CiddiGazete- DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turunun öncesinde sert uyarılarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dönem daha seçilmesi halinde ekonomide yaşanacak tehlikeleri sıralayan Babacan, Erdoğan kazanırsa açlık sınırının 50 bin liraya çıkacağını söyledi.

Babacan, “Erdoğan’ın kazanması zam yağmuru demektir. Dövizde karaborsa demektir. Çocukların et, tavuk, peynir yiyememesi demektir. Kıtlık ve kuyruk demektir. Erdoğan’ın kazanması; ulusal birliğimizin, ekonomik bağımsızlığımızın tehdit altına girmesi demektir. Bu bir milli güvenlik meselesidir” diye konuştu. Babacan “Bunların hiçbiri şaka değil. Erdoğan’ın kazanması, savunma sanayimiz için gereken dövizin bulunamaması, ülke güvenliğinin zafiyete uğraması demektir” dedi.

Vatandaşlara, “Biz, teröre de geçit vermeyiz, kazanımlarımızı kaybetmeye de izin vermeyiz. Bu asılsız, bu gerçek dışı propagandaya inanmayın” sözleriyle seslenen Babacan şu ifadeleri kullandı:

ZAM YAĞMURU

Sadece bir siyasi partinin genel başkanı olarak değil, aynı zamanda bu ülkenin vatansever bir evladı olarak, diyorum ki; Erdoğan’ın kazanması, zam yağmuru demektir. Erdoğan’ın kazanması, yokluk, yoksulluk demektir. Erdoğan’ın kazanması, orta direğin tümüyle yok olması demektir. Erdoğan’ın kazanması, paramızın pul olması demektir.”

KITLIK VE KUYRUK

Erdoğan’ın kazanması, dövizde karaborsa demektir. Erdoğan’ın kazanması, tefeci faiziyle borçlanma demektir. Erdoğan’ın kazanması, çocukların et, tavuk, peynir yiyememesi demektir. Erdoğan’ın kazanması, kıtlık ve kuyruk demektir. Erdoğan’ın kazanması, dünyadan kopma, içe kapanma demektir. Erdoğan’ın kazanması, tek tek her birimizin fakirleşmesi, ülkemizin dünya ekonomisindeki yerinin ve ağırlığının gerilere düşmesi demektir.”

ULUSAL BİRLİĞE TEHDİT

Erdoğan’ın kazanması, demokrasimizin üstüne toprak atılması demektir. Erdoğan’ın kazanması, tıpkı son birkaç senede olduğu gibi, kapı kapı yabancı devletlerin ayağına gidip para dilenmeye devam edilmesi demektir. Erdoğan’ın kazanması; ulusal birliğimizin, ekonomik bağımsızlığımızın tehdit altına girmesi demektir. Bu bir milli güvenlik meselesidir.”

KILIÇDAROĞLU KAZANDIĞINDA...

28 Mayıs’ta önümüzde iki seçenek olacak. Sayın Kılıçdaroğlu kazandığında, biz kazandığımızda, zenginlik gelecek. Nasıl çalışacağımızı, neler yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. Bunları yazılı taahhütler olarak açıkladık. Fakat Sayın Erdoğan kazandığında, hiçbir şey iyiye gitmeyecek. Daha kötü olacak.”

TANEYLE SOĞAN ALMAK

Erdoğan, seçim öncesi maaşlara yaptığı zamlarla, vatandaşlarımıza yalancı bahar vadetmeye çalışıyor. Gerçek şu ki; plansız programsız işler yaparak, seçimlerden sonra hepimizi kara kışın ortasına götürecek. Türkiye’nin en fakir günlerinin müsebbibi olacak. Yaşadığımız pahalılık artarak sürecek. Üzülerek söylüyorum, enflasyon artacak. Hani vatandaşlarımız soğan, patates diyor ya, Allah korusun taneyle soğan aldığımız günler gelecek.  Zaten meyve sebzeyi taneyle almayı da bu son 5 yılda öğrendik.

Bulguru, pirinci, çayı, yağı zorlanarak alacağız. Hele hele et, tavuk gibi gıdaları almak çok çok zorlaşacak. Çocuklar, peynire, yoğurda, süte, proteine erişemeyecek. Gelişimleri eksik kalacak. Bu yönetim devam ettiği sürece, yoksulluk gittikçe artacak.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik öyle büyüyecek ki daha da zenginleşen küçük bir grup, ülkenin geri kalanının üstüne basa basa yükselecek. ‘Altta kalanın canı çıksın’ dercesine… Soluksuz kalacağız.

Açlık sınırının çok kısa süre içinde 20 bin liranın üzerine, hatta birkaç yıl içinde 50 bin liraya çıktığını göreceğiz. Alnının teriyle, bileğinin gücüyle geçinen vatandaşlarımızın hayatı gittikçe zorlaşacak.

Bu iktidar devam ederse işsizlik artacak. Zaten çalışanların çoğu, insan onuruna yaraşır bir ücret almıyor. Erdoğan kazanırsa; işsizlik katmerleneceği gibi, çalışan nüfus da ezilmeye devam edecek.”

EKONOMİK DEHŞET

Ekonomide derhal bir değişim olmazsa, şu anda finans sektöründe yaşanan sıkışma, bir patlamaya dönüşür. Bu durum, sanayide de büyük bir çöküşe sebep olur. Evet, tam bir ekonomik dehşet yaşarız.

Bugünkü iktidar, devlet bütçesinden tarihin en yüksek faizini ödeyen iktidar oldu. Bankalar kredi vermeyi neredeyse tamamen durdurdu. Kredi alabilenlerin ödediği faiz ise %35, %40, %50… Her birimiz bu faiz yüküyle daha da fakirleşiyoruz. Erdoğan’ın kazanma ihtimali ülkenin iflas riskini, risk primini artırdı. Sadece kazanma ihtimali bile ülkemizin risk priminin 700 baz puanın üzerine çıkmasına yol açtı. Risk primin artması demek, dış borç bulmakta zorlanmak demektir. Borç bulunsa bile tefeci faiziyle borçlanmak demektir. Erdoğan’ın kazanması demek, ülkemizin kaynaklarının, kendi tabirleriyle, faiz lobisi tarafından sömürülmesi demektir. Türkiye’nin 70 sente muhtaç olduğu günlerin de gerisine düşmesi demektir. Yolsuzluk ve kara paranın artması demektir.”

ERDOĞAN’IN KAZANMASI...

Bunların hiçbiri şaka değil. Mesele, sadece benim sadece sizin hayatınız değil, torunlarınızın çocuklarına kadar borçlanacağımız berbat bir gidişat. Erdoğan’ın kazanması, akaryakıtın bulunamaması, ameliyathanelerde gerekli malzemelerin bulunamaması demektir. Erdoğan’ın kazanması, savunma sanayimiz için gereken dövizin bulunamaması, ülkenin güvenliğinin zafiyete uğraması demektir.

Erdoğan kazanırsa, doların, avronun artması kaçınılmaz. Erdoğan kazandıktan sonra, resmi dolar kurunu zorla baskı altında tutmaya çalışırsa, bu sefer de 1980 öncesi olduğu gibi dövizde karaborsa oluşması kaçınılmaz. Zaten şimdiden Merkez Bankası’nın dolar fiyatı ile Kapalı Çarşı’nın dolar fiyatı arasında fark oluştu. Böyle bir ekonomiye yatırımcı gelmez, yeni yatırım olmaz. İhracatçı planlama yapamaz, büyüme olmaz, işsizlik azalmaz. Erdoğan kazanırsa, ülke her geçen gün daha da içine kapanacak, yoksulluk daha da artacak.”

TORUNLARIMIZIN HAYATI

Bırakın o partiyi, şu partiyi. Bu, parti meselesi değil. Bırakın sürekli dini ve milli değerlerimizi istismar eden siyaseti. Şu an Türkiye, en önemli yol ayrımlarının birinin önünde duruyor. Siz karar vereceksiniz. Vereceğiniz karar, sadece benim veya sizlerin hayatlarını değil; torunlarımızın, torunlarımızın çocuklarının hayatını belirleyecek. Boş hamasetleri, ne olur, elinizin tersiyle itin.”

TERÖRE GEÇİT VERMEYİZ

Bütün bunları düşünmeyin, duymayın diye sizi sürekli olarak terörle ve inanç özgürlüğünüzü kaybetmekle korkutuyorlar. Biz, teröre de geçit vermeyiz, kazanımlarımızı kaybetmeye de izin vermeyiz. Bu asılsız, bu gerçek dışı propagandaya asla inanmayın. Geçmişte kalan, kimsenin kabul etmeyeceği yasakların korkusuyla geleceğinizi karartmayın.”