Güce yaslanmayı severdi.

Yavuz Bülent'in ömrünün son otuz yılı Fetö örgütünün en güçlü yıllarına denk geldiği için oraya yaslandı. Tv kanalları, gazeteleri, dergileri, salon toplantıları ile Fetö'nün gücünü iyi kullandı.

Kulağına fısıldanmış olmalı ki Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini karşısına aldı. Türk sağının eskimez klasiği "Bir gecede cahil kaldık" ezberi ile başladı önce. Sonra "Kültür kodlarımızı yaşatmalıyız" girişi yapıp kullanımdan kalkmış ne kadar Arapça, Farsça sözcük varsa onları tv ekranlarında yeniden diriltme işine soyundu.

Bütün bunları Atatürk'ün "Dil Devrimi"ne karşı olmak için yapıyordu. Aklı sıra Dil Devrimi'ni ters-yüz edecekti ama konuşmalarının ömrü bir sabun köpüğü kadar olamadı.

Yavuz Bülent'in yeniden diriltmeye çalıştığı eski Arapça ve Farsça sözcükler onun şiirlerinde de yoktu. Çünkü şiir can ocağında pişen ruhun sesidir. "Kültür kodlarımız" dediği sözcükler Yavuz Bülent'in kendi kodları arasında bile yoktu; ekran konuşmaları ve son 30 yıldaki yazıları Fetö'den "aferin" almaya yönelik siyasi bir duruştu.

Ve tabii içselleştirdiği Atatürk düşmanlığı Fetö'nün işini kolaylaştırıyordu. Aslında örgüt kalıplarına uyan bir Fetöcü değildi ama örgütün iletişim gücünün onu geniş kitlelerle buluşturmasına tav olmuştu.

İyi bir şairdi ama çok büyük bir şair değildi. Siyasi zikzaklarını hiç yazmayacağım, orada da tutarsızdı. Ben onu, ömrünün son otuz yılını adadığı Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı ile anımsayacağım. Türklük Orta Asya'dan Balkanlara akan coşkun bir ırmaktır. Bu ırmağın son Başbuğu'na taş atanlar tarih çöplüğünde yerlerini almışlardır.