Sözcü'den Nil Soysal'ın MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya ile yaptığı röportaj:

Cumhur İttifakı'na karşı sert açıklamalarıyla gündeme gelen MHP İstanbul Milletvekili ve eski genel başkan yardımcısı Atila Kaya ile İstanbul'da buluştuk. 24 Haziran seçimlerinde milletvekilliğine aday olmayan Kaya'ya hem MHP'deki son durumu, hem de Cumhur İttifakı'nın perde arkasını sordum. İşte iddiaları ve tespitleri ile Kaya'nın yanıtları:

‘ONLARI RAHATLATTI'

– Süreci başa sararsak; bu baskın seçim kararının perde arkasında ne var?

Ağırlaşan bir ekonomik tablo ile karşı karşıya olmamız gerçeği, erken seçimle yol alıp ondan sonra devam etmek düşüncesinden hareketle baskın seçim ihtiyacı gündeme getirildi.

– Bu teklif neden MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi?

Cumhurbaşkanı'nın bir beyanatında “Erken seçim ihanettir” dediğini hatırlıyorum. Buradan bakınca Bahçeli'nin dile getirmiş olması onları rahatlatacaktı diye düşünebiliriz.

‘MHP'LİLER KARŞI ÇIKTI’

– Siz 16 Nisan referandumu öncesinde ‘Hayır' oyu vereceğinizi açıklayıp, MHP Genel Başkan Yardımcılığı'ndan istifa ettiniz. Şu anda MHP'li vekillerin kaçı bu sisteme karşı?

Başkanlık sistemi özü ve AKP'nin getirdiği şekli ile kuvvetleri tek elde toplayan bir sistem. Bunun da milliyetçiliğe, demokrasiye ters düştüğünden hareketle en başından itibaren MHP çok şiddetli itirazlar yöneltmişti. Aynı şekilde başkanlık sisteminin Türkiye'yi eyaletler sistemine götürecek yolun bir başlangıcı olduğunu yine MHP dile getirmiş, bu konuda uyarılarda ve tespitlerde bulunmuştu. Dolayısıyla bütün bunlar arkadaşlarımızın hafızalarında duruyor. Hal böyleyken hiçbir inandırıcı gerekçe olmadan bu iddialarımızdan vazgeçip; “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kabul ediyoruz, haydi oy verelim” demekle oy verilmeyeceğini referandum gösterdi. MHP camiası referandumda 3'te 2 oranında ‘Hayır' oyu verdi. Meclis'te de referandum sürecince 35 milletvekilinin 7- 8'inin hayır oyu verdiğini biliyorum. Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde bunun çok daha baskın biçimde görüleceğine inanıyorum.

‘BİR ADAYIMIZ DA YOK'

– MHP'de olup, İYİ Parti'ye oy verecek bir kitle var mı?

İYİ Parti'yi oluşturan kadroların yüzde 80'inden fazlası bizim arkadaşlarımızdan oluşuyor. Ama parti ve program olarak baktığımız zaman Türk milliyetçiliği ve ülkücülüğü esas almış bir yapısının olmadığını görüyoruz. Temennimiz önümüzdeki süreçte bu ayrılığın son bulması ve yeniden herkesin baba ocağında buluşması. 2019 yılı MHP'nin 50. yılı olacak. Ama bu anlamda MHP'nin bir cumhurbaşkanı adayı da yok! Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu ideolojiye sahip mevcut yönetim nasıl olur da kendilerine taban tabana zıt, milliyetçiliği hasım olarak, İslam dışı bir anlayış olarak gören ve bu yönüyle “Milliyetçilik ayaklar altındadır” diyen bir siyasal İslamcıyı cumhurbaşkanı adayı olarak bizim karşımıza çıkarır? İtirazımız buna. Tayyip Erdoğan bu seçimi alamayacak. İkinci tura kalırsa eğer kesin kaybedecek. MHP de 50. yılı olan 2019'da kurucu ayarlarına geri dönecek.

‘ŞAŞIRMAMAK LAZIM’

– İkinci turda bir AKP-MHP-HDP ittifakı söz konusu olursa tavrınız ne olacak?

HDP'nin tüzüğünün ikinci maddesindeki eşit vatandaşlık, ortak vatan meselesi aynı zamanda HDP'nin ana prensibi biliyorsunuz. Şimdi bu eşit vatandaşlık; bütün vatandaşların bireysel olarak eşitliği ise bu anayasamızda var zaten. Ama HDP tüzüğünde kastedilen; etnik olarak, etnik grupların o kimlikleri ile anayasada yer aldıkları bir sistem. Bizim böyle bir şeyi kabul etmemiz söz konusu bile olamaz. Ancak aynı eşit vatandaşlık Sayın Erdoğan'ın beyannamesinde de var. Tabii Tayyip Bey'in bu tür hamlelerine şaşırmamak lazım. Kendisi daha önce; “Ben gerekirse papaz elbisesi de giyerim” diyerek bizi uyarmıştı. Ama bu bizim kırmızı çizgimiz ve şu anda ülkücü camiayı en çok rahatsız eden konulardan bir tanesi. Beyannamesine kırmızı çizgimizi koyan Erdoğan'a hiçbir ülkücü ve MHP'li oy vermeyecek. Türk milleti de bu anlayışa geçit vermeyecek.

AF, ULU ORTA GÜNDEME GETİRİLECEK MESELE DEĞİL

MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin “Af” çağrısını da eleştirdi ve şöyle dedi: “Ben de uzun yıllar cezaevinde yattım. Ancak bu mesele ulu orta hele bir seçim arifesinde gündeme getirilecek bir mesele değil. Böyle bir adım atılacaksa, bu adım dillendirilmeden atılmalıdır. Bunu dillendirip, bir beklenti oluşturulup, sonra adım atılmazsa cezaevlerinde ciddi huzursuzluklar yaşanabileceği yönünde endişelerim var.”

‘TEK ADAM' MHP'NİN TÜZÜĞÜYLE DE ÇELİŞİYOR

– Siz neden ihraç edilmediniz partiden?

Birincisi; olağanüstü kongre sürecinde ben genel başkan yardımcısıydım ve o sürece karşıydım. Hatta parti içindeki bütün genel başkanlık yarışlarında tavrımı hep Devlet Bahçeli'den yana koydum. Ancak ne zaman ki iş ideolojik ve sistem meselesine gelip dayandı, orada ben özgür irademle bu getirilmek istenen sisteme itiraz ettiğim için genel başkan yardımcılığından istifa ettim. Çünkü bütün kuvvetlerin tek elde toplandığı bir sistem bizim parti tüzüğümüzle de parti programımızla da hatta 7 Haziran ve 1 Kasım'daki seçim beyannamemizle de çelişiyor. Aslında bizler değil, parti yönetimi hem tüzüğümüzle, hem seçim beyannamemizle tamamen ters bir tutum sergiliyor.

– İstifa ederken bunları konuştunuz mu Genel Başkan Devlet Bahçeli ile?

İstifa etmeden önce kendisine sordum, bu yolu yürüyeceğini söylemişti. Gerekçe sunmadı.

‘AKP'LİLER DE KARŞI'

– O zaman İYİ Parti lideri Meral Akşener haklı... Mesele sandalye meselesi...

Genel Başkan'ın beyanlarına bakarsak beka meselesi olarak gerekçelendiriyor. Aklımıza şu soru geliyor: Türkiye'nin 16 sene önce bir beka sorunu yoktu. Türkiye'yi beka sorunu yaşar hale kim getirdi? Bu hale düşüren mi Türkiye'yi bu halden kurtaracak? Ülkücü camianın büyük kesimi de böyle düşünüyor. Sadece ülkücü camia değil, AKP içinde de böyle düşünen insanlar olduğu yönünde duyumlarımız var. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'nda Erdoğan'a oy vermeyecek hem MHP'li hem de AKP'li vekiller var. Hatta AKP içinde AKP listelerine oy vermeyecek küçümsenmeyecek sayıda bir kitle olduğunu biliyoruz. O kitle MHP'ye oy verecek.