Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika turunun Dakar durağında kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, Doğu Guta'da yaşanan insanlık dramıyla ilgili değerlendirme yaparken, “Sayın Putin’e, ‘Doğu Guta’dan tahliye edilenleri biz ülkemize alalım, tedavilerini yapalım’ dedim. Olumlu yaklaşım gösterdi ama maalesef bu yönde mesafe kat edilmedi. Tahliye edilenlerin Şam’a gönderildiği haberleri var. Şam’a gönderilmiş olmaları, ejderhaya teslim edilmeleri anlamına gelir” dedi.

Erdoğan, sorulara şu cevapları verdi:

Rusya Devlet Başkanı Putin, “Erdoğan sayesinde Doğu Guta’daki siviller tahliye edildi” dedi. Bu, Doğu Guta, İdlib veya başka noktalarda sivillerin tahliyesi için birlikte çalışmaya devam edileceği anlamına mı geliyor?

Ben Doğu Guta ve İdlib ile ilgili Sayın Putin’i aradım. Doğu Guta’dan tahliye için ricada bulundum. Orada çocuklar ve kadınlar öldürülüyor. Sözüm ona sivillerin gözetileceği söyleniyor ama, videolar, fotoğraflar ortada. Yapılanları gördüğüm zaman, insan olmaktan, baba olmaktan, siyasetçi olmaktan, hatta cumhurbaşkanı olmaktan utanıyorum. Bu zulme seyirci kalamayız. 

Putin’den Doğu Guta’ya insani yardım konusunda, yaralıları oradan tahliye konusunda bize yardımcı olunmasını istedim. ‘Tahliye edilenleri biz alalım, ülkemizdeki hastanelerimizde tedavilerini yaptıralım’ dedim. Olumlu yaklaşım gösterdi. Ama bu isteğimizle ilgili maalesef bir mesafe kat edilemedi. Çocukların ve kadınların tahliye edilerek Şam’a gönderildiklerine dair haberler var. Şam’a gönderilmiş olmaları, ejderhaya teslim edilmeleri anlamına gelir.

ABD’NİN SÖZÜ FİİLİYATA YANSIMADI
ABD’nin Ankara Maslahatgüzarı, “YPG’yi Münbiç’ten çekeceğiz. YPG’yi müttefik olarak görmüyoruz. Verdiğimiz sözlere bağlıyız” dedi. Bu açıklamaya yorumunuz nedir?

ABD’liler Obama döneminden beri, Münbiç’te kalmayacaklarını, oraya girmiş olanları çıkaracaklarını, Fırat’ın doğusuna çekeceklerini söylüyorlar. Telefonlarda ve ikili görüşmelerde bize hep bunun sözünü vermiş olmalarına rağmen, fiiliyatta YPG’yi oradan çıkarmadılar. Şu an Trump ve ekibi de aynı şeyi söylüyor. Ama sözler henüz fiiliyata yansımış değil. Dışişleri Bakanları Rex Tillerson geldiğinde, ‘Çıkaralım onları. Münbiç’in yarısında güvenlik sizde, yarısında bizde olsun’ dedi. Cevaben, ‘Ne sizde olsun güvenlik, ne de bizde! Münbiç oranın gerçek sakinlerinin olmalı’ dedim. ABD’lilerin kastettikleri, kentin asli sakini olan Arapların yerlerine yerleşmelerini sağlama amacıyla, Münbiç’in güvenliğini beraberce sağlamak ise bu elbette yapılabilir. Biz, sözlerin fiiliyata yansıdığını görmek istiyoruz.


AFRİN’DE RUSYA İLE SIKINTI YOK
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “ABD ile İdlib konusunda anlaşmamız mümkün değil. Türkiye ile gerekeni yapıyoruz, sonuç alıyoruz” diyor. Ama Kremlin’e yakın kaynaklara dayanılarak yapılan yorumlarda İdlib’de bazı muhalif isimlerden Rusya’nın endişeli olduğundan, bu meselenin sizin müdahalenizle çözülebileceğinden söz ediliyor. Rusya, İdlib’de bizi rahatsız edecek bir teklifle karşımıza gelebilir mi?

Afrin olayında Rusya’yla bir sıkıntımız yok. İdlib’de gözlem noktaları oluşturma sürecimiz de devam ediyor. Şu ana kadar sekiz gözlem noktası oluşturduk. Önümüzdeki süreçte Soçi’deki üçlü zirvenin benzerini İstanbul’da yapacağız. Bu ve benzeri konuları orada da değerlendirme imkânımız olacaktır.


YAPTIKLARINI TERÖRİSTLERE MİSLİYLE ÖDETECEĞİZ
Afrin’den şiddetli çatışma haberleri geliyor. Şehitlerimiz, yaralılarımız var...

Çatışma haberlerinin hemen akabinde Hulusi Paşa ile telefonla görüşerek bilgi aldım. Jandarmadan, JÖH’lerden, maalesef 8 şehidimiz oldu. ÖSO’dan da iki şehit var. Yaralılar da var ama, hayati tehlikesi olduklarına ilişkin bir bilgi gelmedi. Olay akabinde, terör unsurlarının bölgedeki uçaksavarları personelleriyle birlikte yok edilmiş. Oradaki mücadeleyi, kararlı bir şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Teröristlere yaptıklarını misliyle ödeteceğiz.


O GEMİ ALINDI, KIBRIS'TA SONDAJ ELBETTE YAPILABİLİR
Macron’la olan telefon görüşmenizde Kıbrıs konusu da gündeme gelmiş. Konuyu hangi çerçevede konuştuğunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?

Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda bizim daha yumuşak davranmamızı istiyor. Kendisine bizim uluslararası hukuka uygun davrandığımızı anlattım. Orada bulunacak petrol ve doğalgazda, Kıbrıs’ın kuzeyinin de güneyinin de hakkı var. Bu noktada birilerinin tek taraflı hareket etmesini kabul edemeyiz. Anastasiadis dürüst davranmak istiyorsa yapması gereken bir şey var: Arama çalışmalarının kime nasıl yaptırılacağını Kıbrıs’ın kuzeyiyle müzakere ile belirlemek. Sondaj beraber yapılmalı, çıkacak ürün de beraberce paylaşılmalı.

Tartışmalar sürerken Türkiye bir sondaj gemisi aldı. Yakın vadede bir sondaj gündeme gelebilir mi?

Tabii ki olabilir, olamaz diye bir şey yok. Gemi bunun için alındı. Geminin alınması birinci derecede Rum kesimini rahatsız etti. O bölgede KKTC’nin ve Türkiye’nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz. ENİ hadisesinde bu görüldü. Yarın Fransa belki Total ile yapmak isteyecek bu işi. ABD belki Exxon ile yapmak isteyecek. Ama KKTC’nin ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklarından haklarının çiğnenmesine fırsat vermemiz elbette mümkün değildir.


YUNANİSTAN'A FÜZE YAPTIRIMI UYGULANDI MI?
ABD basınında, Rusya’dan S400 füze alımımız nedeniyle ABD’nin ülkemize yaptırım uygulayabileceği yorumları var. Böyle bir risk söz konusu mu? Yaptırım gündeme gelirse, Türkiye füze alma kararını gözden geçirir mi?

Bizden söz bir kere çıkar, iş biter. Ruslarla anlaştık, o iş artık bitmiştir. NATO üyesi Yunanistan da Rusya’dan S-300 füzeleri aldı. Yunanistan’a yaptırım mı uygulandı? Kaldı ki ülkemizin güvenliği ile ilgili meselelerde kimden ne alacağımızı başkalarına soracak değiliz. Stratejik ortaklarımızdan, aynı ittifakta yer aldığımız ülkelerden, müttefikliğin gereğini yerine getirmelerini bekleriz. Mesela müttefikimiz olan bir ülkenin, bir terör örgütüne silah temin etmesini, hem de ücretsiz olarak silah vermesini makul karşılamamız mümkün değildir.


FETÖ İLE MÜCADELE SÜRE VEREMEYİZ
Afrin konusu öne çıkınca FETÖ’yle mücadelenin sekteye uğraması söz konusu mu? FETÖ’nün kökü ne zaman kazınacak?

Bu öyle süre verilebilecek bir konu değil. Mücadele devam ediyor. Yargılama neticesinde verilmeye başlamış cezalar var. Müebbete mahkûm olanlar var, bakıyorsunuz, 15, 20, 30 yıl mahkûm olanlar var. Süre veremeyiz ama yapmamız gereken, mücadeleyi kararlı biçimde sürdürmektir. Kovalamaya devam edeceğiz.


28 ŞUBAT MAĞDURLARI İÇİN YASA ÇALIŞMASI
28 Şubat mağdurlarının özgürlüklerine kavuşması, iade-i itibar için bir çalışma var mı? Yeniden yargılama süreci olur mu?

Bu konu ile ilgili Adalet Bakanlığı’nın yaptığı bir çalışma var. Ama bu ne zaman neticelenir, bu tabii ki yargı meselesi. Bunu şu an benim söylemem mümkün değil. Ama biz arkadaşlarımıza, ‘Bu konuda adaletin tecellisi için bir yasal çalışma yapın’ dedik. Şu anda Adalet Bakanlığı’nda böyle bir çalışmayı arkadaşlarımız yürütüyorlar.