ABD'li Marksist hümanist filozof Marshall Berman 1990'lı yıllarda "Katı olan her şey buharlaşıyor" adlı kitabı yazar.

Maddenin halleri ile başlayan bir başlıkla hayatımızdaki her şeyin buharlaşabileceğini anlatmaya çalışır.

Modernizmden post-modernliğe geçişini; Goethe, Marx, Baudelaire, Nietzsche, Kierkegard, Çernişevski, Puşkin, Gogol, Dostoyevski'den yola çıkarak yapılan modernlik anlatımında, kasabalar, şehirler, inşaat alanları, yollar, barajlar, saraylar, caddeler, yer altılar, Paris, Petersburg, New York kitabın bahsinde yer alır. Etkileyici ve zengin sunumuyla okuyucuyu kapıdan kapıya sokar.

Modernizmin, "modernite burjuva" üzerinden analizleri çok yerinde ve fark ettirici bir şekildedir.

-

Modern hayat ile insanlar birbirlerinden uzaklaşıyor. Lakin yakınlaşmak için de din, ahlak, kanunlar, kültür, sanat, edebiyat ile formüller üretiyor.

İnsan üretmek ve varlığının ispatı için var.

Fransız Devrimi üzerine Burke; "Ama her şey değişti artık" diyerek topluma evrim mesajı verir.

Evet her şey değişti, değişiyor, değişmeye devam edecek...

Değişimler yeniliğe doğru giderse, yeni prosedürler geliştirilirse toplum ve toplumlar için fayda sağlama amacı güdülürse bu verimlidir.

Toplumsal yapımızda değişen nelerdir diye soru sorsam verilecek cevaplar aynı olurdu herhâlde!

Demokrasi, hukuk, umut, sevgi, saygı, güven, emek, birlikte yaşamak hızla değişti. Dünyaya hayata insana dair her şey eridi ve buharlaştı.

Artık siyasi çözümler sistem arayışları yok!

Yeni bir şeye başlamak eskiyi yok eder. Eski hükmünü kaybetmişse yeniliğe kapı aralar. Lakin biz yeniliği kazanmak yerine, toplumu ayakta tutan dinamikleri ahlak, kültür, sosyal bağ, milli ve manevi değerleri de teker teker kaybediyoruz.

Hak hukuk tanımayan "modern çağın insanı" hedefini kaybederek gaddar, barbar ve acımasız bir dünya inşa ediyor. Modernite ilkelliğe dönüşüyor.

Varoluş sürecini çöküş sürecine dönüştürüyoruz.

İlkesiz siyaset Türkiye'nin potansiyel gücünü buharlaştırıyor. Bitmez tükenmez siyasi polemikler enerjimizi kaybettiriyor.

Belki de yaşananlar bizi yenilgiye değil yeniliğe götürecek.

Liderler seçmenlerini konsolide etme yöntemini kullanırken bazı önemli ayrıntıları fark etmiyorlar.

ARTIK!

Seçimlerde aday gösteremeyip, halkın iradesiyle seçilmiş kişi veya kişilere söylenen hamasi çıkışlar buharlaşıyor.

İktidar olma arzusu olmayan ülküsünün ilkeleri ile dik duruş sergilemeyen liderler buharlaşıyor.

Ülkenin kadın genel başkanına tehditler savurmak, halkı ötekileştirmeye yönelik kin düşmanlık içeren ifadeler tesir etmeyerek buharlaşıyor.

Cinsiyet ayırımı üzerinden lakap takmak, hakaret etmek kadını, kadınları incitici sözlerle üzme taktiği buharlaşıyor.

Yolsuzluk rüşvet yalancılık ile inanç değerlerimiz üzerinden Allah-Kur'an söylemlerine itibar etmek buharlaşıyor.

Mafya işlerinin bol bol tartışıldığı ülke gündeminin allak bullak edildiği tuhaf açıklamalarla gereğinin yapılmadığı akıllara tesir ediyor. Duyulan güven buharlaşıyor.

Gazetecilerin sorduğu sorulara müteakip işinden edilmeleri özgürlük ilkesini sorgulatıyor.

Yolsuzluğun yasakların yoksulluğun artığı bir düzende insanlar demokratik bir lider istiyor.

Ülkemizin demokratik bir anlayış barındıran yöneticilere ihtiyacı var. Artık antidemokrat anlayış buharlaşıyor.

Korku politikası buharlaşıyor.

Vatan haini damgası vurularak susturma politikası buharlaşıyor.

Seçmen güçlü bir liderden önce, güçlü demokrasiye sahip bir lider istiyor. Ödünsüz ve ilkeli bir demokrasi anlayışı arıyor.

Kendisini emin hissettiği, gelecek hayallerinin olduğu güçlü bir Türkiye istiyor. Toplumsal demokratik bilinçle çoğulcu demokratik anlayışının tuğlalarını örüyor.

Tarafsızlık ilkesi yeminine bağlı helallik vereceği liderler istiyor.

Ezcümle; Hiçbir şey korkuya dayanan saygı kadar iğrenç değildir. (Albert Camus)

Önce demokrasi, önce insan...