7 Haziran 2015 gecesi Devlet Bahçeli’nin yaptığı erken seçim çağrısının ne anlamı geldiğini 1 Kasım seçimlerinde tam olarak anladık. Ülkücü hareket açık ve net bir şekilde bir başarısızlığa mahkum edilmiş, partilerine gönül veren ülkücülerin emekleri üzerinde pazarlıklar dönmüştü.

Akabinde yaşanan kongre süreci zaten hepimizin malumu. Uzayıp giden süreç içerisinden yeni bir siyasal parti çıktı ve büyük ümitlerle kuruldu.

Peki MHP’deki kongre sürecinin içerisinden çıkan bu partinin, o sürecin taşıyıcılarını kucaklaması gerekmez miydi? Sonuç olarak; parti bu sürecin doğurduğu partiyse, bu süreci omuzunda taşıyan insanlar bu partinin yapı taşlarını oluşturmalıydı değil mi?

7 Haziran’da yapılan erken seçim açıklamasının devamı niteliğinde açıklamalar yaşadık ve sürece başta imzalarıyla destek veren ülkücüler de dahil, bu yeni partide kimse yer alamadı.

Uzun lafın kısası; ülkücüler kongre istedikleri için, demokrasi istedikleri için, ülkücülerin iktidar olmasını istedikleri için Devlet Bahçeli tarafından cezalandırıldılar; ancak cezayı infaz eden Meral Akşener oldu.

Şu an için bir çıkmaz sokağın en sonunda duruyoruz ve şaşkın bakışlarla birbirimizi süzüyoruz. Tiyatro bitti, sahne kapandı, seyirciler şaşkın. Nereden bilebilirdik ki oyunu kim yönetirse yönetsin, sonunda tiyatro genel müdürünün dediği olacak...

Evet çıkmaz bir sokakta ve şaşkınız. Ancak bu şaşkınlığı üzerimizden atmamız, inançlarımızın ve taşıyıcısı olduğumuz siyasi mirasın bize yüklediği büyük bir sorumluluktur.

Belki yorgun, belki şaşkın ancak asla çaresiz değiliz. Şimdi yeni bir sayfa açmalı ve sivil bir çatının altında toplanılmalıdır. Şimdi bu yeni sayfaya gerçek Türk milliyetçiliği satırlarını not düşme zamanımızdır.

Ülkücüler bu sivil çatı altında birleşmeli ve ayakta olduklarını göstermelidir. Ülkücüler ayağa kalkarsa, Türkiye ayağa kalkar; Türkiye ayağa kalkarsa, Ortadoğu’da taşlar yeniden dizilir.

Biz pes etmemeyi Başbuğ Alparslan Türkeş’ten öğrendik. Dik durmak bize Hz. Ali’den kalan bir mirastır. Oyunlara ve oyunculara rağmen; geri dönmemeli, bu sivil çatı altında, yeni bir STK olarak yapılanmalı ve yola revan olmalıyız.

Bu şahsımın değil; ülkücülüğümün dostlara çağrısıdır. Ben sadece bu dostlarıma karşı, bu çağrının sözcülüğünü yapıyor ve "Milliyetçi Türkiye İnisiyatifi"nde, davamız için yeniden inisiyatif alalım diyorum.

Bu bir sonuç değil; bir giriş yazısıdır. Gelişme ve sonucu tarih zaten not düşecektir!