CİDDİGAZETE

26 Eylül Perşembe günü merkez üssü Marmara Denizi Silivri olan 5,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

İstanbul ve çevre illerde hissedilen depremin ardından Türkiye'deki üç büyük GSM operatörü de çökerken insanlar iletişim için yalnızca sosyal medya platformları (Facebook, Instagram, Twitter... vs) ve internet üzerinden mesajlaşma imkanı sağlayan uygulamaları (WhatsApp, Viber...vs) kullanabildi.

İletişim kesintisinden en fazla mağdur olanlar ise Türk Telekom aboneleri oldu. Türk Telekom 20 saate yakın hizmet veremedi.

TÜRK TELEKOM’UN ÖZELLEŞTİRİLMESİ

1994 yılında kurulan Türk Telekom, mobil, internet, telefon ve televizyon alanlarında hizmet veren bir şirket.

2005 yılında Türk Telekom'un özelleştirilmesi kapsamında şirketin yüzde 55 hissesi, Lübnanlı Hariri ailesine ait Saudi Oger'e bağlı Oger Telecom'un bu amaçla kurduğu Ojer Telekomünikasyon AŞ olan OTAŞ'a geçti. Satın alma OTAŞ’ın Türk bankalardan aldığı kredilerle yapıldı.

KREDİ BORCUNU ÖDE(YE)MEDİ!

Kâr eden ve halihazırda kasasında 2 milyar dolar bulunan stratejik bir kurum, 6.5 milyar dolara satıldı. Özelleştirme sonrası elde edilen yüksek kârlara rağmen Oger, kredi borcunu öde(ye)mezken ‘yapılandırma’ adı altında bankalarca yeniden fonlandı. 2016’da şirket bankalara borçlarını ödememeye başladı. 2017’de şirketin faaliyetleri durduruldu.

BANKALAR DEVRALDI

2018’de Türk Telekom'un en büyük hissedarı olan OTAŞ'ın sahip olduğu yüzde 55 hisse, özel amaçlı ortak girişim şirketine (SPV - Special Purpose Vehicle) devredildi.

Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ olarak adlandırılan bu şirket, OTAŞ'a kredi veren bankalar olarak Türkiye İş Bankası, Garanti Bankası ve Akbank tarafından kurulmuş oldu.

Bu şirkete Akbank tarafından yüzde 35,5, Garanti Bankası tarafından yüzde 22 ve İş Bankası tarafından yüzde 11 oranlarında iştirak etti.

1993 yılı başlarında kamunun göz bebeği Telekom’a 30 milyar dolar civarında piyasa değeri biçiliyordu ve aynı dönem ülkenin dış borcu toplam 26 milyar dolardı.

İŞTE PARALARIN GİTTİĞİ ADRES!

Peki Türk Telekom’dan kazanılan paralar kimin cebine girdi? Hepsi değilse bile 16 milyon dolarlık kısmı Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri tarafından Güney Afrikalı ‘bikini modeli’ Candice van der Merwe’ye gönderilmiş desek yanlış olmaz.

Lübnan Başbakanı Saad Hariri, 2012'de Seyşeller'de tanışıp ilişkiye girdiği 'bikini modeli' Candice van der Merwe'ye 2013'ten itibaren 16 milyon dolardan fazla para gönderdiğine dair Güney Afrika yargısının elindeki belgelerin The New York Times (NYT) gazetesinde yayımlanmasının ardından zor durumda kaldı.

Candice van der Merwe’nin aynı yıl trafik kazası yapmasının ardından, kendi adına satın alınmış Audi marka arabayı kullanmaya başladığı ve 10 milyon doları aşkın değerde mülk satın aldığı belirtiliyor.

Para transferinin gerçekleşmesinin ardından hakkında vergi takibi başlatılan mankenin, Ocak ayında takip nedeniyle zarara uğradığını savunarak mahkemeye başvurmasının ardından söz konusu belgelerin ortaya çıktığını yazdı New York Times…

KEMER SIKMA VATANDAŞA

MİLYON DOLARLAR MERWE'YE

Lübnan'da ekonomik kriz protestoları tetiklerken hükümetin ekonomik OHAL ilan edip kemer sıktığı dönemde patlayan skandal karşısında istifini bozmamaya çalışan Başbakan Hariri, kendisine karşı medya kampanyaları yürütülmesine aldırmadan reformları (kemer sıkma) hayata geçirip ekonomiyi kurtaracağı iddiasında bulundu.

Mezheplere dayalı Lübnan siyasetinin ABD-Suudi Arabistan destekli Sünni blok lideri, NYT'de Güney Afrikalı modelin hesabına 16 milyon dolardan fazla para transfer ettiği haberinin yayımlanmasından saatler sonra katıldığı bir toplantıda şöyle konuştu:

"Bana karşı ne kadar çok kampanya yürütürlerse yürütsünler, ne derlerse desinler, ne yazarlarsa yazsınlar, ne yaparlarsa yapsınlar, çalışmaya devam edeceğim ve durmayacağım.

Cesur kararlar almak zorundayız. Bu konu tartışmaya açık değil, çünkü ülkenin çöküşüne göz yumamayız.

Ülkeyi içinden geçtiği krizden çıkarmak için gerekli reformları hayata geçireceğim. Reform yasalarını çıkarmak, tasarruf bütçesi hazırlamak ve mali önlemler almak zorundayız.

Birinin ülkedeki istikrarı bozmaya çalıştığı aşikar.

Bugün bazılarının medya organlarında ekonominin e'sinden anlamadıkları halde ekonomi uzmanı olduklarını iddia etmelerine tanıklık ediyoruz. Ekonomik meselelerinden anlamayan siyasiler bir kenara çekilsin ve dolar, döviz kurları ve diğer konularda Lübnanlı gözüyle fikir beyan etmeyi kessin."

EKONOMİK KRİZ

Lübnan mali piyasalarında dolar likidetisi darlığı, Lübnan lirasında devalüasyonu beraberinde getirdi.

Dolar kıtlığından akaryakıt, tahıl ve ilaç ithal edilemez hale geldi. Lübnan Merkez Bankası bu temel ihtiyaç maddelerinin ithalatını kolaylaştırmak için özel bir mekanizma devreye sokmak zorunda kaldı.