Ozan Arif, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde saat 04.50'de hayatını kaybetti.

Ozan Arif iki yıldır kanser tedavisi görüyordu

BİR KENAN EVREN, BİR DE DEVLET BAHÇELİ

12 Eylül döneminde darbecilerin hakkında yakalama kararı vermesiyle Almanya'ya giden Ozan Arif, özellikle cuntacı Kenan Evren'i hedef alan ağır şiirler yazdı.

Ülkücülere cezaevlerinde yapılan ağır işkenceleri dile getiren deyişleriyle, Kenan Evren'e "köpek" dediği şiiri büyük yankı buldu. Ozan Arif hakkında yüzlerce dava açıldı, hakkında 500 yılı aşan cezalar istendi.

'ŞEREFSİZ' ŞİİRİ İÇİN PARA CEZASI ÖDEDİ

Ozan Arif, MHP'de muhalif lider adayları ve bazı vekillerle benzer bir konum alarak referandumda "Hayır" deme çağrısında bulundu. Ozan Arif, “İsim-misim vermedim, korktuğumdan sanmayın. Gocunan şerefsizdir, bunu bari anlayın” dizeleriyle başlayan "Şerefsiz" adlı şiirinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 6 bin 80 lira adli para cezasına çarptırıdı.

EN SON SEMİH YALÇIN HAKARET ETTİ

Ülkücü camianın en büyük hak ozanı Ozan Arif, 26 Kasım'da yazdığı bir şiirle ortalığı fena karıştırmış ve git gide alevlenen bir tartışmanın ateşini fitillemişti.

İşte Ozan Arif'in 'İHANET' adı verdiği şiiri:

İHANET!

Davamız Devlet gibi,

Aynen “ebed müddettir...

”Adı da “Milliyetçi, Ülkücü Harekettir...

MHP de o yüzden, Bizim için kıymettir...

Üç Hilal de Başbuğ’dan,

Bize kalan servettir...

Ancak Başbuğ gidince,

Gelenler resmen derttir...

Hatta dertten öteye,

Bize bir musibettir!..

Musibetler yüzünden,

Durumumuz afettir...

Hele şu son iltihak(!)

Adeta felakettir...

Partimiz bir bay için,

Parti değil şirkettir!

Seçimde Tayyip Bey’e,

Sunulan ziyafettir...

Üç büyük şehirde yok,

Bu nasıl garabettir?

Dün sana it diyene,

Ne derin muhabbettir?..

Öyle pis kokuyor ki,

Bu nasıl necasettir?..

Bu ya çirkin bir dosya,

Ya da bir pis kasettir!..

Ağızlarda bir beka,

Sanki dersin ciklettir!

Beka-meka diyerek,

Kandırılan millettir!..

Bu varya bu tamamen,

Siyasi bir cinnettir...

Bu resmen MHP’yi,

Bitirmeye niyettir...

Bu gidişe dur de dur...

Bu isyana davettir...

Bu yılandan kurtulmak,

Artık mecburiyettir...

Ben Arif’im çok açık,

İfadem gayet nettir...

Kahpeye biat etmek,

Davaya ihanettir...

BALGAT'TAN CEVAP GECİKMEDİ

Ozan Arif'in bu şiiri üzerine MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da 7 Aralık tarihinde bir açıklama yayınladı. Yalçın yaptığı açıklamada, Ozan Arif'e çok sert ifadeler kullandı ve 'Milliyetçi hareketin geçmişini iyi bildiği bir ozan taslağı, uzun bir süredir ülkücülerin katilleriyle birlikte saf tutmuş, çapsızlığını ve ciğersizliğini gizlemek için MHP aleyhtarlığını kendine kamuflaj vasıtası haline getirmiştir. Pusulalarını, istikametlerini şaşıranların sazcısı unvanını hak eden bu aşık müsveddesi; aslında âşıklık geleneğinin yüz karası, ülkücü camianın da yarım asırlık tufeylisidir. Sülük gibi yıllarca ülkücü hareketin sırtına yapışan, ülkücülerin duygularını sömürerek geçimini sağlayan bu sazcı; MHP ve Ülkü Ocakları'nın etkinliklerinde para karşılığı yer alan, para verilmediği zaman etkinliklere katılmayan bir yüzsüzdür" dedi.

OZAN ARİF "OŞTTT" DİYE BAŞLADI

Ozan Arif, MHP'li Yalçın'ın açıklamalarına karşın yeni bir açıklama yaptı:

OŞTTT!..

Sevgili gönüldaşlarım böyle bir kelimeyi yazıma başlık yaptığım için hepinizden özür dilerim.

Bu sayfayı takip edenler bilir ki zaman zaman günde iki yazı veya destan paylaştığım bu sayfada 10-15 gündür bir paylaşım yapmadım...

Yapmadım çünkü rahatsızım.

Rahatsızım derken son aldığım üç seanslık kemoterapinin ikliminden henüz çıkmış sayılmam. Bu sefer beni çok hırpaladı...

İşte tam böyle bir haletiruhiye içinde iken bugün öğleden sonra beni oğlum Mehmet Alp aradı!

- Baba son bir hafta-on gündür sen MHP ve yöneticileri için bir yazı yazdın mı?

- Oğlum benim MHP ile ilgili olumsuz tek satır yazmayacağımı sen bilirsin...

Yönetenleriyle ilgili ne yazdıysam zaten sayfada hala paylaşımda...

En son Rahmetli Osman Bölükbaşı'nın bir sözünü paylaşmıştım dedim...

Ve merak ettim tabi “Neden sordun oğlum?” dedim...

- Devlet Bahçeli’nin baş yardımcısı Semih Yalçın sana hakaret dolu bir yazı yazmış, sosyal medyada dolaşıyor onun için sordum ve sakın canını sıkma millet zaten ağzının payını veriyor dedi...

Telefonu kapattıktan sonra düşündüm! Hani bir laf vardır ya!“Taş atmadım, değnek sallamadım acaba bu zağar neden havlıyor?..”diye...

Yazıyı okuyunca anladım ki derdi kendi ile ilgili değil!

Derdi itliğini yaptığı ile ilgili... Beşer olarak yaratılmış biri için itlik kötüdür...

Hele hele beşer olarak ite itlik yapmak daha da kötüdür...

Allah kimseyi ite itlik yapanlardan eylemesin...

Neyse yazıya gelecek olursak; Esasında yazı olarak nerede hangi gazetede yazılmış, yayımlanmış bilmiyorum. Ama belli ki bir televizyon kanalı tarafından da ekrandan tıpkı bir hınzır idrarı gibi akıtılmış!..

“Süpürge bıyıklı aşık müsveddeliğimden” başlamış, aklı sıra ne kadar ve ne çeşit küfür biliyorsa hepsini sıralamış...

Halbuki kendi de şunu çok iyi bilir! İş hakarete kalırsa ben adamı iki kelimede o her gün sabahtan başlayarak akşama kadar bitirdiği viski şişelerine oturturum o koca kıçını o şişelerden kurtarmak için genel cerrahlara ihtiyaç duyar.

Sonra adına havladığı zatla beraber kendi koltuklarını kurtarmak için devletlülerin kıç kılı bile değil “anüs tüyü” haline gelmiş zavallıların Ozan Arif’in bıyığını beğenmemeleri gayet normal!

Neyse uzatmayalım yazıyı sizinle illa da paylaşmak istememin diğer sebebi de şu;

Yazıyı okuyun ve bir ömür verdiğimiz o canım yuvamızın, o MHP’nin kimlerin eline kaldığını görün diye paylaşıyorum...

Sonra böyle bir muhteşem(!!!) yazıyı düşündüm de, yazsa yazsa ancak Semih Yalçın gibi onun bunun zorlamasıyla profesör olmuş, akademisyen bozuntusundan başkası da yazamaz...

Yani kaçırmayın istedim.

Benden paylaşmak...

Kararı hatta cevabı bile siz verin istedim...

Cevabı siz verin istedim çünkü; Beni tanıyanlar şunu çok iyi bilirler, Ben sahipleri var iken, köpekleriyle asla uğraşmam...

Sadece "Oşt..." diyorum geçiyorum o kadar...

Not; Ha şu en sıradan halk ağzı bir kelime kullansam bana yakıştıramayan, bana edep öğretmenliği yapan arkadaşlarımız da iyi okusunlar.

Boka bok demem veya puşta puşt demem için illa profesör mü olmak lazım acaba?

OZAN ARİF KİMDİR?

Giresun'un Alucra ilçesine bağlı şimdiki ismi ile Yükselen eski adı ile Hapu köyünde 10 Haziran 1949'da doğdu. Babasının memuriyeti dolayısıyla, ilk ve ortaokulu Samsun'da bitirdi. 1970'de başladığı öğretmenlik mesleğinde Samsun'un Devgeriş köyünde beş yıl öğretmenlik, dört yıl ise okul müdürlüğü görevi olmak üzere üzere dokuz yıl hizmet verdi.

24 Eylül 1980 ve 5 Kasım 1991 tarihleri arasında Almanya'da yaşadı. Şarkılarındaki milliyetçi vurgular nedeniyle özellikle ülkücü camianın en popüler halk ozanı oldu.