Dr. Bahattin Şakir ve Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, Berlin'de Ermeni katiller tarafından şehit edildiler. Vurulduklarında da üst üste düşmüşlerdi... Onlar Berlin Şehitler Camisi avlusunda koyun koyuna yatıyorlar.

Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken en büyük şahikasını ortaya çıkardı: İttihatçılar... Cepheden cepheye koştular, şehit oldular, darağaçlarında idam edildiler, gazi oldular... "Biz bu vatanı karşılıksız sevdik" sloganları atmadılar ama karşılıksız sevmenin destani örneklerini sergilediler.

Teşkilatı Mahsusa'nın siyasi büro şefi Dr. Bahattin Şakir, Kafkasya Cephesi'nde oradan oraya mekik dokumaktadır. Canını adadığı vatanını Rus işgalinden kurtarmak, insanımızı Ermeni katliamından korumak için çırpınmaktadır.

1914'de eşi Canan Hanım'a yazdığı mektupta şu ifadeler yer alır:

"... Şimdi Artvin'deyim. Bana çekmiş olduğunuz telgrafı burada aldım ve derhal cevap yazdım... Bir Rus baytarının evindeyiz. Orası hükümet konağı yapılmıştır. Evin sahipleri piyanoya varıncaya kadar her şeylerini bırakıp gitmişler. Kuş tüyünden yastıklar, yorganlar, kısaca her şey var. İstanbul’dan çıktığımdan beri ilk defa eve benzer bir yerde kaldım. Bu gece yattığım yatak o kadar rahat ki, vücudum çoktan beri yumuşak yerde dinlenmeye alışmadığı için bütün gece uyuyamadım..."

Haklarında Nemrud Mustafa Divanı İngiliz Devletinin talimatlarına uyarak tek celsede idam cezası verdi. Mecburen yurt dışına çıktılar... Sürgüne giderken hazinenin anahtarı ellerindeydi... "Tüyü bitmedik yetim hakkı olduğu için" yanlarına maaşlarından gayrı bir para almadılar.

İttihatçıları yerden yere vuran İslamcılar ve Kemalistler onları karalayan yazılar, kitaplar yazdılar, her şeyi söylediler ama bir şeyi yazamadılar: "İttihatçılara hırsızdır" diyemediler, "korkaktır" diyemediler... Diyemediler çünkü Dr. Bahattin Şakir Berlin'de Ermeni kurşunlarına hedef olduğunda cebinden çıkan mektupta oğulları Alp ve Celasun'a şunları yazmıştı:

"Size bırakacak servetim olmadı, şu an cebimde param bile yok ama ömrü vatan mücadelesi ile geçmiş bir babanın tertemiz mazisini bırakıyorum."

O Bahattin Şakir ki Teşkilatı Mahsusa'nın en güçlü adamıydı. 1915 Ermeni sürgününün en güçlü teorisyeni ve ve uygulayıcısı idi... Sürgün ettiği Ermenilerin servetine el koysa çocukları İstanbul'un en zengini olurdu. Servetini altına çevirip gemiye yüklese gemileri batırırdı ama o "hırsız" sıfatı ile anılmak istemedi.

Bugün hileli ihalelerden kazandığı serveti yurt dışına kaçıran "hırsız" sıfatı ile anılmaktan hiç korkmayan İslamcılar Dr. Bahattin Şakir'in soylu duruşundan ders alsalar diyecektim de demeyeceğim; Allah'tan korkmayan kuldan utanır mı?

kahraman2

O yüzden ne zaman yolum Berlin'e düşse Dr. Bahattin Şakir ve Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey'in kabrinde Fatihamı okurum.