CiddiGazete

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, Libya ile imzalanan mutabakat dahilinde Türkiye'nin asker göndermesine ret oyu verdiklerini belirterek, "Bizi Libya'daki iç savaşın bir unsuru haline getirebilecek olan böyle tehlikeli adımlarla ilgili çok ihtiyatlı davranılması gerekiyor" dedi.

Ağıralioğlu “Suriye’nin yükü hâlâ üzerimizdeyken olası yeni bir göç dalgasına dönüşebilme ve ekonomimize yeni yükler getirme ihtimali yüksek" diyerek iktidarı uyardı.

İYİ Parti Sözücü Yavuz Ağıralioğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.

KANAL İSTANBUL PROJESİ

Kanal İstanbul projesi hakkında da açıklamalarda bulunan Ağıralioğlu, bu konu hakkında iktidara şu soruları sordu:

“İstanbul’da nüfus zaten kalabalık ve nüfus yoğunluğuyla yaşam konforu bu kadar bozulmuşken, İstanbul’un nüfusunu kurulduğu andan itibaren hatırı sayılır miktarda arttıracak olan böyle bir projenin demografik yapı ile beraber şehirdeki yaşam kalitesine getireceği yükler hesaplanmış mıdır?

Panama ve Süveyş kanallarını mevzu eden arkadaşlara söylüyorum o kanalların ticari yolları ne kadar kısalttığını, ne kadar tasarruflu olduğunu ve ne kadar tercih edilebilir olduğunu herkes biliyor. Yol kısalığına sebep olmayan, stratejik bir geçiş üstünlüğü ya da geçiş güzergahı olmayan böyle bir güzergah üzerinden bu maliyeti göğüslememizin anlamı nedir?”

LİBYA'YA ASKER GÖNDERİLMESİ

Ağıralioğlu Libya’ya asker gönderilmesi konusunda ise şunları söyledi:

“Libya mutabakatı ile ilgili dış politikadaki hatalarımız yüzünden ödediğimiz bedeller ortadayken bizi Libya'daki iç savaşın bir unsuru haline getirebilecek olan böyle tehlikeli adımlarla ilgili çok ihtiyatlı davranılması gerekir. Egemenlik haklarımızın sonuna kadar savunulması, Akdeniz'de bir oldu bittiye getirilerek Türk devletinin menfaatlerinin derdest edilme teşebbüslerinin hepsine devlet ve millet menfaati açısından, dış politika vizyonu açısından destek veriyoruz. Lakin Libya’ya asker gönderilmesi talebine, beraberinde getireceği birtakım fiilleri de hesaba katarak ret verdik. Suriye’nin yükü hala üzerimizdeyken olası yeni bir göç dalgasına dönüşebilme ve ekonomimize yeni yükler getirme ihtimali yüksek. Bu mevzuda çok daha özenli, çok daha dikkatli olabiliriz. Egemenlik haklarımızın, münhasır ekonomik bölge anlaşmamızın bize sağladığı avantajların savunulması asker göndermeden de temin edilebilir.”

SİMİT SARAYI KONUSU

Simit Saray’ı ile gündeme getirilen bankaların lüzumsuz kredileri sürecini hayretle izlediklerini söyleyen Ağıralioğlu, “Bedeli millete yükledikleri bir süreç yaşıyoruz. Normal şartlarda tüccarların yapması gereken işleri devlet yapmaya başladı” dedi.

“Ben bir şey tercih edecek olsam Ethem Sancak'ın simit satmasını tercih ederdim” ifadelerini kullanan Ağıralioğlu, “Bu mevzudaki hassasiyetimiz şu; eğer devlet devlet olmazsa, bu devletin, devlet olmak vasfını kapatmak için ödeyeceğimiz bedeli millet ödemeye başlar. Simit saraylarında ne sattığı, kaça sattığı belli olmayan siyasi bir tasavvurla sırf lüks ve şatafat içinde yaşasınlar diye kredi ver. Sonrasında toplam değeri 200 milyon dolar etmez bir simit dükkanını 500 milyon dolara vatandaşın sırtına yükle. Buna da görev zararı de. Memleket biraz ciddiyetle yönetilmek zorunda” dedi.

‘HER ŞEYİN YERLİ YERİNDE OLMASI LAZIM’

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında Ethem Sancak’ın “S-400’leri almaktan vazgeçerse Tayyip Erdoğan'ın karşısına geçerim” cümlesine atıfta bulunan Ağıraloğlu, “Kendini devlet zanneden insanlar böyle konuşurlar. Simit satması gereken insanlara devletin Tank Palet Fabrikası’nı verirseniz onlarda bu kendilerine verdiğiniz imkanı kullanırken kendilerini yatırımcı değil devlet zannetmeye başlarlar. Devletin devlet gibi olması, tüccarın tüccar gibi olması, bankanın banka gibi olması her şeyin yerli yerinde olması lazım” dedi.

AMERİKA’NIN YAPTIRIMLARI

Ağıralioğlu Amerika’nın yaptırımları konusunuda “Türkiye Cumhuriyeti devleti bin yıldır buradadır. Burada da kalacaktır. Buradaki menfaatlerini korumak konusunda hiç kimseden icazet alacak bir devlet değiliz. Biz Akdeniz dahil dünyadaki varlığımızı; işgal hevesinden, bize ait olmayan petrol ya da doğalgazı zulüm ederek, kan dökerek alma hevesinden, insanların memleketlerini işgal ederek ele geçirme hevesinden alan bir millet değiliz. Kendi hakkımızı koruyacak kadar hem tarihi sicilimizde gücümüz vardır, hem de müstakil bir devlet olma kuvvetimiz vardır. Herkes kendine yakışanı yapacak biz de devletiz, kendimize yakışanı yapacağız” ifadelerini kullandı.

İNCİRLİK VE KÜRECİK ÜSLERİ

Açıklamasının ardından basının sorularını cevaplayan Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İncirlik ve Kürecik üsleri ile ilgili yaptığı açıklamaları hakkında yöneltilen soruya, “Türk devletinin güvenlik endişelerini yine Türk devletinin işine yarayıp yaramadığına göre her türlü müstakil irade ile her şeyi yapma hakkımız vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin menfaatlerini muhafaza edebilecek bir ciddiyet ve vakar tavsiye ediyoruz” cevabını verdi.

Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Simit Sarayı ile ilgili açıklamalarına ise “Sayın Cumhurbaşkanı neyi tasvip ettiğini de söylesin. Bunca işin arasında bankanın simit satması, devletin simitçilik yapmaya başlaması 2023 hedefleri ile bir arada düşünüldüğünde simit stratejik ürün haline geldi” yorumunu yaptı.

‘KANAL İSTANBUL YERİNE GAP’

Kanal İstanbul projesi hakkında görüşü sorulan Ağıralioğlu, Kanal İstanbul yerine GAP’ın önemini vurgulayarak, “GAP’ı dört başı mamur hale getirmek İstanbul'a kanal açmaktan çok daha anlamlı bir iştir. GAP alın teri demektir. Kanal İstanbul rant demektir. GAP gözümüzün önünde bitirmek için siyasi iradeye, kararlılığa ve milletini sevecek bir ciddiyetle milleti ayağa kaldıracak bir duyguya ihtiyaç vardır. GAP’ın içinde bunların hepsi vardır. Türkiye'de betona dayalı kalkınma modelinin iflas ettiğini hep beraber gördük. Emekliye vereceğiniz para konu olunca korkarak rakamları telaffuz ediyorsunuz. İş adamlarınıza vereceğiniz rant alanları ile ilgili çok cesur cümleler kuruyor çok rahat rakamlar telaffuz edebiliyorsunuz” dedi.

DOĞA KOLEJİ

Ağıralioğlu, öğretmenlerin aylardır maaş alamadığı Doğa Koleji’nin durumu ile ilgili soruya, “Eğitime ticaret gözüyle bakmak anlaşılabilir bir şey değildir. Çocuklarımızın istikbali ile bu kadar plansız programsız ilişki kurulmasına müsaade eden bir devlet bizim geleceğimizi nasıl inşa edecek? Doğa Kolejleri’ni öncü sarsıntı saysınlar. Bunun devamı gelecektir. Milli Eğitim Bakan’ının cevabını vermek zorunda olduğu soru şudur: ‘Herkesin imkânı olsa devletin okullarında kim gider?”

CHP’NİN İYİ PARTİ’YE MİLLETVEKİLİ VERMESİ

Ağıralioğlu, “Meral Akşener’in ‘Yeni kurulan partilere milletvekili desteği sağlayabiliriz’ açıklamasını eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Kiralık milletvekili sezonu açılmıştır’ söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna ise şu cevabı verdi:

“CHP’nin bize milletvekili vermesi AK Parti’nin mahcubiyet, CHP’nin ise iftihar sebebidir. Rakip bile olsak Tayyip beyin CHP’den evvel, ‘Ben rakiplerimi meydanda yenmeyi severim, ben rakiplerimi antidemokratik birtakım imkanların onların dezavantajı benim avantajım olduğum yerde savaşmayı kendime ar ederim’ demesi lazımdır. Biz millete itimat ederek kurulmuş bir siyasi partiyiz. Meselenin böyle takdim edilmesini doğru bulmuyoruz. Millet iradesinden hiç kimsenin kaçmasını meşru görmeyiz.”