CiddiGazete- Kitapların editörlüğünü üstlenen Merve Tanrıverdi’nin de katıldığı programda, içinde bulunulan küresel Covid-19 salgını sürecinde yazarın “Şiddet Psikolojisi” kitabı ana gündemi oluşturdu.

Programda Akif Manaf'a gelen ilk soru, kitaplarının 73 dile çevrilmesiyle ilgili oldu.

Manaf, Bu sürecin nasıl geliştiğine ilişkin soruyu şöyle cevapladı: “Bilimsel araştırmalara göre dünyada neredeyse her birkaç ayda bir dil kayboluyor. Kitaplarım en önemli dillere çevrildi ve çevrilmeye de devam ediyor. Çünkü insanlar dünya genelinde bu kitaplara merak duyuyor ve kendileri başvuruyor; 'Lütfen bu dile de çevrilsin' şeklinde. Kitaplar şu an 73 dile çevrildi; daha da çevriliyor ve yakında bu sayı 80’e yaklaşacak.”

Akif Manaf, Covid-19 süreciyle daha da tırmanışa geçen şiddet olgusunun kökeninde ne olduğuna ilişkin sorulan soruya ise "Şiddet Psikolojisi" kitabından yola çıkarak şu şekilde cevap verdi: “Şiddet psikolojisi, dünya çapında ilk kez 'Şiddet Psikolojisi' kitabıyla bu kadar detaylı ve derin bir şekilde incelenmiştir.

Bu gezegende 7,6 milyar insan var ve istisnasız herkeste bu şiddet duygusu ve potansiyeli bulunuyor. Kimse diyemez ki bende şiddet yok. Bu da normal. Çünkü bu şiddet eğilimi genetik yapıdan geliyor. İnsan bünyesinde hayatta kalma dürtüsü var. Yoksa insan hayatta kalamaz.

Bu dürtü sizde savunma mekanizması oluşturuyor. Biri size saldırınca doğal olarak kendinizi koruyorsunuz.

Bu kendini korumada pasif şiddet ve aktif şiddet olmak üzere iki tür şiddet olabilir. Savunma durumunda pasif şiddet en güzeli. İnsan soğukkanlı kalmalı ve ne kadar soğukkanlı kalırsa, şiddeti o kadar kontrol altında tutabilir. Kendini savunmak için herkeste şiddet potansiyeli var. Ama o kontrolden çıkınca, o şiddete kızgınlık, öfke, bencil istekler ve beklentiler eklenince insan saldırıyor.

İçinde bulunduğumuz süreçte herkes evde, kişiler kapalı alanda 5-6 gün kalınca birbirine kızma, gıcık olma durumu ortaya çıkıyor. Gereksiz şeyler sinirleri geriyor, bir de buna kızgınlık ve öfke eklenince insan saldırmaya başlıyor. Karşı taraf ise doğal olarak kendisini savunmaya başlıyor. İki tarafta da şiddet var. Sonra o şiddet tırmanıyor ve artık kişilerin tutumuna ve psikolojik dinamiklerine göre şiddet daha da artıyor. Salgın devam ederse şiddet daha da artacak.”

"FARKINDALIK GÜNEŞİ"

Programda, "Şiddeti nasıl önleyebiliriz?" sorusuna ilişkin olarak ise Akif Manaf şunları söyledi: “Burada en önemli unsur farkındalık. Farkındalık güneşi doğunca şiddet karanlığı kaybolacak. O yüzden insan şiddetle baş etmek için ilk önce kendisi şiddetin farkına varmalı. Görüyorsun ki içinde o var. Göz ardı etme. İnkar tam tersi şiddeti daha da tetikler.

Farkına varınca neredeyse yarı yarıya olayı çözmüş oluyorsunuz. Kitapta belirli ipuçları ve yöntemler var. Kitapta sadece şiddet anlatılmıyor, aynı zamanda kişinin şiddeti nasıl önleyeceği, nasıl soğukkanlı kalacağı, nasıl kendisini savunabileceği anlatılıyor. Gerçekten de insan kitapta verilen tekniklerle soğukkanlı kalırsa, şiddetle hem kendisine hem de başkasına zarar vermez.

Bu arada da şiddet enerjisini de dönüştürebilir. Şiddet enerjisi çok güçlü bir enerji. Örneğin anne çocuğunu savunurken, karşıdaki insanı öldürebilir. Çocuğuna bir şey olmasın diye her şeyi yapar. İşte o enerjiyi dönüştürüp, yaratıcılık ve verimlilik gibi başka alanlarda kullanabiliriz. O yüzden ilk olarak şiddetin farkına varmak, ikinci olarak o enerjiyi dönüştürmek, yani saldırarak boşuna harcamamak çok önemli. İşte şiddete karşı önlemler bunlardır: Farkındalık ve dönüştürmek.”

"DERİN NEFESE İHTİYAÇ VAR"

Akif Manaf, şiddet tırmanmaya başladığında, hemen o an yapabileceğimiz bir şey önerir misiniz? sorusuna ise şu cevabı verdi: “Diyelim ki şiddet kontrolden çıkıyor. Beklentiler karşılanmayınca kişi saldırmaya başlıyor. Çoğu zaman önce kızgınlık geliyor. Genellikle eşler arasındaki kavgada, örneğin kişi yemeği beğenmiyor, kızıyor. Kızınca da, 'Bu nedir?' diyerek yemeği atabilir. Orada kişiyi durduran şey nefes olacak. Herkesin elinin altında nefes var. Kişi, derin bir nefes alacak, verecek ve kendini görecek o an. İnsan öfkelenince çoğu zaman sığ nefesler almaya başlıyor ve derin nefes ihtiyacı duyuyor. Zaten böyle bir ihtiyaç var. Nefes alıp vermeyi bilinçli yaparak, farkında olarak artık bir yatışma ve farkındalık yükselişi olacak. Görecek ki aslında şiddete gerek yok. Şiddetin anlamsızlığını idrak edecek. Derin nefes düşünceleri aktifleştiriyor ve kişi hemen düşünüyor ki bu şiddete gerek var mı? Şiddete ihtiyacı olmadığını görüyor. Şiddet ne için verilmiş? Sana saldırılınca kendini savunursun. Ama şiddete ihtiyaç yoksa sen enerjini boşuna harcamıyorsun. Buradaki olay: bilgelik, farkındalık ve bu nefes sayesinde o bilgeliği tetiklemek.”

Manaf, "Şiddet Psikolojisi" kitabının Covid-19’un yarattığı şiddeti aşmak için bir başucu yapıtı olduğunu vurgulayarak, bu süreçte şiddete son vermek isteyen herkesin bu kitabı okuyarak şiddetten özgürleşebileceğinin altını çizdi.