Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Terörle mücadele edeceğim" diye Irak ve Afganistan'ı işgal eden bir ülkenin bir terör örgütüne destek verdiğini tüm dünyanın kabul ettiğini belirterek, "Onun yüzüne söyleyemese de kabul ediyor. Onun yüzüne söyleyebilen tek ülke Türkiye, söyleyebilen tek lider Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır."dedi.

Antalya Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, üniversite konferans salonunda düzenlenen Fahri Doktora Tevcih töreninde, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'na doktora payesi sundu. 

Bakan Çavuşoğlu, törende, fahri doktora unvanı verilirken dış ilişkiler alanında yaptığı çalışmaların dikkate alınmış olmasının kendisini mutlu ettiğini, siyasete girdiği ilk günden itibaren parlamenter diplomasi de dahil yürüttüğü tüm faaliyetlerden büyük bir haz aldığını ifade etti.

Bugün dünyada ve Türkiye'de dış politikanın halkın duyguları, talepleri ve tepkilerinden bağımsız olamayacağını aktaran Çavuşoğlu, bugünkü dış politikanın iç politikadan da ayrı tutulamayacağını dile getirdi.

Tarih boyunca hem Türkiye'de hem de dünyada sürekli sulh hali olmadığını belirten Çavuşoğlu, "Yer yer geldi içeride maalesef darbeler oldu. Gençler dar ağaçlarında sallandırıldı. İç kamplaşmalar, etnik ve mezhebe dayalı çatışmalar, siyasi görüşlerden dolayı üniversitelerde öğrencilerin ayrıştırılması, sonra çarpıştırılması gibi huzursuzluklarımız oldu ama bunlardan dersi aldık. Darbelerden dersi aldık ki 15 Temmuz 2016'da hain darbe girişimine karşı dimdik durduk." dedi. 

- "Yahudi düşmanlığı İslam düşmanlığından daha fazla olabilir"

Bölgede ve dünyada barışın tesis edilmesi için çok aktif rol oynadıklarını anlatan Çavuşoğlu, bugün dünya genelinde bir savaş olmamasına karşın, evlerini terk etmek zorunda kalan insan sayısının 70 milyon civarında olduğunu, bu rakamın 2. Dünya Savaşı'nda bile fazla olduğunu vurguladı.

Avrupa Birliğindeki bazı ülkelerin, birliğin kuruluşuna dönmek istediğini, sonradan katılan ülkeleri çıkartmak istediğini söyleyen Çavuşoğlu, kendi gözlemine göre bunun sebeplerinin Avrupa içerisindeki yabancı düşmanlığı, kendisinden olmayan herkese karşı hoşgörüsüzlük, İslam düşmanlığı, bastırılmış anti semitizm yani Yahudi düşmanlığı olduğunu vurguladı.

Avrupa'da 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Yahudi düşmanlığına karşı katı yasalar çıkarıldığını, bundan dolayı kimsenin bu konuda konuşmadığını anımsatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bugün Avrupa'da samimi ortamlarda yoklasak Yahudi düşmanlığı İslam düşmanlığından daha fazla olabilir ya da en az onun seviyesindedir ama bugün Müslümanları koruyan bir yasa olmadığı için İslam düşmanlığını dışa vurma konusunda onları frenleyici bir mekanizma yok. Avrupa'daki Türk ve İslam düşmanlığı modası geçtikten sonra, 1. Dünya Savaşına sebep olan dönemin ya da 100 yıl süren din savaşı dönemi gibi kendi içlerinde etnik çatışma dönemine gidilebilir." 

- "En önemli tehlike terördür"

Son bir yıldır Suriye'deki çatışmaları durdurmak, ateşkesi tesis etmek ve insani yardımlar için her türlü çabayı sarf ettiklerine değinen Çavuşoğlu, Doğu Guta ve İdlip'te ihlaller olduğunu bildirdi.

Çavuşoğlu, genel olarak bakıldığında rejimle muhalefet arasındaki çatışmaların yüzde 80 azaldığına işaret ederek şunları söyledi:

"Bugün bölgemizi, bizi ve dünyayı tehdit eden en önemli tehlike terördür. Terörizm konusunda dünyada ikircikli bir anlayış var. Çifte standart, iki yüzlülük, adaletsizlik diyebilirsiniz. Hepsine de katılırım. 'Terörle mücadele edeceğim' diye Irak ve Afganistan'ı işgal eden bir ülkenin, bir terör örgütüne destek verdiğini tüm dünya kabul ediyor. Onun yüzüne söyleyemese de kabul ediyor. Onun yüzüne söyleyebilen tek ülke Türkiye, söyleyebilen tek lider Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bir Başbakan vardır, Binali Yıldırım'dır. Bir Dışişleri Bakanı vardır o da Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanıdır. Bugün sırf ideolojiden dolayı PKK'yı terör örgütü listesinden çıkarmaya çalışan siyasi partiler, milletvekilleri var. İdeolojilerin hepsine saygımız var. Paylaşırız, paylaşmayız. Bizim kendi görüşümüz, ideolojimiz olabilir. Başkalarının da olabilir ama herkes siyasetini, ideolojisini halkın huzurunda yapar. Halk da gider sandıktan desteğini verir, seçer ya da seçmez. Dağdaki teröristle Avrupa Parlamentosundaki milletvekili arasında bir farkın olması lazım. Bugün bu fark ortadan kalktı."

DEAŞ, El-Nusra, El-Kaide gibi terör örgütlerinin İslam dinini suistimal ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, bu örgütleri yok etmek için çok ciddi mücadele ettiklerine dikkati çekti.

 "Bugün Türkiye, Suriye'de 3 binden fazla, Irak'ta da 800'den fazla DAEŞ'li terör örgütü üyesini etkisiz hale getirmiştir." diyen Çavuşoğlu, terör örgütlerinin hepsiyle ayrım yapmaksızın mücadele etmek gerektiğini belirtti.

Bugün Avrupa'nın da PKK ile YPG'nin ayrı terör örgütü olduğunu kabul ettiğini aktaran Çavuşoğlu, "Ama kabul etmelerine rağmen, YPG terör örgütüne karşı başlattığımız harekata karşı çıkıyor. 'Oradan çık' diyor. ABD'nin kendisi de kabul ediyor aynı örgüt diye ama 'Şimdi bize lazım' diyor. Ne demek bize lazım? Yarın ne olacak? Geçmişte Afganistan'dan Rusya'ya karşı Taliban'ı desteklediniz, şimdi de Afganistan'da Taliban ile mücadele etmeye çalışıyorsunuz. Ondan da mı ders almadınız? Ya o zaman samimi değildiniz ya da şimdi. Terör örgütleriyle işbirliği yapmanın faturası bu." diye konuştu.

- "FETÖ, bazı ülkelerde ne zaman isterse yönetimi ele geçirebilir"

Batı ve AB'nin Türkiye'ye bakış açısını değiştirmekte zorlandığını ifade eden Çavuşoğlu, yeni Türkiye'yi benimsemediklerini, hala ders verecekleri Türkiye'yi istediklerini dile getirdi.

Bugün Türkiye'nin dünyada önemli ve saygın bir aktör haline geldiğini anlatan Çavuşoğlu, bunun da insani dış politikayla sağlandığını bildirdi.

Çavuşoğlu, insani dış politikanın dünyada ihtiyaç duyanlara herkesten önce yardım ulaştırılması olduğuna dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bugün dünyanın her bir köşesine insani yardımlarımızı zamanında, herkesten daha hızlı ulaştırıyoruz. Sadece afet, sel, deprem olduğu zaman değil, her zaman. ABD'nin Karayip adalarında Türkiye'nin ne işi var diyebilirsiniz ama bizim bugün en büyük yumuşak gücümüz, o ülkelerin hepsinde insani ve kalkınma yardımlarımızın olmasıdır. Afrika'ya batılılar gibi gidersek orada saygın olamayız. 12 olan büyükelçilik sayımızı en son atamalarda 41'e çıkardık. Hedefimiz 50. 54 ülkenin 50'sinde büyükelçiliklerimiz olacak, ileride inşallah hepsinde olur. Ama orada bir bayrak ya da binanın olması yetmez. Orada TİKA, Kızılay ve AFAD ne yapıyor? Maarif Vakfımız kaç tane okul işletiyor. Bizim işlettiğimiz okuldaki anlayışımız, FETÖ anlayışı değil ki. Onlar gibi o çocukları alıp, sonra onları yetiştirelim, devlet içine sızdıralım, orada darbe yapalım ya da yönetelim anlayışı değildir. Bugün bazı kardeş ülkelerin içine düştüğü durum budur. Bugün FETÖ, bazı ülkelerde ne zaman isterse yönetimi ele geçirebilir. Her şeyiyle sarmalamışlar. Bizim anlayışımız bu değil."

Antalya Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek ise 2012'de kurulan Uluslararası Antalya Üniversitesi'nin 2017'de Antalya Bilim Üniversitesi olarak adını değiştirdiğini, sadece adının değil vizyonunun da değiştiğini kaydetti.