12 Eylül askeri darbesi döneminde Mamak Askeri Cezaevi Komutanı olan emekli Albay Raci Tetik, 88 yaşında İstanbul’da öldü. Tetik, 12 Eylül döneminde 4 yıl yönettiği Mamak Askeri Cezeaevi’nde yapılan işkencelerin baş sorumlusu olarak gösteriliyordu.

İstanbul’da, TSK Çamlıca Özel Bakım Merkezi’de uzun yıllardır kalan emekli Albay Raci Tetik, cuma günü akşam saatlerinde hesap vermeden öldü. Yarın (pazartesi günü) İstanbul Selimiye Camii’nde öğle namazının ardından Tetik için askeri tören yapılacak. Daha sonra Tuzla Şifa Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Tokat’ın Erbaa ilçesinde, 1931 yılında doğan Tetik, Temmuz 1980’de Mamak Askeri Cezaevi Komutanı olarak atandı. 12 Eylül darbesiyle birlikte cezaevini dört yıl yönetti. Adı zulüm ve işkencelerle birlikte anılan Raci Tetik, ağırlıkla ülkücüler olmak üzere sol görüşlü tutuklulara da çok ağır işkenceler yaptırdı, hayatını kaybedenler, sakat kalanlar oldu.

HESAP VERMEDEN GİTTİ

Anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılmasından sonra 12 Eylül döneminde yapılan işkencelere ilişkin açılan soruşturmanın bir ayağını da Mamak Askeri Cezaevi oluşturdu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Şubat 2013’te talimatla Raci Tetik’in ifadesini aldı. “Cezaevinde görev yaptığım sürede Askeri Cezaevi Yönetmeliği’nin gereklerini yerine getirdim, disiplini sağladım” diyen işkenceci Tetik, görevi süresince cezaevine 31 bin tutuklunun girip çıktığını, kimseye işkence yapmadığını, personeline işkence yapılması talimatı vermediğini öne sürdü. O dönemde emrinde yüzlerce personel olduğuna işaret eden Tetik, hepsinin tek tek ne yaptıklarını bilemeyeceğini söyledi. Savcılık, soruşturma sonucunda 30 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle Tetik hakkında takipsizlik kararı vererek, dosyayı kapattı.

MECLİS'TE SIRRI SÜREYYA ÖNDER İLE YÜZLEŞME

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından 20 Ekim 2012’de dinlenen Tetik, Mamak’ta işkence görenlerden HDP’li milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile de yüzleşmişti. İkili arasında şu diyaloglar geçmişti:

Önder: Beni tanıyor musunuz?

Raci Tetik: Kılığınızdan, kıyafetinizden ve şeklinizden -kusura bakmayın- şöyle bir baktım “Dışarıda bana söylenilen kimdi?” diye, sizi tanıdım. Orada yatanlardan birisiymişsiniz. Ben açık söylerim, hiç yalanım yoktur.

Önder: Kılığımdan kıyafetimden mi tanıdınız?

Tetik: Evet, çünkü burada herkes efendi gibi giyinmiş, ben bile efendi gibi. Siz böyle biraz daha halkvari giyinmişsiniz. “Olsa olsa budur” diye düşünerek, tanıdım. İçten söylüyorum.

Önder: Mamak’ta da böyle bir histeri içindeydiniz. Herkesi tek tip elbiseye sokmak yani niye milletvekili deyince “Efendi gibi giyinmek ve halk tipi giyinmek” diye tasnif ediyorsunuz. Tek tip elbise giydirilme zamanını hatırlıyor musunuz Sayın Tetik?

Tetik: Konusu çıktı ama benim zamanımda tek tip elbise giydirilmedi.

Önder: Peki, hiç kendiniz bizzat tutukluları cezalandırdınız mı? Mesela dövdünüz mü?

Tetik: Hayır. Ben niye döveyim.

Önder: Şerefiniz üzerine bunu söyler misiniz?

Tetik: Şerefim üzerine, Tanrı üzerine, milletim, vatanım üzerine yemin ederim. Dövmedim, fiske vurmadım.

Önder: Şimdi, birincisi, beni dövdünüz, ben kendimi katmayacağım işin içine ama yüzlerce…

Tetik: Hayır, hayır, hayır. Ben niye döveyim seni?

Önder: Esas duruş göstermediğim için.

Tetik: Oradaki görevli, subay, astsubay ve erlere belki hata yaptığı için kötü muamele yaptım ama hiçbir tutukluya ben manyak mıyım tutukluya… Askeri cezaevinin bir yönetmeliği var, ben aynen ona uydum kelime kelime.

Önder: Askeri Cezaevi Yönetmeliği’nde ‘Tabutluk’ tabir edilen zemin 1, 2, 3’ün altındaki yerleri…

Tetik: ‘Tabutluk’ siz tabir ediyorsunuz, orası ‘hücre’. Orayı yaptırdıktan sonra uslandınız. İçeride bir vukuat işleyen birisini zabıt tutuyorlar, getiriyorlar, ben de onaylıyordum.

Önder: Peki, hiç gözünüzün önünde tutuklular dövüldü mü?

Tetik: Benim gözümün önünde tutuklular dövülmedi. Ha, şunu söyleyeyim: Şu anda da belki kusura bakmayın sesim biraz fazla çıktı…

Başkan: Evet, çok yükseldi.

Tetik: Benim sesim çok gürdür. Benim sesim duyulunca herkes titrer.

Önder: Biz titremiyoruz öyle pek yani…

Tetik: Amma titremiyordunuz. Ha, bırak şimdi palavrayı bırak.

EN BÜYÜK ZULMÜ ÜLKÜCÜLERE YAPTI

Aynı komisyonda dinlenen ülkücü Yılma Durak, "Hakikaten zulüm etmekten, işkenceden zevk alıyordu" demişti.

Tetik'in sıradan bir asker olmadığını vurgulayan Durak yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

"İşkenceden öldürülen arkadaşlar oldu, sakat kalanlar... İşkence tekniğini bilmedikleri için bazı arkadaşlarımızın ağzına 10 gün sadece pamukla su verip hayatta kalmalarını sağladık. Ülkücü de solcu da Raci Tetik adını duyduğunda aynı ürpertiyi yaşıyor. Bir albay nasıl işkencenin emrini verip onu seyreder?