Ağustos ayının en sevdiğim yanı Ağustos böceklerinin sesi. Adeta gecenin ahengini artırıyor. Notaları olabilecek en iyi orkestradan çıkıyor. Tabi yaz mevsimini çok seven biri olarak mevsimin son ayı olsa da bu seda sonbaharın hüznünü unutturuyor.

Babam "Ağustos böceklerinin sesini duyduğumda sen aklıma geliyorsun" der. Bu sesin beni hatırlatması hoşuma gidiyor. Gece olunca kulaklarımdan ruhuma dağılan ahenkli müzik, şiir yazmam için beni tetikliyor. Hele bir de çay varsa yanında; güneşin doğmasına şahidim demektir.

Belki de şair ruhlu olduğum için bu sese büyüleniyorum. Keşke iyi bir şair olabilsem dizelerimle... Ağustos böceği sesi gibi okuyucularımı büyülesem.

Ben unvanın ismin önüne geçmesine karşıyım. İnsan kişiliği ile anılmalı. Unvan sanki kendine güvensizliğin belirtisi gibi geliyor. Belki de yanılıyorum yanlış değerlendiriyorum; bilmiyorum ama unvan, yaptığın iş için geçerli olmalı. İş esnasında anılmalı diye düşünüyorum. İlla da unvan belirtmem gerekirse, şair denmesini isterdim.

Şairlik tuhaf şey! Dünyanın kirli düzenine karşı çıkarcasına hakikatin, duygunun, romantikliğin, sevginin, birliğin, barışın peşinden koşarcasına, zifiri karanlıkta korkmadan özgürce isyan etmek.

Sezgileriyle düşünerek duygulara nüfuz etmek isteği, "her şey güzel olacak" umudunu nakış nakış işlemek. İnsanlara sevgi bağıyla köprü kurmak.

Şiirin para düzeniyle ilgisi olmadığından şairin ruhu ve sanatı ele geçirilemez. Saf ve arıtılmış bir varlık alanı...

Saf ve arıtılmış duyguların hakim olduğu bir dünya dilerdim. Ağustos böceği sesi ve şiir gibi.

Sahi bu ay arıtılmış ve saflığın simgesi aşure gününe eşlik ediyor. Müslümanlar tarafından Hicri yılbaşı olarak kabul edilen, inananlar için kutsal olan Muharrem ayındayız.

Aşure gününden sonra aşureler yapılır ve bereket, paylaşma, birlik ve beraberliğin arttığı anlar yaşanır.

Malzemenin çeşitliliği bana kainatın renklerini hatırlatır. Bütünselliği ne lezzetli bir tat olur.

Bu çeşitliliğin lezzetini zihinlerin anlamasını isterdim.

İnsanın kavraması yapılanan ve yaptıklarında gizli.

Dünya farklılarla güzel. Farklılığı kabullenmek ile güzel ve çekilir bir hal alır. O vakit evren düzenini muazzam şekilde sürdürür.

İnsanlar genel anlamda birbirini kabul etmekte hala ilkel düşüncelere sahip. Aşurenin karışık malzemelerinin lezzeti gibi bir tat yakalamak mümkün.

Ayrıştırma, ötekileştirme, derin yaralar açacağı gibi böler dağıtır parçalar. Tarihin acı hikayesi bize çok şeyler anlatır. Tarih o gündür ve yarındır. Bugünümüz tarihin yarasının derin izidir.

Bu izi alevi kardeşlerimizde maalesef görüyoruz.

Sevdiğimiz sanatçılar, şairler, ozanlar var Alevi!

Aydın, çağdaş, dürüst insanlar Aleviler.

Barışın, hoşgörünün, sevginin dili Aleviler.

Sazı, türküsü acılarını söyler.

Aksine ibadet evleri olan cemevleri cümbüşevi değildir.

Kimliklerini samimi bir şekilde korurlar çıkar bilmezler.

Alevilerin kutsal ayı siyasi malzeme değil. (Muharrem ayında neler olduğuna değinmeyeceğim.)

Alevileri Muharrem'de ve seçim zamanı fark etmek utançtır, aldatmaktır.

Bakın Ağustos böcekleri herkese duyuluyor...