İşte Servet Avcı'nın "Ölen gerçekten sadece Raci Tetik mi?" başlıklı o yazısı:

Türkiye'yi büyük kırılmaya taşıyan 2010 referandumu ne büyük palavralarla gerçekleşmişti değil mi? Hani şu Fethullah Gülen'in 'ölülerin bile mezardan kaldırılarak oy kullanmasını istediği' referandum...

Dönemin Başbakanı şöyle sesleniyordu halka: "12 Eylül ile yüzleşmek için, 12 Eylül üzerindeki dokunulmazlık zırhını kaldırmak için 'Evet' diyoruz. Bu ülkede bir daha darbelerin yaşanmaması, ülkenin geleceğinin karartılmaması için, demokrasinin kesintiye uğramaması için 'Evet' diyoruz. Büyük Türkiye, güçlü Türkiye, itibarlı Türkiye için 'Evet' diyoruz."

Herkese göre 'evet' gerekçesi üretilmişti... Yargıda 'mezhepçi yapılanma' kırılacaktı!.. 'Vesayet rejimi' bitirilecekti!.. 12 Eylül rejiminden hesap sorulacaktı!..

Özellikle son maddeyle ilgili solcuları ve ülkücüleri cezbedecek hamleler akıllardadır... Erdal Eren güzellemeleri ve Meclis kürsüsünden okunan Mustafa Pehlivanoğlu'nun mektubu gibi meselâ...

'Yetmez ama evetçiler' ve kendilerini 'bağımsız' olarak niteleyen ülkücülerin bir kısmı bu hamlelere iyi aldandı...

Başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylülcülerin gerçekten yargılanacağına inanarak 'evet' lehine propaganda yaptılar, oy verdiler...

***

Referandumda 'evet' tarafında sadece iktidar partisi vardı... 'Hayır' ittifakında ise CHP ve MHP birlikte yer alıyordu... BDP ise seçimleri boykot etmişti... CHP, referandum kampanyasında, iktidar partisini 'yeni Anayasa ile yargıyı tamamen denetimi altına alma planı yapmakla' suçlamıştı...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na göre göz boyamak için bazı maddeler taslak içine sokulmuştu...

Kılıçdaroğlu, yeni Anayasa'nın 12 Eylül darbecilerinin gerçek anlamda yargılanmalarının önünü açmayacağını iddia ediyordu...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise referandum taslağını 'uzlaşmadan uzak, yabancı dayatması ve parti anayasası' şeklinde nitelemişti... Bahçeli'ye göre, AKP, AB ve ABD'nin istekleri doğrultusunda, Türk milletinin ihtiyaçlarından kaynaklanmayan bu anayasa değişikliğini millete dayatıyordu...

Bahçeli, bununla sınırlı kalmıyor, "Referandum paketinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üniter siyasi yapısı ve kimliğine uygunluk içermediğini, AKP'nin de demokrasi kisvesi altında sunduğu açılımın, esasında bir AKP-PKK projesi olduğunu" söyleyecek derecede ağır ithamlarda bulunuyordu...

Sonuçta yüzde 58 'evet', yüzde 42 'hayır' çıktı ve Türkiye eskisinden keskin hatlarla ayrılan farklı bir yola savrulmaya başladı...

O dönemde CHP ve MHP birbirine düştü, 'Kim hayıra ihanet etti' diye? CHP'lilere göre MHP'nin kalelerinde 'evet'in çok fazla çıkması referandumun kaderini etkilemişti... MHP ise yüzde 42'lik 'hayır' oyları içinde büyük payın kendisine ait olduğunu, CHP'li seçmenin sandığa gitmediğini, çoğunun tatilden dönmediğini iddia etmişti...

***

Artık olan olmuştu, sıra 12 Eylülcülerle ilgili söze gelmişti... Mahkemeler yapıldı ama ne mahkemeler!.. İşkenceleri bizzat yönetenler ve yapanlarla ilgili hiçbir şey olmadı... Meclis'teki komisyonlarda bir-iki dinleme yapıldı o kadar...

Önceki gün Raci Tetik'in öldüğü haberi düştü ajanslara... 12 Eylül döneminde Mamak Askeri Cezaevi Komutanı Raci Tetik...

En büyük işkencecilerden Raci Tetik… Dayağın, küfrün, işkencenin, tacizin baş sorumlusu... Yaptıklarından zerre kadar pişmanlık duymadan gitti... Ona o pişmanlığı hissettirecek bir hukuk hiç olmadı karşısında...

2010 referandumu, güya hukuku getirecekti işkenceci zalimlerin üzerine... Sonradan anlaşılacaktı ki, öyle bir dertleri yoktu hazırlayıcıların... Amaç, sağdan ve soldan beklenti içinde olanları 'evet' lehine bayrak altında toplamak, işleri bitince de yol vermekti...

Raci Tetik, bu acı gerçeği, o pis sırıtışıyla tarihe kazıya kazıya gitti... Aldatılan yığınlara nasıl aldatıldıklarını bir kere daha göstere göstere... 'Yetmez ama evet'in yeten ve yetmeyen yanlarını kafalara vura vura...

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi