Çünkü...

Zihninde "Tek millet ve bu millet" şeklinde bir tanımlama yok, "Aziz Türk milleti" diyor ve ait olmaktan gurur duyuyor...

Zihninde "Tek vatan" şeklinde bir tanımlama yok, "Türkiye" diyor ve Türkiye'den başka bir derdi yok... 

Zihninde "Tek bayrak" şeklinde bir tanımlama yok, "Türk Bayrağı" diyor ve uğruna ödenen bedelleri biliyor, aynı bedelleri ödemeye hazır...

Zihninde "Tek dil" şeklinde bir tanımlama yok, "Türkçe" diyor ve temiz bir Türkçe ile konuşuyor...

Cumhurbaşkanı Merâl Akşener...

Çünkü...

Genel Başkanı olduğu İYİ Parti'yi kurmadan önce pasaportunun süresini uzatmadı. Yurt dışı geziler yapmadı. Moskova senin, Berlin benim, Viyana senin Londra benim diyerek Batı başkentlerinde destek talebi turlarına çıkmadı. 'Washington'da bir dizi temaslar yapmak üzere' Amerika'ya gitmedi, küresel sermaye çevreleriyle görüşmedi, Soros'tan destek istemedi. Yahudi cemaatleriyle gizli ya da açık görüşmeler yapmadı, onlardan ödül almadı, onlardan siyaset vizesi istemedi...

Elde âsâ, ayakta çarık memleket yollarına düştü. Milletle kucaklaştı. Kadınlarla kucaklaştı. Çocuklarla kucaklaştı, gençlere sarıldı. Düğünlerinde şahitlik etti, cenâzelerinde acılarına ortak oldu, tâziye verdi. Fildişi kulede oturmadı, her zaman ulaşılabilir oldu, evini, sofrasını açtı...

Cumhurbaşkanı Merâl Akşener...

Çünkü...

MHP Genel Başkan adaylığını açıkladığı günden bu yana "demokrasi" dedi. Merâl Akşener "demokrasi" dedikçe antidemokratik engeller silsilesiyle karşılaştı ve siyâsi yürüyüşü, hâlen devam eden bir 'engelli koşu'ya dönüştü. İktidar ve medya, iktidarın gayriresmî ortağı ve bürokrasi engelledikçe Merâl Akşener "demokrasi" demeye ve milletin ayağına bizzat gitmeye devam etti. Milletin sesine ve gönlüne kulak verdi...

Cumhurbaşkanı Merâl Akşener...

Çünkü...

15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde, demokrasinin ve seçilmiş iktidarın yanında olduğunu ilk söyleyen siyasetçi oldu. Sesinin millete ulaşmasına engel olunmasına rağmen, siyâsî yürüyüşünün son menzilinin iktidar olduğu görüldüğü için akıllara sezâ algı operasyonlarına mâruz kalmasına rağmen, kendisini destekleyen kadrolara ahlâksızca FETÖ operasyonu yapılmasına ve tüm tehditlere ve iftiralara rağmen yılmadı, geri adım atmadı, sinmedi, saklanmadı, itiraz etmeye ve "demokrasi" demeye devam etti.

16 Nisan referandumunda 'hayır' kampanyasını ve 'hayır bloğu'nun oluşmasını domine etti.

MHP Genel Başkanlığı adaylığı süresince oluşan enerjiyi hebâ etmedi, milletle inatlaşmadı ve bu enerjiyi oluşturan yürüyüşünde kendisiyle yürüyenlerle birlikte karar alarak partileşme kararı aldı ve 25 Ekim 2017 tarihinde İYİ Parti'yi kurdu.

15 Temmuz 2018 erken seçim öngörüsünü bir yıl boyunca ısrarla tekrarladı. Öngörüsü bile geri çekilerek baskın seçim ilan edildi.

"Kuramaz" dendi, kurdu, "seçime giremez" dendi, giriyor...

Cumhurbaşkanı Merâl Akşener...

Çünkü...

Ne yaptıysa OHAL şartlarında yaptı, baskı arttıkça "demokrasi" dedi.

Cumhuriyetin 16 yıldır örselenen tüm değerlerine ve kazanımlarına sahip çıktı.

Ayaklar altına alınan dinî değerlere sahip çıktı, kadına yönelik şiddete ve kadına yönelik negatif ayrımcılığın şiddetle karşısında durdu.

En başından beri cumhurbaşkanı adayı olduğunu net bir şekilde söyledi, "yüz bin imza ile aday olacağım" dedi ve grup kurulmasına rağmen sürenin başlamasıyla birlikte dört saat içinde yüz bin imza ile adaylığını resmîleştirdi, cevazı ve onayı gruptan değil milletten aldı...

Cumhurbaşkanı Merâl Akşener...

Çünkü...

Kürsülerden dinî değerleri istismar etmedi, "Türkiye iyi yönetilmiyor" diye düşünen ama seslendiremeyen muhafazakâr ve mütedeyyin seçmene güven verdi. 16 yıllık 'etkili muhalefet yokluğu ve boşluğu'nu doldurdu, muhalefetin sesi oldu ve cumhuriyete bağlı seçmenin en güçlü alternatifi hâline geldi. Ülkücüler, hiç olmadığı kadar Merâl Akşener ile iktidara inandı ve onunla yol yürümeye devam etti...

Cumhurbaşkanı Merâl Akşener...

Çünkü...

Türkiye'nin normalleşmeye ihtiyacı var.

Türkiye'nin sükûnete, huzura ihtiyacı var.

Türkiye'nin siyasette hâkim dil hâline gelen kabalıktan ve hakaretten kurtulup, nezâkete ve şahsîlikten çıkarılmış bir muhalefet diline ihtiyacı var.

Türkiye'nin ayrımcılıktan, ayrışmaktan kurtulmaya ihtiyacı var.

Türkiye'nin bir şefkat diline ihtiyacı var.

Türkiye'nin bir adâlet diline ihtiyacı var.

Cumhurbaşkanı Merâl Akşener...

Çünkü...

Türkiye'nin, nimete herkesin eşit mesâfede ulaşabileceği bir 'adâletli bayram sofrası'na ihtiyacı var...