CiddiGazete- Türkiye'de Covid-19 salgını nedeniyle 20 yaş ve altı ile 65 yaş ve üstü için sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Her iki grup için evde olmak zorlayıcı olsa da yaşanılan süreci anlamak ve ona uygun davranma konusunda pek çok çocuk zorluk çekiyor. Özel eğitime gereksinim duyan otizmli çocuklar da bu durumdan epey etkilenenler arasında.

Otizmli bireylerin sosyalleşmeleri için çaba gösteren ebeveynler ve eğitmenler şimdi salgın döneminde evde kalmanın gerekliliğini anlatıyor.

Otizmli çocukların sokağa çıkma yasağından nasıl etkilendiği, değişen rutinlerini ve psikolojilerini uzmanlar ve ebeveynler euronews Türkçe için değerlendirdi.

‘EV İÇİ BELİRSİZLİK ORTADAN KALDIRILMALI’

Özel TOHUM Vakfı Özel Eğitim Okulu’nda eğitim direktörü olarak görev yapan Gül Hayal Korkmaz, otizmli bireylerin farkındalık durumlarının birbirinden farklı olduğunu söylüyor.

Salgın sürecini anlayabilecek profildeki otizmli bireyler için, alınması zorunlu önlemlerin çeşitli görsellerle anlatılması gerektiğini dile getiren Korkmaz, “Görsel anlatımlarda kısa ve net ifadeler kullanılmalı ve en güvenli ortamın evlerimiz olduğu vurgusu yapılmalı” önerisinde bulunuyor.

Rutinleriyle kendilerini güvende hisseden otizmli bireylerin yaşadığı değişiklikler kendileri ve aileleri için zorlayıcı olabiliyor. Otizmli bireylerin değişikliklere karşı tepki ve direnç gösterebileceğini söyleyen Korkmaz, “Evde tüm günü kapsayan bir rutin oluşturulmalı ve otizmli bireyler için ev içindeki belirsizlik ortadan kaldırılmalı. Sabah kalktıktan akşam yatana kadar neler yapılacağına ilişkin görsel ya da yazılı bir plan oluşturulmalı. Hangi etkinliklerin yapılacağını belirlemek kaygılarını azaltmada yardımcı olacaktır” diyor.

Otizmli bireylerin, basın ya da sosyal medya vasıtasıyla salgınla ilgili olumsuz haberlere erişimlerinin kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayan Korkmaz, yaşanan değişiklikten en az etkilenmeleri için, “Her birey için evde önerilebilecek etkinlikler farklılık gösteriyor ancak aileler çocuklarının eğitimi esnasında hangi etkinlikle ne kadar süre meşgul olduğu biliyor. Bu etkinliklerin listesini oluşturup gün içinde sık sık yapmak faydalı olacaktır. Çocukların sevdiği ve yapabildiği etkinlikleri kısa süreli yapmalarını isteyip bu etkinlikleri takiben çok sevdikleri bir sonuca ulaşmaları sağlanabilir. Örneğin; kısa süreli bir yapboz etkinliğinden sonra 2-3 dakika sevdiği bir oyuncakla oynamasına izin verilebilir” tavsiyesinde bulunuyor.

EĞİTİMDE AİLE İŞBİRLİĞİ

Salgın döneminde ailedeki eğitimin bir kez daha önem kazandığını ifade eden Korkmaz, “Aile iş birliği temelli eğitim programlarının çocuklarımızın gelişimine katkısı çok daha fazla. Bu yüzden eğitim ortamlarına yeniden kavuştuğumuzda eğitimci arkadaşlarımızın aile eğitimine daha fazla önem vermeleri ve ailelerimizin de eğitsel süreçlere yoğun bir şekilde katılmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum” diyor.

Korkmaz, ailelerin erken müdahale çalışmaları, davranış sorunlarıyla başa çıkma ve otizmli bireyleri yaşamın diğer aşamalarına hazırlamaya yönelik ücretsiz eğitimlere Tohum Otizm Vakfı Eğitim Portalı’ndan ulaşılabileceğini aktarıyor.

‘HAYATIMIZ SOSYALLEŞME ÜZERİNE KURULU’

İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Genel Sekreteri Sarah Başar’ın 8 yaşında otizmli bir kızı var. Kızının hayatının sosyalleşmek üzerine kurulu olduğunu aktaran Başar, “Okul, market, alışveriş, park, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi, spor merkezi hatta komşuya gitmek gibi aktivitelerimiz vardı. Ulaşım için sık sık toplu ulaşım araçlarını kullanıyorduk. Bazen pazar günü evde kalıyorduk ancak kızım pazartesi sabahı mutlaka dışarı çıkmak için kapıya yöneliyordu” diyor.

Okulların kapatılma kararı verildiği andan itibaren kızını fiziksel mesafeye hazırladığını anlatan Başar, “Bir süre okul yok, arkadaşlarına sarılmayacaksın, uzaktan görüşeceğiz gibi cümlelerimiz, bir anda tüm rutini değişen çocukta yeterli olmadı. Özellikle ilk haftayı öfke krizleriyle geçirdi” diyor.

Otizmli çocukların mümkün olduğunca günlük hayata katılmasını sağlamanın faydalı olacağını söyleyen Başar, “Otizmli çocuklara dair geçmişteki planlama eksikliğinin sonucunu şimdi yaşıyoruz. Otizmli çocukların toplumun bir parçası olduğu kanıksanarak eğitim ve sağlık planlamaların yapılmasının gerekliliği bir kez daha anlaşıldı. Hiçbirimizin aklının ucundan geçmeyecek bir dönem yaşıyoruz. Bugüne kadar her şeyi bireysel eğitimlerine göre planladık. Fakat salgın ortaya çıkınca bunca yıllık çabamız ortada kala kaldı. Şu an çocuklarımızın eğitim alabilme olanakları yok. Kaldı ki normal gelişimli çocuklar için bile uzaktan eğitim gerektiği gibi yapılamıyor” diye konuşuyor.

‘BELİRSİZLİK KAYGI YARATIYOR’

Akademisyen Göksu Çoşkunlar’ın Zeynep isminde otizmli bir kızı var. Zeynep’in kafasını karıştırmadan ve kaygılarını tetiklemeden salgını anlattığını söyleyen Çoşkunlar, “Zeynep için özellikle yasak kelimesini kullanmıyorum. Uygun şekilde neden evde olduğumuzu anlattım ancak otizmli bireylerde belirsizlik kaygı yaratır. Zeynep zaman çizelgesini, takvimi iyi bilen ve zamanı planlayan bir çocuk. Benden tarih istiyor. Şu an yaz sonuna kadar evde zaman geçireceğimizi söyledim. Umarım o zamana kadar bugünler bitmiş olur” diyor.

Rutinler otizmli bireylerin kendini güvende hissetmesini sağlıyor. Ancak bu rutinler sekteye uğradığında krizlere yol açabiliyor. Çoşkunlar, doktorun tavsiyesiyle rutin oluşturmaktan kaçınmış bir ebeveyn olarak, “Otizmli bireylerle bunu uygulamak hiç kolay olmasa da zaman içerisinde rutinlerini bir nebze kırdığımız için şu an büyük bir sorun yaşamıyoruz. En büyük sıkıntı okul rutini; çünkü Zeynep okuluna severek giden bir çocuk. Okulun bu yıl erken kapandığını artık tatilin başladığını söyleyerek bir şekilde ikna ettik. İşte bu iknada zamanında rutin kalıplarını kırmamızın faydası oldu sanırım” diyor.

‘EVDE OYUN OYNUYORUZ’

Şehirlerde keyfi dolaşım olduğu için sokağa çıkmamayı tercih eden Çoşkunlar, “Otizmli çocuklarımızın sosyalleşmeleri için yaptığımız bütün çalışmalar, diyaloglar, dış mekânlarda iletişimle kendi işlerini kendileri görme üzerine edinilen kazanımlar durmuş durumda. İçe kapanmaması ve sosyal becerilerini kaybetmemesi için evde oyun oynuyoruz. Örneğin; ben bakkal oluyorum Zeynep müşteri gibi alışveriş yapıyor. Her çocuk her genç eve sığmakta zorlanıyor, haklılar ancak özel gereksinimli çocuklar için spor ve hareket vazgeçilmez aktivitelerden. Mümkün oldukça evde hareket alanları yaratmak gerekiyor” diyerek evdeki yaşantılarını anlatıyor.

‘ANNE BABA SÜRECİ BİRLİKTE YÖNETMELİ’

Anne ve baba aynı çatı altında olmasa bile yaşanılan süreci birlikte yönetmeleri gerektiğini vurgulayan Çoşkunlar, “Evden çalışan ebeveyn ve çocuk hali hazırda zorken özel gereksinimli çocuğun eğitimi, geçireceği kaliteli zaman anne ve baba tarafından eşit paylaşılmalı. Sadece özel gereksinimli çocuklara değil her çocuğa kaygı ve endişe yansıtılmadan, yanlarında çok konuşmadan, fazla detay vermeden ve korku ekmeden bugünlerin elbet geçeceği mesajını vermek gerekiyor” diyor.

'EN YAKIN OTİZM DERNEĞİNE KAYIT OLUN'

Adem Özçelik’in 8 yaşında atipik otizmli bir kızı var. Okulların kapandığı dönemde salgın hastalık olduğunu ve evde kalmaları gerektiğini kızına açıkça ifade eden Özçelik, “Zaman zaman dışarı çıkmak için kriz geçiriyor ancak dikkatini dağıtacak aktivitelere yönlendiriyorum” diyor.

Otizmli çocuklar için eğitimin önemini dikkat çeken “Sadece salgın döneminde değil normal zamanda da otizmli çocuklar eğitim sorunu yaşıyor. Kızıma otizm tanısı konulduktan sonra tek tedavisinin eğitim olduğunu öğrendim. Okul okul dolaşarak çocuğuma eğitimci aradım. Bu süre içerisinde okula, öğretmenlere kabul ettirmem çok zor oldu. 3 yıllık mücadelemin sonunda ancak kızımı bir okula kabul ettirdim. Benim yaşadığım zorlukları yaşayan pek çok veli olduğunu biliyorum. Bunun için tek başına mücadele etmek yorucu ve yıpratıcı.

Velilerin kendilerine en yakın bir otizm derneğine kayıt olmalarını tavsiye ederim” diyerek otizmli çocuk sahibi ebeveynlere tavsiyede bulunuyor.

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDAN MUAF

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Covid-19 salgını nedeniyle 4 Nisan’dan itibaren geçerli olmak üzere 20 yaş ve altı için sokağa çıkma yasağı uygulanacağı açıkladı. İçişleri Bakanlığı ise 9 Nisan’da yayınladığı genelgeyle otizm, ağır mental retardasyon, down sendromu gibi tanısı konulmuş özel gereksinimi olan çocuk ve gençlerin ebeveyn veya bakıcıları refakatinde, rahatsızlıklarını kanıtlayıcı rapor ve belgeleri yanında bulundurmak, maske kullanmak, el temizliği ve hijyene uymak koşulu ile ikâmetlerinden çıkmalarına, park ve bahçelerde dolaşmalarına, aynı il sınırları içinde araçla seyahat etmelerine izin verdi. Ancak pek çok ebeveyn salgın hastalık tehlikesi nedeniyle sokağa çıkmamayı tercih ediyor.