Son haftanın en önemli konusu kuşkusuz doların yükselişi ve Türkiye ekonomisidir.

Tabi helalleşme konusunu da göz ardı edemeyiz.

Bazı kelimeler var ki zihinde, yaptıklarımızın bilançosunu hatırlatır. Hesaplaşmayı gündeme getirir.

Değeri yükselmiş dolar ve altının karşısında değeri düşmüş Türk Lirasını, bunun sonucunda yüksek enflasyon düzeyini, bağımsızlığını kaybeden Merkez Bankası'nı, giderek yoksullaşan halkın durumunu düşündüğümüzde "helalleşme" geniş bir yelpaze gibi açılıyor. Rüzgarı herkesi savuruyor...

"Biz bu noktada ekonominin kitabını yazdık" diyen Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın sözüne müteakip konuyu bilir kişinin ellerine bırakmak istiyorum.

-

Bazen sizi üzen şeylerden kaçmak istersiniz. Bir nebze de olsa uzaklaşmak iyi gelir insana. Gerçi nereye kaçarsak kaçalım vardır bir sorun bu coğrafyada...

Kişilik olarak renkli biri olduğum söylenir. Evet her şeyden biraz katarım ruhuma. İnsan belli yaştan sonra keşfediyor hayatın güzelliklerini. Farklı kategorilerle oyalıyorum zihnimi...

Felsefeden dine, dinden sanata , sanattan tabiata, siyasetten spora ve buna dayalı olarak insanın var olduğu her şeyin içinde olmak hoşuma gidiyor.

Her fırsatta okumaya ve düşünmeye zorlarım kendimi. Düşünmek zor eylemdir bilirim; naçizane şiir yazarım ve dinlerim. Şiirin estetiğinin, ahenginin, ritminin ruhumda atması, güneşin değdiği her ücrayı aydınlattığı gibi ışıldatır ve ısıtır rutubetli ruhumu...

-

Kasımın gafletli havası, gündemin gafletiyle ağır gelmiş olacak ki, kendimi futbol izlerken buldum.

Taraftarı olduğum Fenerbahçe'yi yürekten destekleyerek heyecanla Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşmasını izledim.

Yayının saniyelik farkıyla olsa gerek, komşularımdan gelen tepkilerle gol olup olmadığını bile anladım. Bir ara iki takımın cephede savaşıyor izlenimine bile kapıldım.

Derbilerin en heyecan yaratan karşılaşması bildiğimiz üzere Galatasaray-Fenerbahçe maçıdır. Maç olacağı hafta taraftarlar birbirleriyle polemiğe bile girerler.

Bir gelenek haline gelen ve beklenildiği gibi gergin geçer bu maç.

Ali Sami Yen Spor Kompleksi Nef Stadyumu, iki sene sonra tam kapasite seyirciyle buluştu. Fenerbahçe derbisine özel kareografi hazırlayan taraftarlar, maç öncesi görsel şölen yaşattı. Squid Game kareografisi sunumuyla 50 bin Galatasaray taraftarı önünde, Fenerbahçe son yedi dakikada 10 kişi mücadele ederek, karşılaşmadan 2-1 galip ayrılmayı başardı.

Türkiye Futbol Federasyonu'nun almış olduğu karar gereğince Fenerbahçe taraftarının alınmadığı karşılaşmada, spora yakışmayan tuhaf görüntüler çıktı ortaya. Tribünlerden bozuk para, çakmak, anahtarlık hatta elma sahalara fırlatılırken, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, yine kırmızı kart görmeyi başardı.

Fenerbahçe Teknik Direktörü Pereira da devre arasında bir sarı kart gördü. Terim'den daha şanslıydı. Maçı sonuna kadar sahada izleme fırsatını yakaladı.

Sarı kartların kırmızıya dönüşmesiyle futbol bir defa daha kaybetti.

Galatasaray, maçın ilk çeyreğinin hakimiydi. Fenerbahçe'nin organize hücum girişimleriyle Mesut Özil skoru eşitledi. Galatasaray 85. dakikada attığı golle farkı 2'ye çıkarırken hem Fenerbahçeli futbolcuların hem de taraftarının moralleri bozuldu.

VAR incelemesi sonucu, Galatasaray'ın golü değerini yitirdi ve oyunun enerjisi yükseldi.

Galatasaray taraftarının sahaya attıkları, Fenerbahçe oyuncularının motivasyonunu düşürmedi aksine güç kazandırdı.

Yenik duruma düştükten sonra oyunun hakimi ve kazananı olan Fenerbahçe, 10 kişi ile Galatasaray'ı deplasmanda yenmenin sevincini yaşadı.

Oyuncu kadrosuna baktığımda ön yargıda bulunduğum, tartışılan genç kaleci Berke, büyük bir maçın kahramanı olarak kendini kanıtladı.

Fenerbahçe, uzatma dakikalarında bulduğu golle puanını 23'e yükseltirken, dört maçtır kazanamayan takım futbolun dinamizmini artırdı.

Piyasalardaki kurların hızlı değişimi gibi sezon şaşırtıcı olacak görünüyor.

Demek oluyor ki bu hafta TV'lerde spor tartışmaları siyasetin gündemiyle paralel olarak heyecanlı ve gergin geçecek...