"Ramazan ayınız mübarek olsun" diyerek başlamak istiyorum sözlerime...

Bu mübarek günleri idrak ederken; babam Başbuğ Alparslan Türkeş'in de 25. vefat yıldönümü de ne mutlu ki bu günlere geldi... Mekanı cennet olsun...

Türk milliyetçiliğini fikriyattan aksiyon haline getirmeyi başarmış ve bu konuda bir de doktrin yazmış olan babam Alparslan Türkeş, gerçek bir müslüman ve kesinlikle insani vasıflar açısından da kendini en üst seviyeye çıkarmayı başarabilmiş yüce ve seçilmiş bir kişiydi. Maalesef insani vasıfların köreldiği, şiddetin ve hukuk dışı davranışların/hayatların çok çoğaldığı bu dönemde babamın bu vasıflarına değinmenin önemli olduğunu düşünmekteyim.

Şunun özellikle altını çizmek isterim ki; babam Alparslan Türkeş, şiddet ve kanuna uygun olmayan her türlü eylemin yüzde yüz karşısındaydı. 1980 darbesi sonrası ülkücü camiaya yapıştırılan "mafya" yaftası ile çok mücadele etmiş; ülkücülük ile mafyanın yan yana gelmesinin imkansız olduğunu hep vurgulamıştır.

Gerek siyasi konuşmalarında, gerek özel sohbetlerinde "Allah'ın insanı varlıkların en şereflisi olarak yarattığını ve insanın yaşarken bunu idrak etmesinin ve ettirilmesinin gerekliliğinin" altını çizerdi.

Çok nazik, ahde vefası yüksek, kadına/çocuğa çok değer veren bir insandı. Bırakın kaba kuvveti, kaba sözü bile kabul etmeyen yüksek ahlak ve adalet duygusuna sahipti. Ve başta biz evlatları olmak üzere Türk milletinin evlatlarının bu duygulara sahip olması için çok çaba sarf etti.

Eğitimci bir lider ve insandı. Her hareketi, ağzından çıkan her söz ölçülü ve düşünceliydi. Yanında olduğunuz her an bir eğitim, bir gelişim demekti.

Kendi ne kadar büyükse egosu o kadar küçüktü. Aksine etrafındaki insanları yüksek egolu hatta güçlü kişilikli yapma özelliğine sahipti. İnsanlara şahsiyet vermenin hem bireysel gelişim, hem de toplumun gelişimi açısından çok önemli olduğunu da hep söylerdi.

Son derece demokrattı. Karşısında herkes çok rahat her istediğini konuşabilir, hatta etrafındaki insanların rahatça babamı eleştirebilmesi de mümkündü. Kim olursa olsun, herkesin fikrini almak onun için çok önemli idi. "İstişare hem sünnet, hem de Türk örfüdür" diye hep vurgulardı.

Saymakla da yazmakla da bitmez canım babam, Başbuğ Alparslan Türkeş ama tekrar vurgulamak gerekirse; son zamanlarda yaşadıklarım ve gördüklerim babamın bu özelliklerini başta ülkücü camia olmak üzere Türk milletine anlatmamın ya da hatırlatmanın gerekli oldugunu hissettirdi.

Bu mübarek günleri idrak ederken ve hatta oruç ve diğer ibadetlerimizi maksimum düzeyde yerine getirmeye çalışırken lütfen birlik olabilmeyi, hoşgörü sahibi olabilmeyi, birbirimize tahammül edebilmeyi, yani birbirimizi sayabilmeyi kendimize destur edinelim. İçimizdeki ahlak ve adalet duygusunu bolca besleyelim ki mutlu ve gelişmiş bir toplum olarak hayatımızı devam ettirebilelim.

Ruhun şad olsun babacığım...

Aziz ruhuna El Fatiha...