İnsan sevdiğini her koşulda bekler. Gelecekse de gelmeyecek olsa da! Sevgi yürekte beslenen asla kurumayacak olan çınardır. O çınar ekildi mi yüreğe gölgesi de yeter serinliği de...

Benim bir sürü ekilmiş çınarlarım var. İnancım, ilkelerim, ülküm, kâinata duyduğum aşk ve tuttuğum takım. İdealler kapıları aralar; her kapı yeni bir yaşam demektir ve insan sevgiyi besleyerek büyütürse içindeki çınarı, "ben"i de büyür.

***

Fenerbahçe formamı 2013-2014 sezonunda Ersun Yanal yönetiminde şampiyon olduğumuzda almıştım. Şampiyonluğu kutlarken giyecektim. Kadınlar arasında kutlanacak olan şampiyonluğa bir aksilik sonucu katılamadım.

O günden bu güne her sene formamı giyme umudu taşırım. Umut varsa yaşıyorsunuz demektir.

Yaşadığımız her şey bizleri bir sonuca mutlaka ulaştırır. Yenilsek de kazansak da alacağımız dersler olmalı. Bu yıl da aynı umudu besliyorum.

Aziz Yıldırım'ı severim. Çünkü Fenerbahçe sevgisini yüreğinde hissettiğini biliyorum. Ali Koç başkan adayı olduğunda, takıma yenilik gerekli diye düşündüm. "Enerji değişimi şart" fikrini savunuyorum. Büyük devrim oldu Fenerbahçe için. Ali Koç'un, Aziz Yıldırım kadar takımın menfaatlerini gözeteceğini gördük.

Her işte olduğu gibi insanların beklentisi yüksektir. En ufak aksilikte eleştiri alınması olağandır. Yedi teknik direktörün günahının Ali Koç'a yüklenmesini de yerinde bulmuyorum. Tartışmak gereksiz.

Tıpkı Uğur Dündar'ın Vefa Küçük, Sait Yılmaz ve Nail Kır'ın katıldığı seçimi kazanması gibi. Değişimlerin pozitif yönde gelişeceği inancını taşıyorum. Hiç bir yönetim, monarşi kıvamında olmamalı. Yeni kişi yeni ekip kazanımları artırır.

Akepe'nin gece yarısı görevden aldığı bakanlar ve yardımcılarının da kazanımları artıracağı düşüncesiyle yapıldığını umuyorum. Keza İyi Parti'deki Koray Aydın, Yavuz Ağıralioğlu değişimlerine de bu pencereden bakmak gerekiyor.

Hatta İyi Parti'li Arzu Önşen'in de kendisini "sosyalist, devrimci bir ülkücüyüm" tanımlamasının siyasi zincirlerini kırdığını, halkın siyasi ve güncel bakış açılarını birliğe götürmesi yolunda iyi bir adım olarak değerlendiriyorum.

Geçtiğimiz günlerde başkanlık seçimi adaylığı için de Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanı Mansur Yavaş adının geçmesi, Twitter'da açılan taglar ile halkın nabzının ölçülmesi, ülkenin birleştiren, dürüst, çalışkan herkese adil hizmet sunan bir lider beklentisini de gösteriyor.

Artık düşüncelerimizin ötesine geçmeliyiz.

Düşünmekten korkmadan cesurca yürümeliyiz. Islık çalmadan dimdik umutla...

Sağ ve sol kavramı olmadan inançlı inançsız ayırımı gözetmeden refah içinde yaşayacağımız bağımsız, hür, özgür bir Türkiye idealini benimsemeli; hegemonyalar altında ezilmemeliyiz.

Geçmişi yaşamadan! Geçmişten ders alarak geleceğe yönelik projeler ile daha güçlü kalkınacağımız, bizden sonraki nesillerden sevgi ve dua alacağımız, onlara daha güvenli bir hayatın mirasını bırakacağımız çalışmalarımız olmalı. Buna mecburuz. Bu inancın çınarını büyütmeliyiz.

İnsan varmalı iyiye, geriye değil ileriye yürümeli... Derin ve engin düşünmeli. Gerek siyaset, gerek spor hayatımızın her alanında olmalı.

Tıpkı Fenerbahçe'nin yükselişe geçmesi gibi. Konyaspor'un haftayı mağlubiyet ile kapaması üzerine, Fenerbahçe'nin inanarak Şampiyonlar Ligi vizesine odaklanması gibi...

Fenerbahçe altı yıl aradan sonra ezeli rakibini Kadıköy'de yenmesiyle puan cetvelinde ikinci sıraya yükseldi.

Fenerbahçe'nin ışığı parlamış gözükse de ligde birinci sırada yer alan Trabzonspor'un 72 puanına karşılık, 59 puanıyla çekişmeli; yarışını birlikte izleyecek futbol severler.

Umuyorum ki hak eden kazanır; ben de formamı bu yıl şampiyonluğu kutlarken giyerim.