CiddiGazete

Nobel Kimya Ödülü'nü 2015 yılında alan Prof. Dr. Aziz Sancar, İstanbul Şehir Üniversitesi mütevelli heyetinden istifa etti.

Şehir Üniversitesi’nin nerede olduğunu dahi bilmediğini ifade eden Sancar, "Sayın Ahmet Davutoğlu’nun isteğiyle mütevelli heyetine katılmayı 2016’da kabul ettim. Eğer beni takdir ediyor ve gençlere ilham verdiğimi düşünüyorsanız lütfen beni politikadan uzak tutun” ifadelerini kullandı.

Şehir Üniversitesi'ndeki tartışmalar nedeniyle Sancar’a yönelik ‘acımasız’ yorumlar yapıldığını dile getiren Habertürk yazarı Sevilay Yılman, 'Sancar’ın Şehir'le yolunun kesişmesi onu ölümden kurtaran doktora minnettendir' başlıklı yazısında Nobel ödüllü profesörün Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti'ne neden girdiğini açıkladı.

'YAZILANLARDA ÇOK EKSİK VAR'

Diyen Yılman'ın yazısı özetle şöyle:

"Eski Başbakan yeni Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun kurucusu olduğu Şehir Üniversitesi ile ilgili polemikleri biliyorsunuz… Söz konusu polemikle ilgili ayrıntılara girip boşuna vaktinizi almayacağım.

Zira benim bu konuya dahil olmamın tek nedeni dünyanın en prestijli ödüllerinden olan Nobel’e layık görülmüş bilim insanımız Profesör Doktor Aziz Sancar’la ilgili dün gündeme düşen Şehir Üniversitesi bağlantılı haber ve bu haber dolayısıyla sosyal medyada maruz kaldığı linçtir!

Bir kere şunu baştan peşin peşin yazayım… Nobel’i aldıktan sonra Türkiye’de katıldığı, dahil olduğu önemli birkaç programının organizasyonunda gönüllü olarak yer aldım. Bu sayede de kendisini ve eşi Gwen Sancar’ı yakından tanıma ve dostluk kurabilme şerefine nail oldum. Aziz Sancar ve eşi Gwen Sancar’ın benim dünyamdaki yerleri apayrı ve çok özeldir...

Dün Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti'ndeki görevinden istifa ettiğine dair yapılan o acımasız yorumları görünce bu hikayenin tamamını bilen biri olarak hemen oturdum bilgisayarımın başına…

2016'da üniversitenin Mütevelli Heyeti’nde olduğu ve geçtiğimiz ay da avukatı aracılığı ile istifasını verdiği bilgisi yüzde 100 doğru ama yazılanlarda çok eksik var!

Önce; 'Türkiye’nin hemen hemen tüm vakıf üniversitelerinden mütevellide yer alması için teklif gelmesine rağmen neden sadece Şehir Üniversitesi'nin teklifini kabul etti?' sorusunun yanıtını vereyim.

Ben bu hikayeyi daha ilk tanıştığımız zamanlarda öğrenmiştim ancak özel ve de acıklı olduğu için yazma gereği duymamıştım. Sadece Sancar’ın yakın çevresinin bildiği bu hikayeyi konu gündeme geldiği için yazmak zorunda kaldığımın bilinmesini istiyorum.

Hikaye şöyle;

Aziz Hoca 1946 yılında Mardin Savur’da ikiz olarak dünyaya gelir. Ancak bu ikizler 7 yaşına geldiğinde zatürre hastalığına yakalanır. O zamanın şartları malum. Savur küçücük bir ilçe ve sağlık ocağında da genç bir doktor var.

Uzun uğraşlar veriyor o genç doktor ikizleri iyileştirmek için ancak birinin hayatını kurtarabiliyor. Adı 'Aziz' olanın…

'SARE DAVUTOĞLU'NUN ÖZ AMCASI'

Ve 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen bu bilim insanını ölümden döndüren o genç doktor Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun öz amcası Kamil Özgür.

Daha önce hiç yolları kesişmiyor bu hikayeyi paylaşmak için. Ancak Nobel’i aldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı’nın daveti üzerine Türkiye’ye geldiğinde o dönem Başbakan olan Ahmet Davutoğlu ile kendisi için çok müstesna olan bu hikayeyi paylaşıyor ve hayatını eşinin amcasına borçlu olduğunu söyleyip tanışmak istediğini aktarıyor.

Davutoğlu ve Sancar ailelerinin Çankaya Köşkü'ndeki görüşmesinde. Ve pek tabii bu istekten onur duyan Davutoğlu da buluşmayı gerçekleştiriyor. Sancar ve Davutoğlu aileleri bir araya geliyor ve Aziz Hoca Sare Hanım’a amcasına duyduğu minnetten defaatle bahsediyor.

Uzatmayayım…

İşte o buluşmada Davutoğlu çifti Aziz Hoca’ya kurucuları olduğu Şehir Üniversitesi’ni anlatıyorlar. Ve mütevellisinde çok değerli iş ve bilim insanlarının olduğunu vurgulayıp kendisinin de yer alması için teklif sunuyorlar.

O güne kadar aralarında Koç, Sabancı dahil, birçok vakıf üniversitesinin tekliflerine olumsuz yanıt veren Aziz Hoca da sırf Sare Hanım’ın amcasına duyduğu minnet duygusuyla hemen oracıkta 'tamam' diyor.

'SADECE SEMBOLİK OLARAK YAZILIYOR'

Ancak Amerika’daki bilimsel çalışmaları nedeniyle bir üye olarak somut bir katkı sunmasının mümkün olamayacağını, bu nedenle de bu kabulün sadece gönüllülük temelinde bir görev olarak kabul edilmesi gerektiğinin de altını çizip, herhangi bir maddi kazanç kabul edemeyeceğini belirtiyor.

Ve adı sadece ve sadece sembolik olarak yazılıyor mütevvelliye…

Fakat 3 yıl sonra Şehir Üniversitesi politik bir kavganın ortasında anılan bir üniversite oluyor.

(Tabii bu arada bütün bu olan bitenlerden Aziz Sancar’ın hiç haberi yok. Çünkü özellikle son 1 yıldır daha önceki Nobel Ödülü’nün de üzerine çıkacak müthiş bir buluş üzerinde çalışıyor! Aşırı yoğun… )

Üniversitesi ile ilgili yaşanan polemikler üzerine eşinin başkan olduğu Aziz&Gwen Sancar Vakfı Yönetim Kurulu Aziz Sancar’ın adının üniversitenin mütevellisinden çıkarılması gerektiği yönünde karar alıyor. Ve bunu da bildiriyorlar kendisine...

Ve doğru bir karar olduğuna onay verip, avukatı aracılığı ile bir mektup yazıp istifa ettiğini bildiriyor. 24 Ekim’de yazılan bu mektup 4 Kasım günü Şehir Üniversitesi’nin Dragos'taki kampüsüne ulaşıyor...

Ancak buna rağmen Aziz Hoca’nın ismi üniversitenin mütevelli heyetinden silinmiyor. Bunun üzerine avukat aracılığı ile bu defa da sözlü olarak ikaz yapılıyor.

Ve bu ikaz sonrası 11 Aralık’ta Aziz Sancar adı kaldırılıyor. Durum bundan ibaret..."