CİDDİGAZETE

Ağrı'da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in öldürülmesine ilişkin davaya katılan Avukat Ömer Fidan, anne ve babanın diğer çocuklarının durumundan endişe duydukları için babanın şikâyetten vazgeçmiş olabileceğini belirtti. Fidan, arama sürecinde de zaafiyet yaşandığına dikkat çekti.

Ağrı’ya bağlı Bezirhane köyünde 15 Haziran 2018 tarihinde kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in ölümüne ilişkin davanın ilk duruşması önceki hafta görüldü. Leyla'nın annesi Şükran Aydemir, susma hakkını kullanarak şikayetçi olurken; baba Nihat Aydemir ise şikâyetini geri çekti.

‘DOSYA KAPALI BİR KUTU HALİNE GELDİ’

Mahkeme heyetinin olayın aydınlatılması noktasında iyi bir niyet ortaya koyduğuna ilişkin bir gözlem edindiklerini ifade eden Fidan, dosyada bazı noktaların aydınlatılması ve hakikatin ortaya çıkması için davaya müdahil olduklarını söyledi.

Fidan, "Ancak süreç işlerken biz bunun böyle olmayacağını, tam aksine bir durum gelişti. Tanıkların beyanlarında sarfınazar ettikleri bizim düşündüğümüzün tam aksine dosyayı kapalı bir kutu haline getirdi. Bununla birlikte dosyada anne ve babanın avukatları olarak katılması gereken avukat arkadaşımız, babanın şikâyetçi olmayacağını beyan etmesi üzerine duruşmaya katılmadı. Avukatın duruşmaya katılmaması biz de ayrıca bir soru işareti yarattı" dedi.

‘ANNE VE BABANIN ÇEKİNCELERİ VAR’

Leyla'nın annesinin mahkeme heyetinin "Duruşmaya katılmak ister misiniz" sözlerine düşündükten sonra cevap verdiğini dile getiren Fidan, "Annenin, 'evet şikâyetçiyim, şu an susma hakkımı kullanıyorum' gibi bir yaklaşımla beyanda bulunması ayrı bir soru işaretiydi. Baba zaten 'ben görmediğim, şahit olmadığım bir durumdan dolayı sanıklardan şikâyetçi olmam' gibi bir söylemde bulundu. Bununla birlikte yakın derece akraba olmaları sebebiyle Leyla'nın halası ve ablası tanıklık yapmaktan vazgeçtiler. Aslında mahkemede olmaması gereken şeyler oldu. Anladığımız kadarıyla anne ve babanın bir takım endişeleri, çekinceleri var. Diğer çocuklarının güvenliği ve zarar görecekleri yönünde korktuklarına yönelik bir takım endişeler var. Tabi kimi insanlar bunu hoş görmeyebilir. Ancak bu hoş görülebilecek, önemsenecek bir noktadır. Bundan dolayı anne ve babanın çekinceleri var" ifadesinde bulundu.

‘ARAMA ÇALIŞMALARINDA ZAFİYET VARDI’

Leyla'nın bulunması için uzun süreli bir arama çalışmasının yapıldığını ancak bazı zafiyetlerin de ortaya çıktığını aktaran Fidan, "Yani ilk gün Leyla'nın kaybolduğu köyün tamamı aransaydı belki bugün Leyla yaşıyor ve aramızda olabilirdi. Olmuş bitmiş bir olayın sonucuyla ilgili her şeyi söylemek kolay gelebilir ama eğer ki bu noktada bir sorumluluk sahibiysen bütün her şeyi düşünmek durumdasın. En kötü varsayımları ortaya, masaya koyup bunları düşünmek ve bu noktada adımlar atmak zorundasınız. Bu noktada bir zafiyet yaşandığı söylemek mümkündür" diye vurguladı.

‘SOSYAL MEDYA KULLANICILARI DİKKATLİ OLMALI’

Medyada anne ve babanın şikâyetini geri çektiğine dair haberler yapıldığını ve sosyal medyada adeta bir linç girişiminin yaşandığını söyleyen Fidan şunları belirtti:

"Biz hukukçuların vazgeçilmez durumu masumiyet karinesidir. Bizim sezinlediğimiz baba bu temelde olaya yaklaşmaktadır. Anneyi ve babayı hedef haline getiren, özellikle yaşadıkları kendisine yeten annenin acısı bu linçle katbekat artmıştır. Bu noktada sosyal medya kullanıcılarının dikkatli olması gerektiğini söylemek lazım. Çünkü bir takım şeylerden haberdarmış gibi hava yaratıp, takipçi kazanma adına insanların linçe uğratmanın bir anlamı yok diye düşünüyoruz. Sosyal medya kullanıcılarının özellikle bu dava ile ilgili duyarlı olmasını rica ediyoruz."

‘OLAYIN DÜĞÜM NOKTASI ANNE VE BABA’

Olayın asıl faillerini, gerçekleştirme sebebini ortaya koymak adına Ağrı Barosu olarak çalıştıklarını söyleyen Fidan sözlerini şöyle tamamladı:

"Meslektaşlarımızla dayanışma içerisindeyiz. Bu olayın düğüm noktasının anne ve baba olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü Leyla'nın kendisine düşman yaratmak gibi bir durumu söz konusu değil. Leyla 4 yaşında bir çocuk. Varsa ailenin canını yakmak isteyen ne yazık ki Leyla üzerinden bunu gerçekleştirmiştir. Bu da Leyla'nın hayatına mal olmuştur. Dosyanın bu süre itibariyle yansıyacak bilgi ve belgeler noktasında değerlendirmeler yapmak doğru olmayacak. Leyla'nın faillerinin ortaya çıkarılması yetmiyor. Neden Leyla, neden Leyla'ya böyle bir acımasızlığı yaşattılar? Biz bu gerçekliğin peşindeyiz. Bu gerçeği ortaya çıkardıktan sonra belki de vicdanlar az da olsa rahatlamış olur. Bu dosya ile ilgili yapılması gereken her şeyi yapacağımıza herkesin inanmasını istiyorum" dedi.

NE OLMUŞTU?

Ağrı’ya bağlı Bezirhane köyünde 15 Haziran 2018 tarihinde kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in ölümüne ilişkin davanın ilk duruşması önceki hafta görüldü. Leyla'nın annesi Şükran Aydemir, susma hakkını kullanarak şikayetçi olurken; baba Nihat Aydemir ise şikâyetini geri çekti. 10 saat süren duruşmada "çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme" suçundan yargılanan Mehmet Ali Aydemir ile Leyla'nın 6 amcası ve 17 tanık dinlendi. Mahkeme heyeti çelişkili ifadelerde bulunan Yusuf Aydemir’in tutuklanmasına, tutuklu Mehmet Ali Aydemir’in tutukluluğunun devamına karar vermiş, öte yandan Çetin Kaban, Erol Dursun ile Yılmaz Aydemir’in soruşturma kapsamasında verdikleri ifade ile mahkemede verdikleri ifadelerin farklı olmasından dolayı "yalan tanıklık yapmak" suçundan Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştu.

Kaynak: T24