CiddiGazete- Gazeteci Cüneyt Özdemir, YouTube kanalında Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nu ağırladı. Baro başkanlarının 'Savunma Yürüyüşüne' ilişkin açıklamalarda bulunan Feyzioğlu, "Neden detsek vermek yerine Anıtkabir’e gittiniz" sorusuna şu cevabı verdi:

"Biz o yürüyüşe katılmak istemedik. O da bizim hakkımız. Her dünya görüşünden insanın gittiği bir yer Anıtkabir. Benim önerdiğim programı bazı baro başkanları tasvip etmedi. Biz onların itilip kakıldığını bilmiyorduk. Biz arabalara bindiğimizde itiş kakışı öğrendik. Kabul edilemez bir şey. Bunların hepsi çok üzücü bir şey. Ben şunu soruyorum: Ne kazandık? Bunu baro başkanlarına sormuyorum. Türkiye'ye soruyorum. Onlar Ankara'nın son 10 yılda gördüğü en şimşekli, yağmurlu günlerden birinde dışarıdalardı. Onlara şimdi hiçbir şey sormuyorum. Onlar istedikleri herkese kızabilirler. Kanunu ben çıkarmıyorum. Bazı arkadaşların hedefinde ben varım, anlıyorum. Şu anda bizim çok yakın bir sorunumuz var o sorun da ben değiliz. Çoklu baro."

Özdemir'in "İstifa etmeyi düşünüyor musunuz" sorusuna Feyzioğlu "İstifa etmemi gerektiren herhangi bir durum yok. Benimle ilgili değil. Ben kanun koyucu değilim" cevabını verdi.

Feyzioğlu, 'silahsız, saldırısız bir yürüyüşün temel hak olduğunu' belirterek şöyle konuştu:

Hepsi başımın üstüne, onlara tek söz söylenemez. Çünkü çok zor şartlarda sabahı ettiler ve temel hakları ihlal edildi. Silahsız saldırısız yürüyüş hakkı temel haktır. Ben 48 saattir ayaktayım, hiç uyumadım. Dün gece Barolar Birliği'nde sabah 5'e kadar telefon görüşmeleri yapıyordum.

Meclis başkanına hem şahsen gittim hem de en az dört kez aramışımdır. Saat 4.5-5. Çözüldü deniyor çözülmüyor. Soğuk yağmur yağıyor. Battaniye göndermek istiyorsunuz, içeri sokmakta sorun yaşıyorsunuz. Soktuk bir şekilde. Bir taraftan İbrahim Kalın'a mesaj atıyorum. Kiev'deymiş. Sayın Süleyman Soylu, 'Sabah 9.30 gibi çözüyoruz. Bana birazcık vakit. Kaymakamların bir yemin töreni var. Biter bitmez nasıl çözüleceğine dair sizi arayacağım' dedi.

Diliyorum iş çözülür. Yürüyorlarmış şimdi. Oradan Anıtkabir'e gideceklermiş. Bütün bunlar eğer o otobüslerin önü kesilmeseydi o kadar kardeşçe olacaktı ki. Herkes kendi tercih ettiği yolu izlemiş olacaktı. Yürümek istemeyenler de Anıtkabir'e gelecekti. Anlaşmayacaktık belki bazı baro başkanlarıyla ama uzaktan selamlaşacaktık. Anıtkabir'de buluşacak, bir ortak paydamız olacaktı.

(Sizin AK Parti'yi desteklediğiniz yönünde eleştiriler var. Destekliyor musunuz?)

Hayır. Yürüyüşe yine gitmedim. Yürümüyorum. Çünkü Meclis'in kapısı açık. Ama bu soruları soracaksak, ki yine arkadaşlarım üzülecek.

(Barolar çoktan bölünmüşe benziyor. Ne dersiniz?)

Fikri bölünmüşlükle kurumlara yansımamalıdır. Ankara Baro Başkanı belki benim istediğim kadar erken gitmeyecek ama gidecek. Ben istedikleri zaman gitmeyeceğim ama gideceğim ama kurumlar kalacak.