CiddiGazete- Kur'an ve Kur'an merkezli sünnetten uzak İslam kültürü içinde var olan bazı Müslüman düşünürlerin yorumları ve sayısı beşi geçmeyen kaynaklar ile örülen dünyalarıyla islam dünyasından kopacak derecede farklı bir din algısı içinde bulunan Süleymancılar'ın ilginç ritüelleri mevcut.

"Din"in sektörleştiği ve İslam'a hizmet adı altında cemaatte bulduğu iş ile hayatını devam ettiren ama asla İslam'ın kaynaklarına hakim olmayan insanların cemaatlerini revize etme imkanı maalesef bulunmuyor.

CEMAATLERE BU TESLİMİYET NEDİR?

Müslümanların kendilerine benzemeyen, kendileriyle birlikte olmayan, bid'at ve hurafelere boğulmuş, yönetimi kimlerden oluştuğu ve ne şekilde belirlendiği belli olmayan bu cemaatlere karşı tavır alması, maddi yardımda bulunmaması ve çocuklarını bunların yapılanmalarına teslim etmemesi gerekiyor.

Lacivert takkelerinin yanısıra, Süleymancıların genel İslam'dan ayrı düştüğü dua etme şekli de ilginç. Bilindiği gibi Süleymancılar dua ederken ellerini birleştirerek dua ederler.

DAYANDIĞI HADİS SAHİH DEĞİL

Sorduğunuz da ise cevap hazırdır: "Ümmetimin bozulduğu bir sırada kim sünnetime sarılırsa ona yüz şehit sevabı vardır" deyip kendilerini haklı çıkarmaya uğraşırlar.

Oysa bırakın elleri birleştirerek dua etme şeklini, bu sözün kendisi sahih bir hadis değildir. Bu söz, sahih hadis kaynaklarında yer almamaktadır. İbn Abbas ve EbûHureyre gibi sahabilere isnad edildiği şekliyle iki kaynakta şu şekilde geçmektedir:

"Kim ümmetimin fesadı zamanında sünnetime sarılırsa ona yüz şehit sevabı vardır."

"Ümmetimin fesadı zamanında sünnetime sarılana bir şehit sevabı vardır." (Taberanî, el-Mu'cemu'l-Evsat, c: 5, s: 315, hadis no: 5414; Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, c: 6, s: 339, hadis no: 9171)

Bu rivayetler, hadis âlimlerince senet açısından "zayıf" ve râvileri de "mechûl" (tanınmaz) bulunmuştur. (İbnAdiy, el-Kâmil fî Duafâi'r-Ricâl, Beyrut: Dârü'l-Fikr, 1998/1409, c. 2, s. 327; İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü'l-Mîzan, Beyrut: Müessesetü'l-İlmiyyeli'l-Matbûât, 1986/1406, c. 2, s. 246)

PEYGAMBERİMİZ DUADA ELİNİ AÇARDI

Ellerin haber görselinde görüldüğü şekilde tutulmasıyla ilgili olarak Süleymancıların sıralayacağı dört kaynak ve bazı İslam ülkelerinde ellerin birleştirilerek dua edilmesi örneklerini getireceklerine şüphe yok.

Mesele elin açık veya kapalı bir şekilde dua edilmesinden ziyade, cemaat olarak ellerin serçe parmakları birbirine geçirilmiş bir şekilde dua edilmesinin teşvik edilmesi ve yapılmasıdır. Yoksa ayette buyurulduğu gibi Müslümanlar otururken, yatarken ve ayakta iken her hülükarda eller açık veya kapalı, eller cepte veya semaya kalkmış halde dua etmesi mümkündür. Süleymancıların bu dua şekli bir sünnetin ihyası değil, ayrışma ve tanınma amacıyla uygulanan bir ritüel olduğu bilinirken, piyasadaki algı da bu şekilde...

PEYGAMBERİMİZ NASIL DUA EDERDİ?

Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) duada ellerini tutuş şekliyle ilgili birbirinden farklı rivayetler varid olmuştur. Bu da gösteriyor ki, Allah Resulü (s.a.s) bütün dualarında ellerini aynı şekilde tutmuyordu. Bununla birlikte duada sünnet olan elleri yukarı kaldırarak dua etmek ve duayı bitirdikten sonrada elleri yüze sürmektir.

Bununla ilgili İbn Abbas'ın (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i şerif şu şekildedir: "Allah'a dua edince avuçlarının içini açarak dua et, ellerinin sırtlarıyla dua etme. Duayı bitirince avuçlarını yüzüne sür." (EbûDâvud, Salât 358)

Tirmizi'de geçen bir diğer hadis-i şerifte de Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurur: "Rabbiniz haydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman, O, ellerini boş çevirmekten hayâ eder." (Tirmizî, Daavât 118)

Konuyla ilgili rivayet edilen hadis-i şeriflere ve bu konudaki fıkıh alimlerimizin mütalaalarına bakıldığında, şekil açısından duada asıl olanın elleri az da olsa birbirinden ayırmak, elleri avuç içleri yukarıya gelecek şekilde tutmak ve onları göğüs hizasına kadar kaldırmak olduğunu görüyoruz. Nitekim Fetâvây-ı Hindiye'de dua şekli anlatılırken şu ifadelere yer verilir: "Duada en efdâl olan, avuç içlerini açıp, aralarını az da olsa ayırmaktır. Elin birisi diğerinin üzerine konulmaz... Dua ederken, elleri göğüs hizasına kadar kaldırmak müstehaptır."

Buhari'de geçen Enes b. Malik'in rivayeti de, Allah Resulü'nün (s.a.s) her zaman duada ellerini aynı şekilde tutmadığını gösteriyor. Hadis-i şerif şu şekildedir: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselâm) dua ederken ellerini öyle kaldırdı ki, koltuk altlarının beyazlığını gördüm." (Buhârî, İstiska 21)

Hz. Ebu Bekir'in anlattığına göre, Efendimiz (s.a.s) Bedir savaşına çıkmadan önce de duada ellerini öyle kaldırıp Allah'a dua edip yalvarıyordu ki, sırtından cübbesi yere düşüyor ve Hz. Ebu Bekir onu alıp tekrar Efendimizin (s.a.s) sırtına koyuyordu. Aynı şekilde Efendimiz (s.a.s) Veda Haccı'nı eda ederken Arafat'ta yaptığı duada da ihramı düşecek şekilde ellerini yukarı kaldırıyordu.

Sehl b. Sa'd'ın Ebu Davud'da geçen bir rivayetinde ise Efendimiz'in (s.a.s) baş ve orta parmaklarını kapayıp şahadet parmağını açarak dua ettiği yer almaktadır. (EbûDâvud, Salât 230) Bu rivayetten yola çıkan Hanefiler şöyle demişlerdir: "Şayet özür vakti ise veya şiddetli soğuk varsa, dua eden şahıs şehâdet parmağını kaldırır. İşte bu da el açma yerine geçer."

Demek ki Süleymancıların elleri birleştirme şeklinde yaptığı dua Peygamberin bir sünnet değil. Hatta amaç Peygamberimizin sünnetini taklit etmekse, yapılması gereken farklı farklı şekillerde dua etmenin sünnete en uygun olduğu anlaşılıyor.

PEYGAMBERİMİZ YATARKEN YAPTIĞI DUADA ELİNİ KAPARDI

Süleymancıların elleri birleştirmesine benzer yatma esnasında yaptığı dua ile ilgili şöyle bir rivayet var:

Allah Resulü (s.a.s), yatmadan önce ellerini birleştiriyor, ihlâs ve muavvizeteyn surelerini okuduktan sonra ellerine üflüyor ve sonra da elleriyle ulaşabildiği bütün vücudunu sıvazlıyordu. Bu hareketi üç defa tekrarlıyordu. (Buhari, Tıb 29)

Dikkat edilirse bu rivayette de Allah Resulü yatarken elleri birleştirme şeklinde yatma anına mahsus bir dua şekli var.

HER CEMAAT KENDİNE GÖRE BİR UYGULAMA GELİŞTİRİRSE...

Şimdi Süleymancılara ve Süleymancılara çocuğunu emanet eden Müslümanlara soruyoruz: Bu kadar basit bir meselede dahi yanlış yapan, ümmetten ayrılan bir cemaat acaba İslam'ın diğer emir ve nehiylerinde ne derece Kur'an ve Sünnet üzere hareket etmektedir?

Tabi şu gerçeği de dile getirmekte fayda var. İnhirafçı cemaatler kendi müntesipleri arasında bir tür işaretleşme ve birbirini tanıma babından ibadet şekilleri ve gündelik hayatta lacivert takke takmak gibi davranış kalıpları ortaya koymaktadırlar.

Süleymancıların elleri birleştirme şeklinde yaptığı dua da Peygamberimizin sünnetinden ziyade cemaat içi tanınma ve tanıma davranışından kaynaklanmaktadır.

Bekir Şimşek