CiddiGazete- Düzce Müftülüğü ve Cumhuriyet Savcılığı'nın ardından vatandaşlar da Karasu Müftüsü Şaban Soytekinoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.

Aksaray'ın Güzelyurt ilçesinde yaşayan İbrahim Sökmen ve Gülten Sökmen, Selanik göçmeni ve müslüman olduklarını belirterek, müftü Soytekinoğlu'nun cezalandırılmalarını istediler.

Avukatlar Helin Menteşe ve Ahmet Gürol Şağban aracılığıyla Karasu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dava dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:

SUÇ TARİHİ VE YERİ: 21/05/2021; Karasu İlçesi, Kabakoz İsmail Sadi Camii

TALEP KONUSU: Akçakoca Müftüsü olan Şüphelinin cami cemaatine vermiş olduğu Cuma vaazında Selanik göçmenlerini hedef alan ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu oluşturan söylemleri nedeniyle cezalandırılması için kamu davası açılması talebinden ibarettir.

AÇIKLAMALAR

Müvekkilim, ülkemizin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi Türk kökenli Selanik göçmenidir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Selanik göçmenlerini hedef alan, onlara karşı kin ve nefret ile hareket eden ve fırsat bulduklarında ise buna dair söylemlerde ve eylemlerde bulunmaktan çekinmeyen belirli bir hastalıklı zihniyet var olagelmiştir.

Hatırlanacağı üzere, bu zihniyet 1922 yılının Aralık ayında Meclis'e vermiş oldukları kanun teklifi ile Mustafa Kemal'i milletvekili olma hakkından yoksun bırakacak adımlar atmaktan dahi çekinmemiştir.

Akçakoca Müftüsü olan Şüpheli, 21/05/2021 tarihinde Sakarya ili, Karasu ilçesi, Kabakoz İsmail Sadi Camisinde Cuma günü yapmış olduğu dini konuşmada (vaazda) Selanik göçmenlerini hedef almış ve onlar hakkında "Sabetayist, Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudi, Müslüman değil” ifadelerini kullanmış, cami cemaati huzurunda Selanik göçmenlerini alenen aşağılamış, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmiş ve görevini kötüye kullanmıştır.

Şüpheli, söz konusu konuşmasında;

"Yüzde 90’ı Selanik göçmeni ve Sabetayist. Ne demek Sabetayist? Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudiler. Aslında Müslüman değil. Bunlar dünyanın neresinde olursa, şu an ses çıkarmadıklarına bakmayın, İstanbul’da gezi olaylarında otellerinde insanları barındıran kimdi? Gene Yahudiler idi. Şu an birisi bir takımın başında. Bunlar gücü, kuvveti eline geçirdiği zaman size de aynısını yaparlar."

şeklinde beyanlara yer vermiştir.

Şüphelinin, açıkça suç teşkil eden söz konusu söylemleri ve eylemi nedeniyle kamu adına cezalandırılması gerekmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesinde;

"(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükmü yer almıştır.

Yukarıda belirtilen suçun oluşabilmesi için öncelikle suçun koruduğu hukuksal değerin, kamu düzeni olduğu belirtilmelidir. Nitekim, anılan maddenin bulunduğu Beşinci Bölüm "Kamu Barışına Karşı Suçlar" başlığını taşımaktadır.

Ceza Genel Kurulunun 11/05/1999 gün ve 8/106-112 sayılı kararında yer alan "... Anayasa Mahkemesince bir partinin kapatılması konusunda verilen karar eleştirilirken, bu siyasi partinin İslamı temsil ettiği için kapatıldığı, amacın İslam dinini yok etmek olduğu, bunun hain, münafık, solcu ve şoven bir güruh tarafından, laiklik ve Atatürkçülük gölgesine sığınılarak yapıldığı açıklanmak suretiyle inananlar ve inanmayanlar şeklinde dini bir ayrıma gidilip, Anayasanın sözüne ve ruhuna aykırı olarak dini düşünce farklılığı gözetip halkın açıkça kin ve düşmanlığa tahrik edildiği anlaşılmaktadır." (Mater Kaban / Halim Aşaner / Özcan Güven / Gürsel Yalvaç: Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları -Eylül 1996-Temmuz 2001, Ankara, 2001, s. 395-396 ) şeklindeki gerekçeden de anlaşılacağı üzere, aynı din içinde, halkın bir kesiminin, varsayılan dini düşünce farklılığına dayalı olarak, dini saikle hareket edilmesi suretiyle kin ve düşmanlık yaratacak ölçüde inanmayanlar biçiminde nitelenmesi suçun oluşması için yeterli sayılmaktadır. (Yargıtay CGK, E:2004/8-201, K:2005/30, 15.3.2005)

Şüpheli, Müftü sıfatını ve yetkisini kullanarak cami cemaatine vermiş olduğu vaazında Selanik göçmenlerinin aslında Müslüman olmadığını, Müslümanlığa girmiş gibi gözüken Yahudi olduklarını, kendilerini gizlediklerini ve Sebateyist olduklarını ifade etmek suretiyle bu bölgeden gelen Türk vatandaşlarına karşı halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmiş ve belirtilen bölgeden gelen Türk vatandaşlarını alenen aşağılamıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/03/2005 günlü, K:2005/30 sayılı kararında, belirli bir kesimi "sabatay" olarak nitelendiren sanığın halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işlediğine hükmedilmiştir.

Öte yandan, Şüpheli, Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosunda ilçe müftüsü olup, söz konusu konuşmayı bu sıfatını ve yetkisini kullanmak suretiyle yapmıştır.

Türk Ceza Kanunu'nun 257/1. maddesinde, "Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükmü yer almıştır.

Şüphelinin yukarıda belirtilen fiilleri aynı zamanda genel itibariyle görevi kötüye kullanma suçu kapsamına girmektedir.

Görevinin gereklerine açıkça aykırı eden ve Selanik göçmenlerini "Sebatayist/Yahudi" olarak nitelendiren Şüphelinin söz konusu fiili görevi kötüye kullanma suçu kapsamında da kaldığından, adı geçen Şüphelinin cezalandırılması kamu adına elzemdir.

NETİCE ve TALEP :

Yukarıda izah edilen ve resen tespit edilecek suçlar dikkate alınarak; Şüphelinin şikayete konu suç oluşturan fiili nedeniyle cezalandırılması için kamu davası açılmasını vekaleten arz ve talep ederiz.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI'NDAN TAZMİNAT TALEBİ

Avukatlar Helin Menteşe ve Ahmet Gürol Şağban ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı'na da bir dilekçe yazarak, müftü Soytekinoğlu'nun sözleri üzerinden müvekkilleri için tazminat talebinde bulundular.

Diyanet İşleri Başkanlığı'na gönderilen dilekçede özetle şu ifadelere yer verdi:

Anayasanın 125. maddesi uyarınca, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.

Müvekkillerim, anılan kişinin din görevlisi sıfatına dayanarak ve bu sıfatın toplum üzerinde oluşturduğu psikolojik unsuru kullanarak işlemiş olduğu hukuka aykırı fiilleri nedeniyle rencide olmuş ve manevi zarara uğramışlardır.

Belirtilen nedenlerle, Akçakoca Müftüsü olan Şaban Soytekinoğlu'nun cami cemaatine vermiş olduğu Cuma vaazında Selanik göçmenlerini hedef alan ve suç oluşturan söylemleri nedeniyle görevinden alınarak hakkında gerekli disiplin yaptırımlarının uygulanmasını, ayrıca, her bir Müvekkilimin uğramış olduğu manevi zararlara karşılık olarak 10.000 TL'nin (on bin) ödenmesini vekaleten arz ederiz.