Hükümet, 2018 yılının mayıs ayında imar barışı düzenlemesini hayata geçirerek, ruhsatsız olan veya yasa dışı eklentilere sahip olan yapılara kayıt belgesi vermeye başlamıştı.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen’in verdiği bilgiye göre; Kartal’daki çöken 8 katlı 14 daireli binanın kaçak katlarında yaşayanlar da arsa emlak değeri ile yapı yaklaşık maliyeti toplamı üzerinden yüzde 3 oranında bedel ödeyerek imar barışından yararlandı.

Esin Köymen “Deprem güvenliği olmayan, kaçak olduğu için yıkılması gereken yapılar imar barışıyla yasal hale getirildi. Sonucunda insanlar bu düzenlemenin bedelini hayatlarıyla ödüyor” diye konuştu.

Türkiye’de ruhsatsız olarak inşa edilen veya yapı kullanım izni bulunmayan yüz binlerce bina olduğunu hatırlatan Esin Köymen “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, imar barışı uygulamasıyla vatandaşların kaçak yapılarına yapı kayıt belgesi verdi. Paraya endekslenen bir sistem ile yapılar sağlammış gibi davranıldı. Deprem güvenliği olmayan, kaçak olduğu için yıkılması gereken yapılar imar barışıyla yasal hale getirildi. Sonucunda insanlar bu düzenlemenin bedelini hayatlarıyla ödüyor” dedi.

Vatandaşların beyanına dayalı imar barışı uygulamasında kayıt altına alınan yapıların güvenli olup olmadığına ve inşaat kalitesine bakılmadığına dikkat çeken Köymen, düzenlemenin bu tür faciaları adeta teşvik ettiğini savundu.

İSTANBUL’UN YARISI KAÇAK DURUMDA!

Kartal’daki Yeşilyurt Apartmanı faciası gözleri yeniden İstanbul’un yapı haritasına çevirdi. İnşaat Mühendisleri Odası’nın son raporuna göre İstanbul’da bulunan yapıların yarısı kaçak durumda.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Beyoğlu Sütlüce'de bir binanın toprak kayması sonucu çökmesine ilişkin rapor hazırlamış, raporda çarpıcı bilgilere yer vermişti.

İMO raporunda Türkiye'deki yaklaşık 20 milyon yapının 13 milyonunun, İstanbul'da ise 2 milyon yapının da en az yarısının kaçak ve ruhsatsız olduğu vurgulanmıştı.

“ÇARESİZLİĞİMİZİ KAMUOYU OLUŞTURMAYA ÇALIŞARAK GİDERMEYE ÇALIŞIYORUZ”

“Güvenli olmaktan uzak ve korunaksız bir hayatımız var.” denilen raporda şu ifadelere yer verilmişti; “Barındığımız yapıların ne zaman ve ne şekilde yıkılacağı bilinmiyor. Depremde ne tepki vereceği tam bir muamma.

Ülkemiz tarihinde Sütlüce örneğinde olduğu gibi, Diyarbakır Hicret, Konya Zümrüt apartmanı faciaları yer alıyor. Ne yazık ki kamu erki gerçekleri yok sayarak sorunları çözebileceğini düşünüyor. Karşı karşıya kaldığımız her afette kamu erkinin bu yaklaşımı gerceğin duvarına çarpıp dağılıyor. Ancak bedeli ağır oluyor. Son yüz yılda 100 binden fazla insanı depremlerde kaybeden bir ülkenin inşaat mühendisleri olarak içinde bulunduğumuz çaresizliği, mesleğimizin bilimsel ve evrensel kabulleri doğrultusunda kamuoyu oluşturarak gidermeye çalışıyoruz.”

KAYNAK: Sözcü