CiddiGazete- Üniversitelerle fuhşu aynı eksende değerlendiren Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu hakkında savcılık soruşturma başlattı.

İstanbul Üniversitesi Milliyetçi-Ülkücü Akademisyenler Platformu Sözcüsü Prof. Dr. Hayati Durmaz da yayımladığı metinle, üniversitelerle ilgili yapılan değerlendirmeyi kınadı.

Prof. Dr. Hayati Durmaz'ın açıklaması şöyle:

ÜNİVERSİTELERE ATILAN İFTİRAYI LANETLİYORUZ: EDEP YA HU

Üniversiteler, bilimsel gerçekleri arayan, bilim üreten, bilimi yayan, en üst düzeyde araştırma ve eğitimin yapıldığı, bunların yanında topluma hizmet eden, daha önemlisi topluma yön veren hatta toplumun itici gücü olan günümüzün en önemli ve en seçkin kurumlarındandır. Ancak, Ülkemizde bazı kesimlerin üniversiteye karşı olan olumsuz bakış açısının kimi “Boğaz dokuz boğumdur” sözünü anlayamayanlarca devam ettirildiği görülmektedir.

Bu olumsuz karalamaların en iğrenci ise bilim yuvası olan ve “İlim Çin’de bile olsa gidip alınız.” hadisini inkâr edercesine kutsal bir görev ifa eden üniversiteleri aşağılık mekanlarla birlikte zikretmekten çekinmeyen profesör (!) unvanlı Ebubekir Sofuoğlu adlı şahsın “üniversiteler fuhuş evidir” iftirası ve bu iftirayı destekleyen sefillerin beyanlarıdır.

İnsanlık onuruna dokunan ağza alınamayacak bu sözler, üniversitelerimizde görev yapan öğretim üyesinden memuruna bütün mensuplarımızca şaşkınlıkla ve büyük tepki ile karşılanmış ve kızlı erkekli bütün öğrencilerimizi derinden yaralamıştır. Bu iftiralar bilim yuvası olan üniversiteleri yıpratmaya, evladını okutmak için aç ve açıkta kalmaya razı olan Türk Milletinin gözündeki değerini düşürmeyi başaramayacaktır. Üniversiteler şüphesiz bu iftiradan aridir. Ancak profesör(!) unvanlı Ebubekir Sofuoğlu adlı şahıs, bu sözleri hangi deneyimleri neticesinde söylediğini de mutlaka açıklamalıdır.

Bilgiye ve bilime olan ihtiyacın her gün biraz daha artmasına ve bunun da ana kaynağı olan üniversiteler olmasına karşılık adeta Ülkemizin bilime uzanan damarını ve milletin üniversitelerden umudunu kesecek, gençlerimizi, hasseten kendini muhafazakar olarak gören gençlerimizi, üniversiteden soğutacak, ilim ve gelişmeden alıkoyacak demeç ve söylemler nedeniyle bir anne veya baba oğlunu veya kızını üniversiteye göndermezse veya okuyan bir tek öğrencimiz bile üniversiteden ayrılırsa profesör (!) unvanlı bu zat ve destekçileri, bütün bunların vebalini nasıl ödeyecektir?

Salgın sürecinde yaptıkları insanüstü çalışmalarıyla övündüğümüz doktorlarımızın, son günlerde hepimizin moral kaynağı olan İHA ve SİHA’ları yapan mühendislerimizin, içinde bulunduğumuz zor koşullarda çocuklarımızı eğitmeye çalışan öğretmenlerimizin ve diğer meslek mensuplarımızın, en önemlisi aydınlarımızın yetiştiği kurumlar olan üniversitelerimiz hakkında söylenen bu küçük düşürücü ve aşağılayıcı sözleri şiddetle reddediyoruz.

Kabul edilmesi ve hoş görülmesi mümkün olmayan bu sözleri sarf eden profesör (!) unvanlı şahsı ve bu yapılanları İstanbul Üniversitesine bulaştırmak isteyen destekçilerini İstanbul Üniversitesi Milliyetçi-Ülkücü Akademisyenler Platformu olarak şiddetle kınıyoruz. Bu iftirada bulunanların eğer bu ifadelerinden dolayı pişman iseler derhal açıkça Türk milletinden ve üniversite camiasından, özellikle geleceğimiz, umudumuz olan gençlerimizden özür dilemelerini; yok eğer bu görüşlerinde gerçekten samimi iseler bu takdirde çoluk çocuklarına haram lokma yedirmeye son verip derhal istifa etmelerini talep ediyoruz.

Devletimizin ilgili kurumlarının ve YÖK’ün bu şahsa ve destekçilerine hak ettiği cezayı vereceğine olan inancımızı koruyor ve meselenin takipçisi olacağımıza yüce Türk milletinin huzurunda söz veriyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.