ediyor da olabilir. Bugün, Sinan Başkan'ın canına kıyanların keyfi yerinde bile olabilir ama bu alçaklıkta, eli olan, kolu olan, rızası olan kim varsa asla unutmasın ki; mayıslar bizimdi.

AKP'YE 'YENİDEN REFAH' VE 'HÜDA PAR' TEPKİSİ

- AK Parti iktidarı ve Bay Kriz, son dönemde, çok enteresan seçim manevraları yapmaya başladı. Kaybetme korkusuna kapıldıklarından olsa gerek, artık iyice saçmalıyorlar.

- Panik içerisinde bir o yana bir bu yana savruluyorlar ve her savrulmada ilkesizliklerini gözler önüne seriyorlar.

- Hatırlayın; 2019'da da tekrarlanan İstanbul seçimlerinin hemen öncesinde benzer işlere girişmişlerdi.

- Seçim kazanmak için bula bula terörist başına sekreterlik yapmayı bulmuşlardı ama sonra ne oldu? İstanbul'u kaybettiler...

- Biliyorsunuz; bekâmızın, sözüm ona, yılmaz savunucusu olan Cumhur İttifakı'na yeni üyeler katılıyor... Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Allah tamamına erdirsin... Bu yeni birliktelikler sonrasında, Sayın Erdoğan ve genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın seçim beyannamesine de artık, bazı yeni başlıkların dahil olduğunu düşünebiliriz.

- Mesela; her ne kadar henüz kendisinin adaylığı kesinleşmiş olmasa da; genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sayın Erdoğan'ın seçim beyannamesinde artık Türkiye'nin, Şeyh Said isyanları nedeniyle, özür dilemesi, tazminat ödemesi var. Özerklik ve federasyon var. Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilebileceği var. Andımızı zaten kaldırmışlardı ama mesela artık "Ne mutlu Türküm diyene" yazılarının silinmesi de var.

- Mesela kadınlara "fıtratlarına" göre yaşama zorunluluğu var. Kadınlara zulüm var. Kadına yönelik şiddetin önünün açılması var.

- Mesela Cumhuriyet değerlerimize saldırı var, çok ulusluluk var, paralel eğitim kurumları var. Ez cümle, bu ülkenin birliğine, bekasına ve istikbaline yönelik koskoca bir tehdit var.

- Bu vesileyle uzunca bir süredir elinde vatanseverlik mezurasıyla ortalıkta gezen arkadaşların, bu son gelişmeler karşısındaki, ibretlik sessizliklerini, tarihe not ediyor; genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın ezber bozan bu yeni vaatlerini büyük Türk milletinin takdirine sunuyorum.

- Ayrıca buradan Cumhur İttifakı'nın bileşenlerine de seslenmek istiyorum: Ne diyor büyüklerimiz; "Eğreti ata binen, tez inermiş."

- Hiç merak etmeyin. Sizin için de aynısı olacak. Şunun şurasında sadece 2 ay kaldı. Giderayak, istediğiniz kadar yalpalayın. İstediğiniz kadar saçmalayın. İstediğiniz örgütü, devleti, oluşumu ittifakınıza katın. Korkunun ecele faydası yok. 2 ay sonra, tıpış tıpış gideceksiniz.

- Siyasi tarihimiz defalarca göstermiştir ki; milletin iradesinden büyük güç yoktur. Söz de hüküm de milletimizindir. Siz zaten milletin vicdanında mahkûm oldunuz. 14 Mayıs'ta da milletin kararıyla mağlup olacaksınız. Arık kaçış yok. O sene, bu sene.

"DEPREM FELAKETİNİN ÜZERİNDEN 37 GÜN GEÇTİ"

- Hepimizin, içini yakan, deprem felaketinin üzerinden tam 37 gün geçti. Bu 37 günde nice hayatlar söndü. Nice hayaller tükendi. Nice acılar yaşandı. Sesini duyurmaya çalışanların derdine derman arayanların, çaresizliğe kapılanların yanında; Yaralara merhem olmaya gayret eden nice iyi yürekli insanımız vardı. STK'larımız vardı, belediyelerimiz vardı. Hükümetin başı ve arkadaşları, ortalıkta yoktu ama; tek yürek olmuş, koskoca bir millet vardı.

- Milletimiz, bu 37 gün içerisinde; dar gününde yanına kimlerin koştuğunu gayet açık ve net olarak gördü. Uzattığı eli kimin tutuğunu gördü. İktidarın anlattığı masalların nasıl da fos çıktığını gördü. Bay Kriz ve arkadaşları, millet vicdanında bir kez daha mahkûm oldu.

- Değerli dava arkadaşlarım; depremin olduğu ilk günden itibaren sahada vatandaşlarımızla birlikteydik. Yaşanan acılara, bizzat şahit olduk. Afet Koordinasyon Merkezi'mizin çatısı altında arama kurtarma ekipleri kurduk, enkazdan insanlarımızı çıkarttık.

- Bölgedeki ihtiyaçları tespit ettik, yardımlarımızı yönlendirdik. Vatandaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz, yardım tırlarımızı, depremzede kardeşlerimize ulaştırdık. Sahra hastaneleri kurduk. Aşevleri kurduk. İyi kentler kurduk. Seyyar tuvaletler, hijyen malzemeleri götürdük. Açıkta kalan insanlarımızı, bölgeden tahliye ettik, konaklama sağladık. Birçok arkadaşımız, hala deprem bölgesinde, çalışmaya devam ediyor. Hâlâ ihtiyaçlar tespit ve temin ediliyor. Gençlik teşkilatlarımız, depremzede çocuklarımız için motivasyon etkinlikleri düzenliyor.

"MÜSTAKBEL CUMHURBAŞKANI YARDIMCILARIMIZ"

- Nitekim ben de geçtiğimiz hafta yeniden deprem bölgesindeydim. Ekrem başkanımızla Hatay'da, Mansur Başkanımızla da Kahramanmaraş'ta belediyelerimiz üzerinden yapılan çalışmaları, yerinde inceledik.

- Depremzede vatandaşlarımızla konuştuk, dertleştik. Çocuklarımızın yüzünü, biraz olsun güldürebilmek için uğraştık. Bu vesileyle buradan sadece iki büyükşehrimizin belediye başkanları olarak değil, müstakbel Cumhurbaşkanı Yardımcılarımız olarak Sayın Mansur Yavaş'a ve Sayın Ekrem İmamoğlu'na teşekkür etmek istiyorum.

- Onlar sınırlı kaynaklarına rağmen bir afet organizasyonun, nasıl yapılacağını tüm Türkiye'ye gösterdiler. Önlerine çıkan tüm engellere rağmen; liyakatle çalışmanın ne demek olduğunu, devlet ciddiyetiyle çalışmanın ne demek olduğunu cümle aleme gösterdiler. İşlerini zorlaştırmaya adeta ant içen bir iktidara rağmen depremin yaralarını sarmak için var güçleriyle çalıştılar, çalışmaya da devam ediyorlar.

- Ayrıca Ekrem ve Mansur başkanlarımızın nezdinde, Afet bölgesinde canla başla çalışan tüm belediye çalışanlarımıza ve gönüllülerimize de bir kez daha teşekkür ediyorum. Allah her birinizden razı olsun.