CiddiGazete- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Bakanlığın 2022 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.

Asgari ücret ve enflasyon ilişkisi, ekonomik politikaların sosyal politikalarla desteklenmesi, emek ve sermaye arasındaki ilişkiye değinen sendikalaşma konusunda şunları söyledi:

SENDİKALAŞMA ORANI

"Türkiye'de en çok üzerinde durduğumuz, yakındığımız, benim de önemli bir problem alanı olarak gördüğüm konulardan biri sendikalaşma oranının düşük olmasıdır. Çok yaygın bir söylem var, 1980'den önce, 12 Eylül rejiminden önce yüksek bir sendikalaşma oranı vardı. Tabii doğru olan bir boyutu vardı. O boyutu şu; sendikal mücadele çok aktifti, çok dinamik bir sendikalaşma vardı. Türkiye, tarımsal toplumdan endüstriye doğru dönüşürken işçi sınıfı oluşum sürecindeydi ve bu süreç sendikal hayatı dinamik hale getirmişti. Sendikalaşma oranının yüksekliği konusu tahmin edildiği kadar değil çünkü mükerrer üyelikler vardı, aynı insanların, ölmüş insanların, çalışmayan insanların farklı sendikalara üyeliği vardı. Dolayısıyla orada bir belirsizlik vardı. Fakat bu sendikalaşma oranının bugün düşük olmasını savunmak için söylenecek bir söz değildir. Sendikalaşmaya ihtiyacımız var çünkü düzgün, düzenli iş kurumunun oluşması açısından sendikal örgütlenme fevkalade önemlidir. Biz kayıt dışılığı kaldırmak istiyorsak da sendikal mücadelenin ve örgütlenmenin önünü açmamız lazım."

Sendikalaşma konusundaki engellerin ortadan kaldırılması için mücadele ettiğini ifade eden Bilgin, geçtiğimiz günlerde yabancı sermayeli bir kuruluşun bir sendikayı, özellikle de kadın işçileri içeriye sokmama konusunda direnç göstermesi üzerine, söz konusu iş yerinde işçilerin örgütlenmesinin önünü açtıklarını ve kadın işçilere karşı uygulanan haksız davranışı ortadan kaldırdıklarını anlattı.

Bilgin, "Evet, sendikalaşma oranında bir miktar artış var. 2013'te yüzde 9,2 imiş şimdi yüzde 14,13. Türkiye'de 17 milyon işçinin olduğunu düşünürsek bu oran oldukça düşük" diye konuştu.

BEYAZ BAYRAK UYGULAMASI

Sendikalaşmayla ilgili "Beyaz Bayrak Uygulaması" çalışmalarını anlatan Bilgin, şunları kaydetti:

"Bir iş yerinin sigorta ve vergi borcu yoksa, o iş yerinde sendika varsa o işletmeye 'Beyaz Bayrak' vereceğiz. Tıpkı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizm işletmelerinde yaptığı derecelendirme veya bir anlamda sembolik değerlendirme ölçeğini iş yerlerine taşıyacağız. Üzerine de 'Burası düzgün ve örgütlü bir iş yeridir.' ibaresi koyacağız. İş yerleri açısından da bazı avantajlar düzenliyoruz. Bu avantajların, ekonomik olmaktan çok bir prestij avantajı olacağının altını çizmek isterim."

İşçi ve memurlarla yaptıkları toplu sözleşmelerdeki kazanımları hatırlatan Bilgin, özellikle asgari ücret düzeyinde, 3 bin 577 lira ücret alan işçilerin ücretlerini yüzde 38 artırdıklarını, pazarlıkta ortaya çıkan yüzde oranları da koyulduğunda 4 bin 500 lira civarına çektiklerini söyledi.

ASGARİ ÜCRET ARAŞTIRMASI

Asgari ücret konusuna değinen Bilgin, şu bilgileri paylaştı:

"Asgari ücretle ilgili hepimizin yaptığı hesaplar, bizim de yaptığımız değerlendirmeler var. Enflasyon karşısında emeği koruyacak bir asgari ücret seviyesinin belirlenmesi gerektiği düşüncesiyle hareket ediyoruz. Bunun için Türkiye çapında bir araştırma yapıyoruz. Yaklaşık 2 bin 500 muhtelif sektörde çalışan, farklı düzeylerde yani küçük, orta ve büyük işletmelerde çalışan işçileri, işverenleri, profesyonel yöneticileri bir de konuyla doğrudan alakası olmayan esnaf gibi başka mesleklerden insanları kapsayan bir araştırmayla toplumun beklentilerini, temennilerini ve mümkün olabileni ortaya koymaya çalışan bir araştırma yapıyoruz. Bu sadece bir anket çalışması değil. Daha derinlemesine bir çalışmayla bunu ortaya koyacağız. Bu bizim için kamuoyu beklentisini, algısını gösterme şeklinde bir çalışma olacak. İşçilerimizi koruyan, asgari ücret meselesini Türkiye'nin gündeminden çıkaracak bazı düzenlemelerle bir rahatlama sağlayacağını şimdiden söyleyebilirim."

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2022 yılı bütçesinin sunumunu yapan Bilgin, gençlere ve kadınlara yönelik istihdam sağlayıcı ve destekleyici programların devam ettiğini kaydetti.

Aktif iş gücü programları kapsamında mesleki eğitim kursları ve işbaşı eğitiminin uygulandığını hatırlatan Bilgin, "Bu alanlarda yenilikler yapmak gerekiyor. Bunun istismar edilen boyutlarının olduğunu tespit ettim. Bunları ortadan kaldırmak lazım." diye konuştu.

3600 ek gösterge meselesini bir talepten öte toplu sözleşme maddesi haline getirdiklerini belirten Bakan Bilgin, "Onu da çözüm sürecine koyduk. Şu anda Bakanlık bünyesinde çalışmalarını yapıyoruz. Kapsamı ne kadardır, hangi grupları ne kadar kapsayabiliriz, bunun maliyeti ne olur, bununla ilgili detaylı bir çalışma yapıyoruz. Arkasından farklı kamu kuruluşlarımızı ve sendikalarımızı toplayıp birlikte çalışacağız. O zaman kamuoyuna bu süreci nasıl yönettiğimizi açıkça ifade edeceğiz” ifadesini kullandı.

Bakan Bilgin, kamudaki sözleşmeli personel statüsünün ciddi bir soruna yol açtığını söyleyerek, "İsteyen sözleşmelilerin kadro haklarına sahip olması konusunda da çalışmamızı sürdürüyoruz. Bunu da Bakanlık bünyesinde gerçekleştiriyoruz, arkasından diğer bakanlıklar ve kamu kuruluşlarıyla görüşeceğiz. Nihai kararımızı toplumsal ortaklarımız olan sendikalarla gerçekleştireceğiz" bilgisini paylaştı.

ASGARİ ÜCRET DESTEĞİ

Asgari ücret desteği kapsamında 2021'de 4,4 milyar lira kaynak aktarıldığını ifade eden Bilgin, "Sosyal ve ekonomik hayatın bütünlüğünü koruyacak destekler, üretim sisteminin sürdürülebilirliğini sağlayacak politikalar bakanlığımızın öncelik verdiği politikalardır" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2022 yılı toplam bütçesinin 83 milyar 851 milyon 907 bin lira olduğunu bildiren Bakan Bilgin, şöyle devam etti:

"Bu bütünsel yapının toplumsal ayağında sorunlar ortaya çıkarsa ekonomik yapının ayakta kalmasını sağlamak mümkün değildir. Dolayısıyla bizim önceliğimiz ekonomidir. Ekonomik ve sosyal politikaların birbirini destekleyecek şekilde devam ettirilmesinin ülkemizin geleceği açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye büyürse sosyal politikalarıyla birlikte sosyal bütünleşmeyi ve dayanışmayı artırarak devam eder. Elbette sorunlarımız var. Bilhassa enflasyon bu sosyal politikaların karşısındaki en önemli düşmanlardan biridir ama enflasyona karşı da mücadele edecek araçlarımız vardır. Bu araçlardan birisi asgari ücrettir, toplu sözleşme mekanizmamızdır, diğer sosyal desteklerdir."

SGK’NIN GELİR GİDER DENGESİ

SGK'nın 2021 yılı itibarıyla 601 milyar lira gelire, 636 milyar lira gidere sahip olduğunu belirten Bilgin, kurumun finansman açığının 35 milyar liranın üzerinde olacağının tahmin edildiğini kaydetti.

Bilgin, söz konusu finansman açığına yol açan sorunlu alanların tespitine ve ortadan kaldırılmasına yönelik bir dizi çalışma yaptıkları bilgisini paylaşarak, “Türkiye, nüfusunun yüzde 99'unu sosyal güvenlik, sosyal sağlık kapsamına almış bir ülkedir. Elbette bunun bir bedeli vardır. Bu açığın biraz daha az olması veya kısıtlanması mümkün müdür? Mümkün olduğunca yapmaya çalışıyoruz. Fakat bundan şikayet etmemek gerekir çünkü Türkiye bir sosyal devlettir" değerlendirmesinde bulundu.

‘GAZİANTEP'TE BEŞ TEMEL SEKTÖR SEÇİLDİ’

Geçmişte yüzde 7 civarındaki büyümenin 1 milyonun üzerinde istihdam artışı sağladığını anımsatan Bilgin, "Şu anda hangi sanayi kuruluşuna giderseniz veya sanayicilerin taleplerini dikkate alırsanız 'Aradığımız nitelikteki iş gücünü bulamıyoruz.' şikayeti karşımıza çıkıyor. Bakanlığımız bu soruna aktif iş gücü programlarıyla kısmi cevap vermek istiyor. Tabii bunu bütün olarak aktif iş gücü programlarıyla çözmek mümkün değil, daha farklı politikalar geliştirmek lazım. Eğitim ile içerisinde bulunduğumuz ekonomik şartları yeniden düzenlemek lazım" diye konuştu.

Başta mesleki eğitim olmak üzere eğitim alanın yeni ekonominin taleplerini karşılayacak şekilde düzenlemesi gerektiğini ifade eden Bilgin, şunları kaydetti:

"Bu konuda bir ilki başlatıyoruz. Pilot proje olarak Gaziantep'te uygulayacağız. Beş temel sektör seçtik. Sanayinin talep ettiği farklı eğitim düzeylerindeki emeği sanayide doğrudan doğruya işin içerisine koyacağız. Gaziantep'teki ilgili yapılarla görüştük, onların taleplerine göre bunu 'endüstriyel üretim sürecinde eğitim' diye tanımlıyoruz. Üç aylık eğitimi altı aya çıkartacağız. Daha sonra bu çalışmayı Türkiye genelinde uygulayacağız. Ne kadarını istihdam edeceklerine bakacağız. İşçilerin üç aylık eğitim sürecindeki ücret ve sosyal güvenlik harcamalarını biz vereceğiz ama karşılığında bizim finanse ettiğimiz sürenin iki misli istihdam edilmelerini ve en az yüzde 60'ının istihdam edilmelerini isteyeceğiz. Onlar da bu konuda bizimle uzlaştı. Uygulamanın başarılı olacağı kanaatindeyim. Bunun sonuçlarını akademik olarak da ölçeceğiz, ölçtükten sonra öncelikle sanayi bölgeleri başta olmak üzere bunu Türkiye çapına yayacağız."