CiddiGazete- İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun babası Prof. Dr. Orhan Kavuncu ile ülkücü camianın yakından tanıdığı isimlerden Dr. Mustafa Çalık arasında sosyal medyada başlayan tartışmada inanılmaz iddialar gündeme geldi.

Mustafa Çalık, Orhan Kavuncu ve kayınbiraderi FETÖ tutuklusu Enver Altaylı hakkında ifşaatlarda bulundu.

İŞTE MUSTAFA ÇALIK'IN TWİTTER HESABINDAN YAPTIĞI 50 MADDELİK PAYLAŞIM:

1- O. KAVUNCU ve E. ALTAYLI'ya dâir (BİRİNCİ KISIM)

O. Kavuncu'ya bana yazdığı aşağıdaki tivitten ötürü özür dilemesi için bir gün mühlet vermiştim; O ise bunun yerine 5 Kasım gecesi, aramak istediğini belirten bir sms gönderdi. Hâlbuki bana şunu yazan bir adamın, düello hâriç,

2) evet, düello hâriç, benimle ölünceye kadar bir daha aslâ muhatab olamıyacağını bilmemesi için ya katıksız bir ahmak ya da O. Kavuncu kadar pişkin olması lâzım. Ben cevap vermeyince attığı sms'den 9 dk. sonra da kendi hesabından o "vicdan"lı, "Mahşer"li tiviti yazmış.

3) O. Kavuncu, sâhi siz, kayın biraderiniz ve benzerleriniz, sizler Mahşer'e, "Hesap Günü"ne filân inanır mısınız hakîkaten? İnanıyorsanız bu kadar yalanı dolanı, hîleyi hurdayı, entrikayı nereye ve nasıl sığdırıyorsunuz? Her ne ise... Artık benden günah gitti; sıkı durun şimdi!

4) O Kavuncu, ben sizi yakından ve aynı mecliste ilk defa, 12 Eylûl sonrası kızkardeşinizin oturduğu Keçiören, D. Öz Mah.'ndeki evde tanıdım. O eve benim her ayın başlarında hangi sebeple geldiğimi gayet iyi biliyorsunuz. Siz varsanız biraz otururdum, yoksanız kapıdan dönerdim.

5) O. Kavuncu, sizde eğer zerre kadar adamlık olsaydı yâhut da birazcık erdem sahibi olsaydınız ölünceye kadar bana şükran duyar, bırakın terbiyesizlik etmeği, gördüğünüz yerde karşımda önünüzü ilikler ve en küçük bir saygısızlık dahi etmezdiniz! İnsanda biraz izzet olur, izzet!

6) Orhan Kavuncu, dönüp şöyle bir kendinize bakın, gerçekten siz kim oluyorsunuz, daha doğrusu kaç paralık adamsınız da benim şahsiyetimi mîzâna koymaya kalkıyorsunuz? Bizim oralarda böyle hâller için çok sık söylenen bir söz vardır, derler ki, "-Hele ite bak, yattığı yere bak!"

7) Tivitinizin ilk cümlesi: "-Ben kimi vurdum ki şimdiye kadar?" O.Kavuncu, sizin gibi adamların adam vurduğu nerde görülmüş? Her fırsatı kazanca çevirmek, sinekten yağ çıkarırcasına her yeri tırmalayıp, habire kazanıp, dâima biriktirmek dururken(!) adam vurup hapis mi yatılır?

8) Elbette ki, sebepsiz yere birini vurmak ne doğrudur, ne gereklidir, ne de övünülecek bir şeydir; ama, "-Her ne olursa olsun ben aslâ, hiç kimseyi vurmam!" demek de namussuzluk ve şerefsizliğin başka bir adıdır, O Kavuncu.

9) Onun için size tavsiyem, Orhan Kavuncu, gûya beyefendilik taslıyacağım diye böyle abuk subuk cümleler kurmayın. Bazan, bazı şerefsizler ve hâinler alnının ortasından, bazı namussuzlar da hayalarından çatır çatır vurulurlar...

10) O. Kavuncu, gelelim E. Altaylı denilen adı güzel kendi rezil k.biraderinizi canla başla savunmanıza... Siz bu herifi, bütün habâset ve mülevvesliğine rağmen keşke, söylediğiniz gibi "ağabey"iniz ve "fikir yolu"nuzun "ilk taşlarını döşe"di diye savunmuş olsaydınız!..

11) Evet, keşke öyle bir sebeple savunmuş olsanız bu rezili; ama, hayır, siz onu tevkif edildiğinden beri menfaat sâikiyle sırtlama ihtiyâcı duyuyorsunuz; çünkü aile olarak iş ortağısınız o pislikle, O. Kavuncu!.. Yoksa aslâ böyle kendinizi parçalamazdınız! Tanımıyor muyuz sizi?!

12) K.biraderinizi 70'lerde tanıdım ben, O. Kavuncu, Hergün gazetesinin Ankara Temsilciliğinde bedava çalıştı(rıldı)ğım talabelik yıllarımda... Sonra Boğaziçi Ün.'nde doktora mâceram var, 1979 güzü, İstanbul'dayım. Bir tatil günü Ö. A. ağabeyin Teşvikiye'deki evine gittim.

13) Kapıyı Ömer bey açtı. Parmağını dudaklarına götürüp bana "sus" işâreti yaptıktan sonra yer gösterip masanın üzerine bıraktığı telefon ahizesini aldı ve konuştuğu kişiyle kaldığı yerden çok sert biçimde münakaşaya devam etti. Sonrasını herkes iyi dinlesin, bilhassa O. Kavuncu!

14) Konuştuğu E. Altaylı idi. Ö. A. hoca mevzuyu şöyle özetledi: "-Almanya'daki arkadaşlarımızın topladıkları parayı resmî yoldan getiremiyoruz, malûm. Para elden geliyor ve ben, Berker İ., E. Altaylı birlikte teslim alıyoruz. Berker bey, tahtakale'de TL'ye çeviriyor ve ./..

15) Türkeş bey'e birlikte teslim ediyoruz parayı. Ben İstanbul dışında iken en son gelen parayı Berker'le Enver teslim alıyorlar. Enver Berker beye, 'Bunu aramızda kırışalım, Türkeş'e de söyleme, Ö.A.'ya da' deyince Berker bey köpürüyor. Gelip bana da söyledi, Genel Başkana da."

16) O. Kavuncu, bu hikâye tam 41 yıllık... Berker bey rahmete gitti, ama diğer beyefendi sağ ve hepimiz tanıyoruz kendisini. E. Altaylı'nın yıllar önce M.A.Birand'ın 32. Gün programında kendi ağzıyla övünerek anlattığı arsa ticareti, daha doğrusu "simsarlığı" ayrı bir skandaldır.

17) S. Özkan nakletmişti tâ o zamanlar, bu E. Altaylı rezili Ülkücü işçilere arsa satarken en çok şu cümleyi kurarmış: "-Bak koçum, sana Başbuğ'a verdiğimiz parselin yanını veriyoruz, emekli olunca Başbuğ'la yazlık komşusu olacaksınız." Nasıl ama?! Buna zekâ da lâzım, tıynet de.

18) Peki, sonra ne oldu o, Başbuğ'un arsasına bitişik parselleri, E. Altaylı'nın? Yurda gelen zavallı ülküdaşlarımız ellerindeki yarım yamalak evraka göre arayıp tarayınca bir kısmının arsaları Kocaeli'nin dağ başlarına çıktı, bir kısmınınki de İzmit Körfezi'ne, denizin ortasına!

19) O. Kavuncu, k.biraderiniz Ülkücü Harekete bulaşmış en kirli sîmâdır. Maddî menfaatinden daha yüce hiç bir kutsalı olmayan kepaze herifin tekidir E. Altaylı; inşallah sizi de asıl cezbeden "meziyet"i(!) bu değildir!

20) Benim "şahsiyet"imi tartmaya yeltenen hadsiz, edepsiz O. Kavuncu! K. biraderiniz gibi arsa diye dağ başlarını, denizlerin ortasını mı sattım, Ülküdaşlarıma? Başkanlığı paravan olarak kullanıp Avrupa Nizâm-ı Âlem Ocaklarını arsa ofisine mi çevirdim? Durun ama, daha bitmedi!..

21) O. Kavuncu, k.biraderinizi savunmak ("kurtarmak" demiyorum, kurtaramazsınız çünkü!), belki de sadece savunuyor gözükmek için oraya buraya mektuplar yazıyorsunuz, bunları da utanmadan s. medyada paylaşıyorsunuz. Siz E. Altaylı hakkındaki "İddiânâme"yi okudunuz mu, gerçekten?

22) Ben sizin ettiğiniz terbiyesizlikten sonra bir kere daha ve çize çize okudum, 26/8/2017'de Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2017/1123 sayılı kararı ile tutuklanan E. Altaylı hakkında Ankara C. Savcılığı tarafından hazırlanıp Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan"İddiânâme"yi.

23) E. Altaylı tutuklandığı gün alınan ifadesinde sürekli yalan söylüyor; meselâ, 91'de Türkiye'ye döndükten sonra C.Başkanı Özal ve Demirel'e danışmanlık yapmış gûya (s.10.). Yalan! Özal'ın da Demirel'in de resmî, g.resmî danışmanlarını herkes bilir, Ankara'da.

24) Gülen'e, devletin kayıtlarına geçmiş o mektupları sanki kendisi yazmamış gibi, ifâdesinin bir yerinde, "-C.başkanı Kerimov ile bizzat görüşerek Zaman gazetesinin Özbekistan'da yayınlanmasına müsaade etmedim" (İddiânâme, s.11) diyebiliyor, bu E. Altaylı.

25) O. Kavuncu'nun "fikir yolunun ilk taşlarını döşeyen ağabeyi"nin aynı sayfadaki başka bir cümlesi: "Hav.Alb. Ferhat Kale ile zaman zaman yaptığım görüşmelerde ne yapıp yapıp Fetullahçı yapılanmanın tamamının tasfiyesini, özellikle tepe ekibinin yok edilmesini söyledim."

O. KAVUNCU ve E. ALTAYLI'ya dâir (İKİNCİ KISIM)

(25 Maddelik serinin devamıdır.)

26) İddiânâme, s. 21: "29/8/2017 t. tutanak içeriğine göre; şüpheli E. Altaylı'nın geçmişte bazı ABD'li kıdemli istihbaratçılarla kurduğu yakın ilişkiye bağlı olarak (...) temasının sürdüğü, (...)"

27) İddiânâme, s.21: "2017 Hz. ayı sonunda FETÖ mensubu eski askerler tarafından hazırlanan 'Erdoğan ve Türkye'nin Dönüşümü' başlıklı propaganda metninin Almanya ve İsrail'de üst düzey yöneticilere iletilmesi amacıyla İsrailli Prof. Dr. Amatzia Baram'a gönderilmesini sağladığı,"

28) [E. Altaylı'nın] "..İngiliz hükûmeti ile bağlantılı olarak Afganistan'da faaliyetler yürüten İrlanda'lı akademisyen Michael G. Semple ile birlikte bazı Taliban unsurlarını da dahil ederek Afganistn'daki güç dengelerine müdahaleye yönelik çeşitli girişimlerde bulunduğu," s.21.

29) " .. E. Altaylı'dan ele geçirilen dijital materyallerden (..) provokatif raporların hazırlandığı T.C. Devletinde bir askerî darbe ortamı hazırlamak amaçlı destabilizasyon faaliyeti yürütülmesi gerektiğine dair 18 Şb. 2016 t. rapor ve notların bulunduğu, (..)" İddianame, s.22.

30) E. Altaylı'da ele geçirilen aynı materyaldeki bir not: "...POLİSİN bünyesindeki ajanlarımızı kullanarak, (...) gösterilerde Polise maksimum yetki verip aşırı kuvvet kullanmasını temin etmek, böylece Milletin ve en önemlisi Gençlerin devlete ve polise karşı öfkesini artırmak."

31) "15 Ağ. 2019 t. Dij.Mat.İnc.Rap.'na göre; (...) E.Altaylı'da ele geçirilen (...) APPLE marka cep telefonuna ait uygulamalar arasında üst düzey FETÖ/PDY Sil.Ter.Örg. mensupları tarafından tercihen kullanıldığı bilinen 'Signal' isimli haberleşme uygulamasının yüklü olduğu,"s.22.

32) "BTİK Bşk.'ndan alınan HTS verileri üzerinde yapılan çalışmalarda, şüpheli E. Altaylı'nın (...) birçok üst düzey örgüt mensubu ile yoğun irtibat kayıtlarının olduğu, bunlar arasında (...) MHP kaset kumpasları ve ./..

33) ... gazeteci Haydar Meriç'in öldürülmesinde adı geçen İbrahim Faruk Bayındır, Erkam Tufan Aytav, Salih Yaylacı, Nizamettin Afşar, Hidayet Kara ve birçok farklı yabancı ülke görüşme kaydı bulunduğu," (E. Altaylı'nın yoğun irtibat kaydı olan örgüt mensupları), İddiânâme, s.23.

34) E.Altaylı'yı "Hapisdeki bir ülkücü" zanneden arkadaşlarımız BTİK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) Başkanlığının HTS İnceleme Raporundan alınan bu bilgilerin ne manâya geldiğini inşallah anlamışlardır!

35) "MASAK Bşk.'nın 27/3/2019 t. ve2019-468-92 sayılı M. Anliz Rap.'na göre; şüpheli E. Altaylı'nın (...) herhangi bir [işte] çalışma kaydına rastlanmadığı, CIA mensubu Rusi Nasar ve oğlu Erkin E. Nasar ile aralarında yüksek meblâğlarda ve çok sayıda swift işlem kaydı bulunduğu,"

36) 23. sayfadan devam: "Nizamettin Afşar ile [E. Altaylı'nın] aralarında yoğun para transfer ilişkisi bulunduğu, Nizamettin Afşar ile ise Afganistan ve Pakistan uzm. Micheal Sample arasında para transfer ilişkilerinin bulunduğu, (...) "

37) Yukarıdaki 36 sayılı tivitteki cümlenin devamı olarak (s. 24'ün baş kısmında), "...Orhan Kavuncu tarafından N. Afşar hesabına 'Enver abiye destek' açıklamalı çok sayıda para transferi gerçekleştirildiği yönünde tesbitte bulunulduğu," anlaşılmaktadır.

38) E. Altaylı'ya ait "Mac Book Pro marka diz üstü bilgisayara ait kütüklükler içerisindeki 'An Eurasian columnist recently' diye başlayan İngilizce metnin Ank. C. B.Savcılığı tarafından [yaptırılan] Türkçe (...) tercümesinde, E. Altaylı tarafından yazılan yazı içeriğinde;" s.28.

39) "...Erdoğan Şangay kararını çok önceden almış ve gerekli temasları kurmuştu. Bu açıklamayla da aslında Türk halkına Şangay kampanyasını pazarlamış oldu. (..)" İddianame, s. 29.

40) "...Türkiye'nin (...) ulusal bağımsızlık savaşında dahi İngiliz ya da Amerikan mandasını bağımsızlığının teminatı olarak gördüğünü düşününce (..) Türk toplumunun (..) Şangay ittifakına yönlendirilmesinin bile Batı için telâfisi imkânsız bir kayıp olduğu kanaatindeyim." s.29.

41) O. Kavuncu'nun "fikir yolunun ilk taşlarını döşeyen ağabeyi" ve k.biraderi E. Altaylı'nın 40. tivitteki cümlenin hemen ardından kurduğu şu cümleyi herkes iyi okusun: (Bkz. müteakip 42. tivit)

42) "Yaşamımın 50 yılını ... Rus emperyalizmine karşı mücadeleyle geçirmiş bir kişi olarak, saygıdeğer büyüklerim R. Nazar ve D. Clarridge'e karşı taşıdığım ahlâki sorumluluğun bilinciyle biricik dostlarımı mevcut durumun büyük tehlikeleri konusunda uyarmayı borç bilirim." s. 29.

43) E. Altaylı'ya ait "..USB Bellekte Gülen'e yazdığı ve 'Muhterem Efendim' ile başlayan (12.01.2009) mektup, "Muhterem Efendim, (..) Gönlümde Zat-ı Âlilerine karşı garazsız ve coşkun bir sevgi kaynaması var. Efendim ellerinizden öper huzurunuzda saygı ile eğilirim" diye bitiyor.

44) Aynı belgedeki 11 Şb. tarihli metinde ise K.Kozinoğlu'nun MİT'te Müstşar, Müstşar Y. yahut da Oper. D. Bşk. olmak için çabaladığını söyleyip ekliyor: "Eğer böyle bir şey olursa Allah memleketi, Devleti, F.Hoca Efendiyi, Cemaatin önde gelenlerini korusun. Bu bir felâket olur."

45) Daha önce (Ek. 2008) Gülen'e yazdığı metinde diyor ki, "K.Kozinoğlu terfi ettirilmiş ve merkezi Taşkent'te bulunan, O. Asya İstihbaratını koordine etmekle görevli büronun başına getirilmiştir. Okulların kapatılma sürecinde en büyük ihanet payı adı geçen bu şahsa aittir."s.31.

46) E. Altaylı aynı mektup içinde F.Gülen'e "K. Kozinoğlu'nun etkisiz hale getirilmesi ve MİT içerisindeki FETÖ/PDY Terör Örgütü üyesi 20 görevli hakkındaki izlemenin durdurulması" için Başbakan Erdoğan'ın MİT Müsteşarı nezdinde teşebbüste bulunmasını ısrarla telkin ediyor. s.32.

47) E. Altaylı yine aynı mektupta yeni (2008) atanan Gn. Kur. Bşk. İ. Başbuğ hakkında, "Zatı âlinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfîdir" (İddianame, s.32) ifadesini kullanıyor. Bununla kalmıyor, bu rezil; bakın daha kimleri mahvetmeğe uğraşıyor; izleyin lûtfen...

48) "Yeni ekibin güdümündeki bazı askerî mahfillerde, şahsınıza ve yakınlarınıza karşı kin ve düşmanlık duyguları tahrik edilmektedir. Hattâ bunlar sizin katledilmeniz gerektiğini... (devamı 49. tivitte...)

49) "...bu mümkün olmazsa yakınlarınız hedef alınarak canınızın yakılması gerektiğini dahi ifade ediyorlar.Meselâ bunların kontrolünde olan Ömer Öngüt çevresindeki bazı Ülkücü gençler açıkça sizi, mümkün olmazsa yakınlarınızı katletmekten bahsediyorlar." (İddianame, s.32.)

50) Savcının 34. s.'daki mütaleası: "...aynı mektup içerisinde MİT ve Gn. Kur. Bşklığı ile ilgili, açık kaynaklardan elde edilemiyecek (...) bilgileri, eski vaiz sıfatı dışında devletle hiç bir rabıtası olmayan, FETÖ/PDY Sil. Ter. Örg. lideri olan bir şahısla paylaştığı, (...)"