Gülriz Sururi, cenaze merasimi istemedi.

Niye?

Dini merasimlere karşı olduğu için mi?

Cenaze törenlerine karşı aşırı felsefi ve çok anarşist bir isyan duygusuyla dopdolu olduğu için mi?

Camiden uğurlanmak istemediği için mi?

Gülriz Sururi çok haklı: Biz cenaze merasimi düzenlemeyi bilmiyoruz

Hayır! Hayır!

Alakası yok!

Gülriz Sururi’nin temel derdi şuydu:

Bizdeki cenaze törenlerinde sergilenen olağanüstü lakaytlık...

Şu cümleler, Gülriz Sururi’nin cümleleri:

“Bizdeki cenaze törenleri kötü oluyor. Bana samimiyetsiz geliyor. Cami avlusu kokteyllerine dönüşüyor bizdeki törenler. Biz merasim bilmiyoruz, ölüye saygı duymuyoruz. İnsanların dedikodu yaparak vakit geçirdiklerini, sosyalleştiklerini çok gördüm. Birbirlerini görmek için gelenler olduğunu da biliyorum.”

Kısacası Gülriz Sururi, hayata merasimsiz veda ederek “Öğrenin artık cenaze merasimi düzenlemeyi” mesajı vermeye çalıştı.

Keşke mesajı doğru dürüst kavrayıp gereğini yapmaya çalışsak
 

SEVMEDİM BU HEDİYEYİ

BÖYLE bir hediye bana verilse...

Belki ben de kibarlık olsun diye ses etmeden alırdım.

Fakat hediyeyi verenler gittikten sonra...

Gülriz Sururi çok haklı: Biz cenaze merasimi düzenlemeyi bilmiyoruz

“Şunların verdiği hediyeye bak! Böyle hediye mi olur?” falan diye söylenir ve hemen hediyeyi ortadan kaldırmanın yollarına bakardım.

Öyle sanıyorum ki...

Devlet Bey de aynı şeyi düşünmüş, aynı şeyi söylemiş, aynı şeyi yapmıştır.
 

ŞU İKİ KESİM SUSARSA SURİYELİLERİ KONUŞABİLİRİZ

BİRİNCİ KESİM: Ne zaman Suriyeli konusu açılsa... “Bu tosunlar burada yiyip içip, yan gelip yatıyorlar, defolup gitsinler” tarzı ırkçı, faşizan ve insaniyetten mahrum cümleler kuranlar.

İKİNCİ KESİM: Suriyeliler sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğini, Suriyelilerin evlerine dönmesi gerektiğini söyleyenleri bile “Yuh! Faşist” diye saldırgan bir dille susturmaya çalışanlar.

NE MESLEKLER VAR!

İVANA Sert’in ayrılık acısı kısa sürmüş, gönlünü Tarhan Telli adlı bir vatandaşımıza kaptırmış. Tarhan Telli, motosiklet tasarımcısıymış.

İvana Sert’i hiç ama hiç hesaba katmadan söylüyorum:
Eğer bir daha dünyaya gelmem mümkün olsaydı... Kesinlikle motosiklet tasarımcısı olmak isterdim!

Düşünsene abi!

Öyle bir mesleğin var ki...

Başlığa bakıp yorum yapan yok! Yanlış anlayan yok! Doğru anladığı halde sırf kıllığına yanlış anlamış gibi yapan yok! Önyargıyla yaklaşan yok! Sağa sola çekiştiren yok!

KAHROLSUN PLASTİK POŞET!

ÜCRETSİZ plastik poşetuygulamasına son verilmesi...

Plastiğe karşı açılmış şahane bir savaştır.

Çevreci bir başkaldırıdır.

Devrim gibi bir karardır.

Sonuna kadar destekliyorum.

Ancak uygulamada şunlar mutlaka olmalı:

Poşet üzerinde market reklamına yer verilmemeli. Vatandaşın parasını verip aldığı poşetin üzerine reklam olmaz.

Paralı poşetten elde edilen gelir, tamamıyla çevre sorunlarının çözümü için harcanmalı.

Vatandaş, daha önce satın aldığı plastik poşetle marketlere gidebilmeli ve o poşeti ücretsiz olarak kullanabilmeli.
 

ZENGİNLERİN KÖPRÜSÜ: OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ

OSMANGAZİ Köprüsü’nden geçmek pahalıydı... Sadece hali vakti azıcık yerinde olanlar geçebiliyordu.

Yeni yılla birlikte Osmangazi Köprüsü’ne zam geldi... Artık galiba azıcık hali vakti yerinde olanlar da geçemeyecek.

Kısacası şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:

Sadece zenginler geçsin diye yapılmış bir köprümüz var.

En azından fiiliyatta böyle...

Gülriz Sururi çok haklı: Biz cenaze merasimi düzenlemeyi bilmiyoruz

ŞEREFSİZLERE EN GÜZEL CEVAP DİLEK HANIM’DAN

SOSYAL medyada...

Binali Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım’ın fotoğrafı ile Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu’nun fotoğrafını yan yana koyarak...

“Karanlık/aydınlık” muhabbeti yapan bir avuç şerefsize en güzel cevabı...

CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu verdi.

Dilek Hanım dedi ki:

Bu tarz paylaşımların iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum.

Eğer bir aşağılama yaptıklarını sanıyorlarsa bilmeliler ki beni de aşağılıyorlar.

Çünkü ben Sayın Semiha Yıldırım’ın fotoğrafına bakınca kendi annemi, kendi ablamı görüyorum.

Benim annemin, ablamın tercihi de böyle.

Lütfen bu memlekette ayrımı “sağcılar/solcular” ya da “AK Partililer/CHP’liler”diye yapmayalım.

Bu memlekette ayrımı...

Onurlular/onursuzlar, şerefliler/şerefsizler falan diye yapalım.

Semiha Hanım’ın fotoğrafına “karanlık” diyenleri şerefsiz ve onursuzlar safına,Dilek Hanım’ı da şerefli ve onurlular safının en başına koyalım.