Değerli dostlar...

Bugün 4 Nisan 2020...

Gelin sizinle 23 yıl öncesine gidelim...

Gidelim de nereden başlasak, nasıl anlatsak acaba!..

Desem ki; Türk dünyasının Başbuğ Atatürk’ten sonraki ikinci Başbuğu nasıl anlatılır?..

Desem ki, bizlere Türk olmayı Atatürk’ten sonra yeniden sevdiren Başbuğ nasıl anlatılır?..

Desem ki; işkence de gördü Tabutluklar’da...

Desem ki, zalimin zulmüne de emrine de boyun eğmedi katil Amerika ve işbirlikçilerinin kabus gibi çöktüğü 12 Eylül’lerde...

Desem ki;

O bir askerdi...

O bir öğretmendi...

O bir teşkilatçıydı...

O bir bilgeydi...

O bir Türkçüydü...

O bir Milliyetçiydi...

O bir Ülkücüydü...

O arkasına milyonları alan ve Türk Milleti’ne;

“Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş."

Sevdası Türkiye olanlar bu sese kulak verin;

"Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır."

"Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti’nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. "

“Ülkücülük; her türlü haksızlığa karşı boyun eğmeyen, asil bir baş kaldırma hareketidir!..”

diye haykıran BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’ti...

Desem;

Haydi söyleyin nasıl anlatılır böyle lider?..

En iyisi şöyle yapalım;

Sözü Başbuğ’un evlatlarına bırakalım;

Türk Milleti’nin değerli evlatları bakın sosyal medyada Başbuğ Alparslan Türkeş için ne demişler?..

“Fikrî önderim, siyasî liderim, ahlâkî idolüm, özel eğitiminden ve rahle-i tedrisinden geçtiğim hocam, telkin ve tembihlerinden feyz aldığım kolbaşçım, etrafındaki nur halkasında yer almaktan gurur duyduğum rehberim, faal siyasi hayatı boyunca hep yanında yürümekle övündüğüm yoldaşım ve hepsinden önemlisi genel başkanım, BAŞBUĞUM ALPARSLAN TÜRKEŞ'e Allah'tan rahmetler diliyorum. Ruhun şad, mekanın cennet olsun yüce Başbuğum.

50 yıl Başbuğumun hep yanında olmuştum..

En son 4 Nisan 1997 günü Amasya İl Kongresinde de yanında idim.

Ama, Tanrı koymadı. O akşam Başbuğ'u elimizden aldı.

Sonrası ise hazindir:

O, ölümün kol gezdiği günlerde elbirliği ile kurup büyüttüğümüz partimizi SATTILAR!..”

(Mehmet Göktolga)

“Mustafa Cemiloğlu hatıralarında diyor ki, “Kırım sürgününde beni Sibirya'ya sürmüşlerdi işkencelere dayanamıyordum intihar etmeye karar verdim. O gece Rus gardiyanlardan biri bana gizlice bir not verdi… Notta CEMİLOĞLU DAYAN, ÜLKÜCÜLER SENİNLE yazıyordu. Alparslan Türkeş’in o notu beni yeniden hayata döndürdü…”

''O BAŞBUĞ Kİ tarihe yön verecek TURAN illerinin lideri idi. Onun emanetlerine sahip çıkmak biz ülkücülerin namus borcudur. ALLAH RAHMET EYLESİN NUR İÇİNDE YAT BAŞBUĞUM…”

(Nazım Bali)

“Verilebilecek en değerli miras olan vatan sevgisini ve en güzel vasiyeti bırakmıştır rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş:

“Hepiniz birer Türk Bayrağı'sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.”

Nasıl ki bizler Türk Bayrağı’yız, bayrağımız gibi de güçlü ve büyük bir milletiz. Başbuğu gençlerin subliminal eziklikten uzak durması gerektiğini, Ulu Önder’in işaret ettiği damarlarımızdaki asil kana ithafen “Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır” demiştir ki hem birlik beraberliğin önemini anlatmış hem de birleştirici kucaklayıcı yönünü her daim göstermiştir.

Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor; Türk-İslam alemine, Türk Milliyetçilerine başsağlığı diliyorum. Ruhu şad mekanı cennet olsun…” (Ahmet Aydın)

“Elini öptük, emir aldık, hizmetinde bulunduk, başımızı okşadı baba şefkatiyle; yer sofrasında ekmeği bölüştük. Hala "Bozkurtlarım" diye kükreyecek gibi geliyor. "Lider" lafının tam karşılığını veren yiğit insan; seni çok özledik.”

Başbuğ ne öğütledi bize:

"Liderliğin en başta gelen prensibi doğruluktan ayrılmamak ve halkın hayatını paylaşmaktır.

Aksini yapanlar seçimle geldikleri noktada kalırlar, asla “Lider” olamazlar!.. Ruhun şad, makamın cennet olsun Başbuğum...” (İbrahim Kanbur)

"Dünya Türklüğünün lideri, yetiştirdiğin BOZKURTLARIN senin eserlerinin ebedî bekçileridir. Rahat uyu, mekanın cennet olsun..." (Osman Güler)

“Sanmıştık ki;

Başbuğumuz gitti...

Arkamız gitmiş...

Dağımız gitmiş...”

(Sırat Karabulut)

“Ülke malum, parti malum ve biliyorum rahat uyuyamıyorsun oralarda Başbuğ...”

(Ahmet Vefik Alp)

"Ölümünü 23. Yıldönümünde "Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin.. Her şey Türklük için" ülküsünü temsil eden, liderliğini yapan Başbuğ Alparslan Türkeş'i rahmetle anıyoruz..." (Faruk Gezgin)

"Genç Bozkurtlarım;

Biz Türk Milliyetçisiyiz. Türk Milletinin varlığını korumak, yüceltmek ve ebediyete kadar devam ettirmek mücadelesini yapan insanlarız. Bu ana ilkemizdir. Türk için "Türk'üm" diyen herkes için ana kanun budur. Her fikir, her davranış buna uymaya, bunu gerçekleştirmeye mecburdur.

Arkadaşlar,

Milliyetçi fikirleri, bütün Türk Milletine, Türk gençlerine yayacaksınız. Size bir alev veriyorum, bununla herkese bu yolu göstereceksiniz. Elinizdeki bu meşale ile her şeyi değerlendireceksiniz. Bakacaksınız; herhangi bir hareket, söz, fikrimize, Türklüğe uygunsa onu alacaksınız; zarar veriyorsa onu sileceksiniz!" (Alparslan Türkeş - Yeni Ufuklara Doğru)

“Kapitalizmin insan yiyen gövdesi yok olmadıkça mücadelemiz bitmeyecektir Başbuğum. Rahmet ve minnet ile...” (Cankut Sarıtaş)

“Fikir, aksiyon, siyaset ve devlet adamı Başbuğum;

Sende sonsuz insan sevgisi ve aşk derecesinde millet tutkun vardı, bu sevgin sırf Türk milletini eski kudretli, refahlı günlerine kavuşturma aşkıydı.

Evlatlarım dediğin bizleri mektup ve bayram kartlarınla unutmaz Bozkurtlarına ve yurt dışında bulunan vatandaşlarına sahip çıkan devlet adamlığın vardı.

Senin eserlerin tek tek yok edilip unutturuldu. Senin dokuz ışık ve gönül seferberliğinin birleştirici yerini, ayrıştıran, bölen, teslimiyetçi ve biatçılar aldılar!

Senin davanın özünü yaşayan kahramanlarına selam…

Sana ve tüm şehitlerimize ölmüşlerimize rahmetler dilerim. Ruhun şad olsun...” (Ahmet Turan Ekici)

“Battın ve gömüldük karanlıklara,

Çıra bile yokmuş geride çıra,

Yokluğunla yoksa bizi bu ara

Sınava mı tabi tuttun Başbuğum...” (Ragıp Özkan)

“4 Nisan...

Ülkücülerin hem öksüz hem yetim kaldığı gün.

Sevdası olanların yüreklerinin yandığı gün.

Bir dava uğruna adanmış bir ömrün ülkü yolunda harcanmış bir gönlün Allah'a kavuştuğu gün...

Kapkara bir gün.

Baharı kışa döndüğü gün.

Sen gittin Başbuğum kimlere bıraktın bizi. Ülkücüler perişan bugün yokluğunda Başbuğum...

Kimi koltuk sevdasında kimi şan şöhret derdinde.

Bizi affet Başbuğum sana layık olamadık. Bıraktığın emanete sahip çıkamadık. Ortada kaldı dava sokağa düştü sevda.

Sen varken bu çöplük bizimdi, biz öterdik sadece. Sahipsiz kaldık herkes ötmeye kalktı şimdi. Sen varken belki kocaman bir genel merkezimiz yoktu; paramız yoktu; lüks araçlarımız yoktu ama biz daha mutluyduk inan Başbuğum. "Evlatlarım" derdin her gördüğünde. Biz de dünyanın en mutlu ailesi olurduk seninle beraber. Çok sert görünürdün amma ülkücülere karşı hiç eksilmeyen şefkatli bakışların vardı şimdi ülkücülere hakaret edenlere inat gibi...

Sen gittin Başbuğum bizi kimlere bıraktın?

Kocaman saray yaptılar Başbuğum. Sarayı yaptılar da içine DAVA koymayı unuttular. Kocaman makam odalarına kondular.

Hani ısınmasını zor bela sağlandığı üşümemek için içerisinde paltolarla oturulan genel merkezimiz vardı ya; İçerisindeki yureklerin sıcaklığı ile ısınan genel merkezimiz orayı özledik BAŞBUĞUM. Ne güzeldi o günler başımızda Başbuğum vardı.

Şimdi binalar sıcak ama sakinleri olabildiğince soğuk. Sadece koltukları sıcak Başbuğum.

Derdimi arz ediyorum Başbuğum. Biliyorum evlatların olarak seni özledik. Hem seni hem bütün ülkücüleri kucaklayan o koskoca yüreğini özledi OCAKLI ÇOCUKLARIN...

Paramparça olmak üzereyiz. Herkes bir ucundan tutup çekiştiriyor. Ölümüne sevdalısı olduğumuz DAVA ölüyor Başbuğum.

Var sen düşün halimizi!

Derdimi sana anlatıyorum Başbuğum, bizi ancak sen anlarsın diye.

Söylemeye varmıyor dilim Başbuğum yazmaya elim.

Yüreğim yanıyor çile erlerinin birbirine söylediklerini yazdıklarını duydukça okudukça...

İyi ki sen görmedin bu perişan halimizi Başbuğum. İyi ki sen yaşamadın bugünleri...

Yanıyor yüreğimiz hiç sönmeyecek bu yangın.

Bizler yolundan dönmeyeceğiz Başbuğum.

Dün ne söz vermişsek huzurunda aynı sözdeyiz.

Ve birgün dönersek bu kutlu yoldan iki kere vursunlar...

Ruhun şad mekânın cennet olsun.

Yemin olsun Türkiye, bir gün Türkeşçiler gelecek...” (Doğan Ay)

“Oğlum Arif, Ülkücülük bir nasip meselesidir...“ (Başbuğ Alparslan Türkeş)

Son sözü Rahmetli Ozan Arif’e bırakıyorum;

Bakın nasıl anlatmış ADAMDI şiiriyle BAŞBUĞ’U:

ADAMDI

Unutmak mümkün mü Başbuğ Türkeş'i,

Türkeş bu davayı kuran adamdı.

“Türkeşçi” der halâ bize çok kişi,

Bir nesile isim veren adamdı.

O, Türk Birliği'nin düşüp peşine,

O aşkla girmişti seksen yaşına,

Bana göre Türkeş başlı başına,

“Kızıl Elma” yani “Turan” adamdı.

Bu uğurda çekmediği kalmadı,

İhtilâl yaptılar teslim olmadı!

İpten döndü ipten, yine yılmadı,

Zulümlere göğüs geren adamdı.

İnanmış gönüller onun yeriydi,

Çünkü gönüllerin seferberiydi

Gönül adamıydı, gönül eriydi,

Toparlayan adam, deren adamdı.

Ömür sürdü hak yolundan kopmadan,

Hele ibadette şirke sapmadan,

Gösteriş yapmadan, riya yapmadan,

Kâbeye yüzünü süren adamdı.

Siyaset yaparken, gezerken il il,

Halkı kandırmaya etmezdi meyil!

Aklını gelecek seçime değil,

Gelecek nesile veren adamdı.

Üç rey için yalan denen illete,

Rağbet edip hiç düşmedi zillete!

Kolay kolay söz vermezdi millete,

Verirse sözünde duran adamdı.

EI biri bilmezken bini bilirdi,

Çakalın yattığı ini bilirdi,

Amerika, Rusya, Çin'i bilirdi,

Tuzaklara aklı eren adamdı.

“Sovyet Rusya çöker” tespiti vardı,

Çoğu bu tespite kulak tıkardı,

Ve tarih Türkeş'i haklı çıkardı,

Türkeş ileriyi gören adamdı.

Millî mevzularda duruma bakıp,

Hatta Başbakan'ı ardına takıp,

Gece üçte Genel Kurmay'dan çıkıp,

Dörtte Çankaya'ya giren adamdı!

Ne icazet aldı, ne de eğildi,

O düşmanı düşman, dostu dost bildi,

Mecliste olması şart da değildi,

Masaya yumruğu vuran adamdı.

Hülâsa hayatı romandı roman,

Romana da sığmaz o ehl-i iman...

“Vatana ihanet” gördüğü zaman,

Bunun hesabını soran adamdı.

Bu Arif‘i dinle, Türkeş'i anla,

O Türkeş ki, azim ve de imanla,

Korkunç engelleri, sıfır imkânla,

Yıkıp hedefine varan adamdı…

Nur içinde yat Türk dünyasının bilge lideri Başbuğ Alparslan Türkeş...

Allahın selamı, rahmeti, bereketi tüm şehitlerimizin, kalbi bayrak için, vatan için, ezan için, Türk Milleti için çarpanların olsun...

Sağlıklı günler diler, vatandaş Halis Güler…

Selamlar, sevgiler...