CiddiGazete- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "şükür" tavsiyesini eleştiren Akşener, "Bu millet şükretmeyi bilmiyormuş. Bay kriz ve avanesi ak kaşık, suçlu yine milletimizmiş. Millete hakaret ettiği repertuvarına şimdi de şükürsüzlüğü ekledi. Kendine gel Sayın Erdoğan. Allah’ın kelamıyla siyaset yapılmaz. Sen şükürden bahsediyorsun ilk cuma diyanet şükür fetvası veriyor. Bir de utanmadan çıkmışsın milletimize aslında razı olun diyorsun. Çok beklersin" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a şükür konusunda da çağrıda bulunan Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

- Sayın Erdoğan'ın bizzat kaleme aldığı 20 yıllık büyük trajedinin artık yavaş yavaş sonuna geliyoruz.

- 20 yıl önce hak, adalet ve hürriyet yoluna çıkıyoruz diye başa gelenler 20 yılın sonunda zulüm ve istibdat yoluna acente oldular.

"TOPRAKLARIMIZ KAÇAK HENDEĞİNE DÖNÜŞTÜ"

- 2002 yılının Kasımının serin bir pazar günü milletimizi Avrupa'ya götüreceğiz diye yola çıkanlar, hatırlayın gündüz vakti atılan havai fişeklerini...

- 20 yılın sonunda Avrupa’ya gidecekken gider ayak Orta Doğu'yu memleketimize getirdiler. Topraklarımız bir göç koridoruna, bir göçmen deposuna ve bir kaçak hendeğine dönüşmüş durumda.

"SAYIN ERDOĞAN'A SESLENMİŞTİM"

- AK Parti'nin berbat göç politikasının ortaya çıkardığı ekonomik, toplumsal, insani ve güvenlik sorunlarının çözümü için İYİ Parti olarak 2019 yılı Haziran ayında Antalya’da İYİ Parti Genel Başkanı olarak Sayın Erdoğan'a seslenmiştim.

- Senin ergen bir sinirin var ama Türkiye iyi bir yere doğru gitmiyor. Beni devlet adına görevlendir, yetkilendir. Ben Suriye'ye gideyim Esad ve çevresiyle görüşeyim ve ülkemizde Suriye'den gelen göçmenleri ülkelerine gönderelim diye teklif ettim.

- Sonra 2019 yılı Aralık ayında o zaman İstanbul milletvekilimiz olan Ümit Özdağ'ın önerisi ile Güvenlik Politikaları Başkanımız Sayın Aytun Çıray'ın başkanlığında Ankara'da bir çalıştay düzenledik göç konusunda. O çalıştayın sonunda ortaya çıkan yol haritasını ben milletimizle paylaştım.

- Milletimizin dikkatine sunduk ve o zamandan beri vatandaşlarımızdan gelen şikayetlere kulak vererek uygulayacağımız politikalarımızı ve çözümlerimizi dillendirmeye devam ettik.

- 2019 Haziran'ında başlayan ve devam ettirdiğimiz bir göç çalışmasından bahsediyorum. Emeği geçen bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim.

- Mesela, çok enteresan bir sonuç paylaşayım. Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de kalması halinde 2053 yılında Türkiye’nin nüfusunun 35 milyonu Suriye kökenli insanlardan oluşacak.

- Bu çalışmaları yaparken yapılması gerekenler konusunda iktidarı uyarmaktan geri durmadık, durmayacağız.

"KONUYU BAĞLAMINDAN KOPARDI"

- Türkiye'nin yönetimini devralmaya hazır bir siyasi partinin sorumluluğu ile hareket ettik. İktidar sorunu görmezden gelmeye, zikzaklar çizmeye, yalpalamaya devam etti. Ensar, muhacir kavramları üzerinden konuyu bağlamından kopardı.

- Bir yandan muhalefetin bu konudaki gündemini çalma anlayışına girerek beton ve briket üzerinden ürettiği sözde çözümlerle günü kurtarmaya gayret etti.

- 2019 yılında ülkemizde 4 milyon sığınmacının varlığını tartışırken bugün 6-6.5 milyon sığınmacı ile karşılaştığımız söz konusu.

- Sığınmacı sorununu Erdoğan'ın sığ zihniyeti ile çözemeyiz. İYİ Parti olarak bizim hedefimiz sığınmacıların gayri insani bir şekilde ülkelerine sürülmesi değil dönüşlerinin kolaylaştırılmasıdır. Türkiye’de kalışlarını caydıracak tedbirleri almayı da bir gereklilik olarak görüyoruz.

- Başta Avrupa Birliği olmak üzere sığınmacılara yönelik geliştirilen projelerin artık sığınmacılarının memleketlerine dönüşlerini kolaylaştırmaya yönelik olması gerektiğini düşünüyoruz.

- Sayın Erdoğan hiç değilse şu son bir yılda somut adımları atmak mecburiyetindedir. Bütün bu çabalarımızın hedefi ülkemizin güvenliği ve esenliğidir.

- Sığınmacı ve kontrolsüz güç konusunda da makul, akılcı ve soğukkanlı bir yaklaşımla hareket etmeye devam edeceğiz.

- Bu mesele bize göre de partiler üstü bir meseledir. O nedenle diyoruz ki özel bir oturumla, milletimizin gözleri önünde meseleye bakışımızı ve çözüm önerilerimizi her bir siyasi parti olarak ortaya koyalım.

KONUT KRİZİ...

- "Bay kriz" inatla, "faiz sebep, enflasyon sonuç" diye ahkam kestikçe, "Ben ekonomistim" diye kürsü kürsü gezdikçe, milletimizin içinde bulunduğu kriz ortamı maalesef daha da derinleşiyor. Bugün gelinen nokta TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranı bile yüzde 70 oldu.

- Yani kıskandıran bir performansla enflasyonda Arjantin'i sollamış olduk. Konut krizi ile karşı karşıya geldik.

- Bu hafta müjde diye açıklanan ama aslında vatandaşın konut alma ihtimalini daha da imkansız hale getiren konut kampanyası barınma krizini daha da derinleştirecek.

- Nitekim Bay Kriz bu sözüm ona müjdeyi verdikten sonra konut fiyatları bir gecede yüzde 10 arttı.

- Çakma müjdelerinizle milletimizi oyalamaya çalışmayı bırakın. Derhal akılcı adımları atmaya başlayın. İnsanlarımızı daha fazla mağdur etmeyin.

- TOKİ'nin asıl faaliyet alanına, yaşanabilir konutlar inşa etmeye odaklanmasını sağlayın. İnşaat girdileri sabit olmadığı sürece kaynak artırımı yeterli olmaz.

ERDOĞAN'A "ŞÜKÜR" CEVABI

- Biz her hafta buradan, memleketimizin yakıcı meseleleriyle ilgili, çözümler anlatırken, önerilerde bulunurken; "Bay Kriz" ne yapıyor dersiniz? Âdeta kendi eseriyle gurur duyar gibi, ülkemizi içine düşürdüğü vahim tabloyu, izlemeye devam ediyor.

- Elinde bir tek çekirdeği eksik... İzlemekten sıkıldıkça da, kürsüye çıkıp, bol miktarda esiyor... Artık alışkanlık haline getirdiği, "Bol nasihat, sıfır icraat" siyaseti, kaldığı yerden, aynen devam ediyor. Neymiş? Bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik, bir karamsarlık, almış başını gidiyormuş...

- Yani, milletimizin aslında her şeyi varmış, ama şükretmeyi bilmiyormuş. Yani, Bay Kriz ve avanesi her zamanki gibi ak kaşık, suçlu yine milletimizmiş... Vay be... Terörist demişti. Nankör demişti.Millete ettiği hakaretler repertuarına, şimdi de "şükürsüzü" ekledi.

- Milletiyle bağını tamamen koparmış şu zihniyete bir bakar mısınız? Yazıklar olsun. Buradan, Sayın Erdoğan'a sesleniyorum: Önce "sabır" dedin, baktın taş çatladı; şimdi de şükre mi sığınıyorsun?

- Önce milleti kutuplaştırdın, baktın o da tutmadı; şimdi de, Allah ile kul arasına mı girmeye çalışıyorsun? Günahtır, günah! Sen hiç merak etme.

- Bizim milletimiz, her şartta ve her koşulda, şükretmesini gayet iyi bilir. Saray hayatı seni bozduğu için, belli ki unutmuşsun ama; Anadolu'muzda; "Nasılsın?" sorusunun cevabı bile; "şükür" ile başlar.

- O yüzden bayat tavsiyelerini kendine sakla. Ama, "Yok ben illa akıl vermek istiyorum. Şükürsüzlere şükrü öğretmek istiyorum" diyorsan da; Hay hay... O zaman, mesela git, doymak bilmeyen yandaşlarına, şükretmeyi öğret!

- Mesela git; 5-10 maaş alan danışmanlarına şükretmeyi öğret! Mesela git; 15 maaş alan genel müdürlerine şükretmeyi öğret!

- Mesela git; ihale arsızı müteahhitlerine şükretmeyi öğret! Mesela git; ATM memurlarına, pudra şekeri sevdalılarına şükretmeyi öğret!

- 20 yılda ülkeyi getirdiğin vahim hale bak. 20 yılda kendini düşürdüğün acınası duruma bak. Bizzat kendisinin sebep olduğu yokluğa, milletinden şükür bekleyen bir Cumhurbaşkanı...

- Gerçekten ibretlik. Elinden alınanlara şükredilmez Sayın Erdoğan! İnsan, sahip oldukları için şükreder. Ama merak etme, az kaldı. Memleketin heba ettiğin kaynaklarını.

- Milletimizin cebinden aldığın paraları; gençlerimizin çaldığın hayatlarını, biz geri vereceğiz! İşte o zaman milletimizle el ele, kol kola, hep beraber, her zaman olduğu gibi yine şükredeceğiz!

- Ama senin derdin, milletimizin şükretmesi değil. Sen aslında milletimizin, "razı" olmasını istiyorsun.

"KENDİNE GEL SAYIN ERDOĞAN!"

- Bunun için de her zamanki gibi, beceriksizliğine kılıf arıyorsun. Bunu da, yüce dinimiz üzerinden yapabileceğini sanıyorsun.

- Dün nasıl, Nass'ı kullandıysan, bugün de "şükrü" siyasi menfaatin için kullanıyorsun. Kendine gel Sayın Erdoğan!

- Allah'ın kelamıyla siyaset yapılmaz. Yüce dinimiz ne buyuruyor? "Kutsal değerleri kullanarak çıkar sağlayanların, bu sayede yiyip içtikleri şeyler, gerçekte cehennem ateşidir."

- Milletimiz elbette şükretmeyi çok iyi bilir. Hayrın ve şerrin, Allah'tan olduğuna imanımız tamdır. Ama sen, Allah'ın emirlerini bile, şahsi menfaatlerine kalkan yapmaya kalkıyorsun.

- Sen şükürden bahsediyorsun, ilk Cuma'da Diyanet, "Şükredin" diye fetva veriyor. Böyle utanmazlık olur mu? Milletimizi içine soktuğun cendereden çıkaracak, hiçbir projen yok.

- Bir de utanmadan çıkmışsın, milletimize aslında "razı olun" diyorsun. Çok beklersin! Biz elbette Allah'a şükretmeye devam edeceğiz, Ama çevirdiğin dümenlere, anlattığın masallara inanmayacağız.

- Hırsızlığa, israfa, kayırmacılığa, eyvallah demeyeceğiz. İşlediğin günahlara, milletimize reva gördüğün, bu yokluğa, bu yoksulluğa, bu çileye, asla razı olmayacağız!