Yeni adıyla Devlet Arşivleri Başkanlığı ve onun başındaki kişi, karşı rüzgârın geçtiğini ve tasfiye planının 'çaktırmadan' tekrar ele alınabileceğini zannediyor olabilir... Ama öyle olmayacağını/olamayacağını mutlaka görecek...

Önce özetleyelim: Eski sistemdeki Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yeni sistemde lağvedilmiş ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Devlet Arşivleri Başkanlığı oluşturulmuştu... Kendilerine sadece sözlü garanti verilen personel havuza devredilmişti... Böylece 300'den fazlası başka kurumlara kaydırılmış, yani 'sözlü garanti' havada kalmıştı...

Ahbap-çavuş ilişkisi, hemşeri dayanışması ve bir cemaate yol verme iddiaları, âdeta 'arşivci soykırımı'na yol açıyordu... Çok yakın tarihinde 'Kozmik Oda' ihanetine şahit olmuş Türkiye Cumhuriyeti'nde, devletin ve milletin güvenliği açışından son derece hayatî öneme sahip arşivlerde yaşanacak bu ağır tasfiyeyle yeni 'Kozmik Oda' skandallarına kapı aralanma ihtimali doğacaktı...

Hadise duyulunca kıyamet koptu... Farklı düşüncelere sahip, iktidar yanlısı veya muhalif, tarihçiler, yazarlar, siyasetçiler, konuyla yakından ilgili aklı başında herkes ayağa kalktı... Tepki büyük olunca Arşiv Başkanlığı geri adım atmak mecburiyetinde kaldı... Böylelikle, arşivleri namusu bilen, 25-30 yıldır bu işe emek ve ruh veren, mesleğini aynı zamanda 'millî dâvâ' olarak benimseyen, büyük tecrübe sahibi personelin arşive iadesi sağlandı...

Peki, büyük tehlike gerçekten savuşturuldu mu acaba? İşte orası şüpheli!..

Normal şartlarda, bu skandala imza atan, çıkan bunca huzursuzluktan sonra geri adım atmak mecburiyetinde kalan sorumluların o makamda artık kalmamaları gerekiyordu... Yarın şüpheli elbette ama şimdilik oradalar ve tasfiye için yeni hamleyi hayata geçirmeye hazırlandıklarına dair vahim iddialar var...

Son düzenlemeyle 'arşiv uzmanlığı' ve 'arşiv uzman yardımcılığı' kadroları oluşturuldu... Buna da yüzde 30 kadro sınırlaması getirildi... Bunun kestirmeden anlamı şuydu: Önce doğrudan tasfiye denendi, olmayınca -içinde sözlünün de bulunduğu- sınav yoluyla 'problem' çözülmek isteniyor!..

Kısacası kamuoyunun dikkatini çekecek şekilde 'kör göze parmak' eyleminden vaz geçildi... Yerine 'daha kitabına uygun, daha ince' bir taktiğe baş vuruluyor gibi!.. "30 yıllık arşivciyi kim hangi birikimiyle sınav yapıp değerlendirecek?" absürtlüğü hayata geçirilecek!.. Belki de sübjektif kriterler, başarı veya başarısızlığın izahında kullanılacak!..

Oysa doğrusu, uzmanlık sınavının uygulanması ama mevcut personel için değil, bundan böyle işe alınacaklar için olmalıydı...

Arşiv Başkanı'nın ve yönetiminin şu gerçekleri iyi bilmesi gerekiyor: Türkiye, Bulgaristan'a onlarca yıl önce arşivlerini hurda kâğıt olarak satan Türkiye değil artık... Arşiv hassasiyeti yüksek ve sorumluların her adımı dikkatlice izleniyor, kendileri fark etmese de!.. Belli cemaatlerin kendilerince hedef gördükleri kamu kurumlarındaki 'tek başına' etkinlik kurma çabalarının bedelini de fazlasıyla ödedi ve bu konuda artık yoğurdu üfleyerek yemek durumunda... Komşu coğrafyalarda çıkan her yangında, tapu, nüfus, arşiv gibi kurumların nasıl yağmalandığını biliyor ve devletin ilgili kurumları bu hassasiyeti şimdi eskisinden çok daha fazlasıyla taşıyor...

Yani arşivlerdeki tasfiyeyle ilgili şimdilerde ses azaldı diye kürekleri aheste çekerek yeniden yol almak çok kolay olmayacak... Ayrıca önümüzde bütçe görüşmeleri var... Bu konu, istisnasız tüm siyasî partilerin gündeminde olacaktır ve kimsenin şüphesi olmasın, Arşiv Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal'ın önüne getirilecektir...

Sadece tasfiye konusu değil tabii... Türkiye'nin en stratejik illerinden birisi olan Iğdır'ın arşive devredilen defterlerinin Ergazi Kâğıt İmha Tesisleri'nde yok edilmesi ve soruşturmanın akıbeti de... Ankara'daki Cumhuriyet Arşivi girişindeki serginin kaldırılmasındaki gâye de... Yöneticilerin yanı sıra, işçi kadrosundan istihdam edilenler arasındaki yoğun akrabalık ve hemşerilik ilişkileri de... Önceki Genel Müdür döneminde işe gelmeyen, 15 Temmuz'dan sonra ihraç edilecek olan şahsın, evvelce Bilgi İşlem Koordinatörü yapılması da... Yeni yapılanma sürecinde, arşivin devir tesliminin tüm kayıtlarıyla bir komisyon tarafından yapılıp yapılmadığı da... Kurumun, Genel Müdürlükten Başkanlığa devri aşamasında, malî denetim yapılarak, hesapların problemsiz olarak aktarılıp aktarılmadığı da...

Hepsi sorulur bunların bütçe görüşmelerinde, hepsi... Kimsenin unutmamasında fayda var şu atasözünü: Tilki ne kadar kurnaz olursa olsun, avcı da o kadar iz bilir!..