Sosyal devlet (refah devleti ) devletin vatandaşlarının iktisadi ve sosyal esenliklerinin korunması ve teşvik edilmesi, düzenleyici, girişimci ve bireylerin hak ve özgürlüklerinin sağlanması ölçülerinde pozitif bir devlet anlayışıdır.

Monarşi, teokrasi ve oligarşi kavramlarını barındırmaz!

Sosyal devletin amacı ülkede yaşayan herkesin kendini güven altında hissetmesidir.

Güven duygusuna paralel olarak ekonomik büyümeyi, kalkınmayı istihdamı sağlayacak gerekli koşulları üretmek ve oluşturmaktadır.

Sosyal devletin önceliği; vatandaşların fırsat eşitliği, gelir dağılımındaki adalet, yoksullukla mücadele olmalıdır.

Bir ülkenin sosyal devlet esası, ekonomisi ve vatandaşına verdiği değer ile ölçülür.

Bireylerin sosyo - ekonomik eşitliği, maddi ve manevi huzuru sosyal politika kapsamına girer. Kapsamın poetikası milletin bütün olması, ayırıcı ve bölücü unsurlara yer verilmemesi "milli birliğin" sağlanması yolundadır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1935 yılında milli birlik, milli duygu ve milli kültür ile ilgili söylediği sözü hatırlatmak isterim.

"Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında ulusal birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve kabiliyetlerinin olgunluğudur. Ulus varlığını ve yurt erginliğini korumak için bütün yurttaşların canını ve her şeyini derhal ortaya koymaya karar vermiş olmak, bir ulusun en yenilmez silahı ve koruma vasıtasıdır. Bu sebeple, Türk ulusunun idaresinde ve korunmasında ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz idealdir."

Sosyal devlet; barış, adalet, onur, güven, hürriyet, özgürlük, eşitlik ve paylaşmaktır.

Devletin yokluğu paylaşmak yerine, yoksulluğu aşması gerekir.

81 ildeki camilerde okutulan Cuma hutbesinde belirtildiği üzere, "İçinde Yaşadığımız Bu Aziz Milletin Ve Bu Müstesna Toplumun Değerini Bilelim. Sevinci Ve Kederi, Varlığı Ve Yokluğu Paylaşalım" söylemi değildir.

Elbette "Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir."

Filhakika...

Hep birlikte, eşit koşullarda...