CiddiGazete- Ülkücü hareketin en büyük ozanı Arif Şirin; namı diğer Ozan Arif, beş yıl önce bugün Hakk'a yürüdü.

Tedavi gördüğü Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 13 Şubat 2019'da gözlerini kapatan Ozan Arif'i edebi aleme binlerce ülküdaşı dualarla uğurladı.

arif 2

MİLLİ DUYGULARIN SESİ: OZAN ARİF

Giresun'un Alucra ilçesine bağlı Hapu köyünde 10 Haziran 1949'da dünyaya gelen Arif Şirin, ilk ve orta öğrenimini Samsun'da tamamladı. Arif Şirin, eğitimini sürdürürken ailesine destek olmak için yaz aylarında tarlada çalıştı.

arif 6

Ortaokul yıllarında sesine aşık olduğu bağlama ile tanışan Ozan Arif, yakalandığı tüberküloz hastalığı nedeniyle İstanbul'da yaklaşık bir yıl hastanede tedavi gördü.

Burada harçlıklarından biriktirdiği parayla 1964 yılında ilk bağlamasını alan Arif, saz çalmayı da kendi kendine öğrendi.

Uğur Işılak'tan Ozan Arif'e vefa Video: Uğur Işılak'tan Ozan Arif'e vefa

Diğer hastaların şikayeti üzerine hastane yönetimince çıkarken iade edilmek üzere sazına el konulunca, yine harçlıklarını biriktirerek başka bir bağlama alan Ozan Arif, bu da alınınca 3'üncüsünü edindi. Böylece Arif Şirin'in hastaneden çıkarken üç bağlaması oldu.

Çocukluğunda tarlada çalışırken atma türküler söyleyen Şirin, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Sürmeli Bey, Yusuf ile Züleyha gibi destanları okuyarak büyüdü. Memleketi Alucra'da pazar kurulan günlerde destancıları dinleyen Arif Şirin, köyde etrafında yaşanan olaylarla ilgili şiirler yazmaya başladı.

"Ozan" mahlasını ortaokuldaki okul müdürü Kemal Giritli'nin verdiği Arif Şirin, gittiği öğretmen okulunda edebiyat alanında kendini geliştirdi.

arif 3

BAŞBUĞ'LA NASIL TANIŞTI?

Alparslan Türkeş'i ilk kez ortaokul yıllarında Samsun'da düzenlenen toplantıya geldiğinde gören Arif Şirin, bu toplantının ardından kendisini Türkeş'e yakın hissetmeye başladı. Yıllar sonra öğretmen okulundan mezun olunca gittiği Ankara'da Türkeş ile ilk kez görüşme fırsatı buldu.

Öğretmen okulunu tamamlayan Ozan Arif, Samsun'da iki farklı köy okulunda 1970-1979 yılları arasında öğretmenlik ve okul müdürlüğü yaptı. Bu arada ülkücü arkadaşlarıyla toplantılara katıldı.

arif 5

ÜLKÜ OCAKLARI GENEL MERKEZİNE DAVET EDİLDİ

Sosyal faaliyetlerde de bağlama çalıp deyişler söyleyen Ozan Arif, Ülkü Ocakları Genel Merkezinin dikkatini çekti. Turnelere giden, piyeslerde perde arasında bağlamayla kendine has program yapan Ozan Arif, Ülkü Ocaklarınca Ankara'da düzenlenen etkinliklere de katıldı.

Konserlerinde memleketinin yöresel kıyafetini giyen Ozan Arif, Ülkü Ocakları genel merkezi tarafından 1977-1978 yıllarında Konya'da düzenlenen "Aşıklar Bayramı"na gönderildi. Burada seslendirdiği şiir büyük beğeni toplayan Ozan Arif, dinleyicilerin isteği üzerine, ikinci kez söylemek yasak olmasına rağmen jüri üyelerinden Ahmet Kabaklı'nın ağırlığını koymasıyla şiirini tekrar okudu.

TRT'YE ÇIKMAYI NEDEN REDDETTİ?

Ozan Arif, burada altın madalya kazandı. TRT'den Konya'ya çekim yapmaya gelenler tarafından altın madalya alan 17 kişi, Ankara'ya davet edildi. Ozan Arif, bir röportajında orada yaşadıklarını şu şekilde anlattı:

"O aşıklar birbirini dürtüyor. 'Ben çıkacağım daha uzun' diye. Şimdi bana geldi sıra. TRT'de 'sol' hakim tabii o zaman. Çekim yapanlar geldi, 'Şiirin şurasını değiştirebilir misin?' dediler. 'Ben bu şiirle böyle altın madalya aldım' dedim. 'O zaman seni çekemeyeceğiz' dediler. 'Tamam, çekmeyin' dedim. Reddettim. Hemen, sahne kıyafetimi giymiştim, kuşağı falan çıkarmaya başladım. O ara hiç unutmuyorum, Allah rahmet etsin, şimdi vefat etti Şeref Taşlıova geldi yanıma, dedi ki; 'Arif seni tebrik ederim'. 'Niye abi?' dedim. 'Görmüyor musun biz iki dakika televizyona çıkacağız diye birbirimizi yiyoruz, sen bana ders verdin' dedi."

KONSERİNİ BOMBALADILAR

Ozan Arif, Amasya Suluova'da bir sinema salonunda Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen toplantı sırasında saz çalmak için hazırlık yapmak üzere perdenin arkasına geçtiği sırada, sandalyenin altına yerleştirilen bomba patlatıldı. Burada 3 kişi yaşamını yitirdi, 16 kişi de yaralandı. Ozan Arif daha sonra bu olayı, "Bende kapanmaz bir yara" ifadeleriyle paylaştı.

1979'DA ÖĞRETMENLİKTEN İSTİFA ETTİ

Dönemin yöneticileriyle 1979 yılında yaşadığı sorunlar üzerine öğretmenlikten istifa eden Arif Şirin, Almanya'ya turneye gitti. Ozan Arif, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından ilk gözaltına alınanlardan oldu. Kısa süre sonra serbest bırakılan Arif, tekrar tutuklanacağını öğrenince 24 Eylül 1980'de Almanya'ya gitti. Burada da haftada birkaç kez konser veren Ozan Arif, bir röportajda Almanya'daki yıllarını ve Türkiye'ye dönüşüyle ilgili şu ifadeleri kullandı:

"Orada yabancı kültürlerin altında anneleri babaları çalışırken heba olan yavrularımızı görürken bir öğretmen olarak içim burkuluyordu. Demek istediğim, Ozan Arif, ülkücü gece, Bozkurt, bilmem ne... Ben sadece bunlarla uğraşmadım ki. Ben orada insanlarımızın sosyal problemleri ile de uğraştım. Beni 'Ozan Arif' yapan onlar oldu. Dar bir sloganik yolda gitmedik. Uğradıkları haksızlıkları dile getirdim, ev vermiyorlar onu dile getirdim, yabancı düşmanlığını dile getirdim. Yani bizi 'Ozan Arif' yapan şey, meselelere sadece ideolojik yaklaşmamam, milletin derdini dert edinmemdir."

"BAŞBUĞ ARADI 'GEL OĞLUM' DEDİ"

Almanya'da bulunduğu yıllarda Türkiye'de hakkında birçok soruşturma devam eden Ozan Arif, kendisiyle yapılan röportajda gurbetten dönüş sürecini şöyle aktardı:

"Benim için toplam 183 sene ceza istiyorlardı. Benim amcam avukatlığımı yaptı. Bütün vilayetlerde açılan davalarımı topluyordu. Amcam, 'Bunların ipiyle kuyuya inilmez. Gel demeden gelme' diyordu. Başbuğ da aynı şeyi söyledi. 'Oğlum ben gel demeden gelme, bir delilik yapma' diyordu. Bir gün Başbuğum beni aradı. 'Gel oğlum' dedi. 'Ben hallettim'.

Ben Samsun'dan milletvekili adayı olarak geldim. İttifak vardı o zaman. O ittifakın Samsun 2'nci sıra adayı olarak. Birinci sırada Erbakan'ın adayı. O zaman şehir barajı sistemi vardı. 73 bin falandı Samsun barajı. 69 binde kaldık ama öyle milletvekili olayım diye bir derdim yoktu. Benim için vatanıma kavuşmak, 10 tane milletvekilliğine değerdi. Beş gün kalmıştı geldiğimde seçime. Tercih vardı ayrıca. Barajı aşamadık ama aşsaydık birinci sıra değil, ben gidiyordum. 9 bin tercih alan geçiyordu. Ben 27 bin tercih almıştım. Bir bakıma da çok mutlu oldum barajı aşamamaktan. Çünkü birinci sıradaki arkadaşa haksızlık yapmış olacaktım. Allah nasip etmedi hülasa."

Ozan Arif, 11 yıllık gurbet hayatının ardından 24 Eylül 1991'de Türkiye'ye geldi. Bir süre sonra yine Almanya'ya dönen Ozan Arif, Avrupa ve Türkiye'de konserlerini sürdürdü.

Çıldır'da Aşık Şenlik, Erzurum'da Sümmani Baba, Erzurumlu Emrah, idolü olarak nitelediği 1800'lerde yaşamış Develili Aşık Seyrani Baba'yı Türk halk edebiyatında muazzam örnekler verenler olarak anlatan Ozan Arif, özellikle Develili Aşık Seyrani Baba'da kendisini bulduğunu vurgular. Pir Sultan Abdal'ı da "dava adamı" olarak anan Ozan Arif, ona haksızlık yapıldığına inanır.

İlk plağı İstanbul Ülkü Ocakları tarafından 1973-1974'lü yıllarda çıkarılan Ozan Arif, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından ülkücü camianın yaşadığı acıları ve işkenceleri dile getirdiği şiirleriyle toplumun tüm kesimlerinde tanındı.

TÜRKEŞ: NEYE İNANIYORSAN ONU SÖYLE

Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'ten hep iltifat gördüğünü belirten Ozan Arif'in "Başbuğ" ile yakınlaşması ise 1980'den sonra kendisi yurt dışındayken oluştu. Bu dönemde zaman zaman Ozan Arif ile Türkeş telefonla görüştü.

Alparslan Türkeş'in hapisten çıktıktan sonra Almanya'daki evine misafir olduğunu aktaran Arif Şirin, o dönemle ilgili de şunları söyledi:

"Uzun uzun çok sohbetlerimiz oldu. O beni en yakın o dönem tanıdı, ben de onu. Biz o nesil olarak hiç görmediklerimizi de tanıyorduk. Ondan sonra yeri geldi o beni aradı, yeri geldi bilgi istedi. Yeri geldi ben onu aradım. Turneye çıkarken bilgi verdim. 'Efendim şu programları işleyeceğim' diye. Hatta bir keresinde hiç unutmuyorum sürgünden döndüğümde Türkiye'de turne yapıyoruz. Turnenin birine çıkarken yapacağım bir programla ilgili bilgi vermek amacıyla randevu aldım, gittim. Dosyamı önüne koyarken, 'Efendim bunlar yapacağım program. Sizin verdiğiniz mesajlarla çatışmasını istemem. Bir bakarsanız memnun olurum' dedim. Önüne koyduğum dosyayı geri verdi bana. 'Arif, ben siyaset yapıyorum evladım ama sen bu vatanın ozanısın. Neye inanıyorsan, doğru olarak git onu söyle' dedi."

arif 4

Ozan Arif, yazdığı bir şiirde kendisini şöyle anlattı:

"Tevellüt kırkdokuz, adım Arif'tir, soyadım kütükte Şirin bilinir / Giresun Alucra Hapu köyünden, soyumu sopumu sorun bilinir / 'Ozan' diye tanır tanıyan beni, gönlümde yaşatmam garezi kini ve lakin memleket, millet haini, olanlarla aram serin bilinir."

"ÜLKÜDAŞLARIMIN MUHABBETİNDEN DAHA BÜYÜK ÖDÜL OLMAZ"

Uzun süre Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinde tedavi gören Arif Şirin, 13 Şubat 2019'da hayatını kaybetti.

Güzel sanatlara yeteneği, şiire ilgisi ve özellikle şairlik kabiliyetinden dolayı okul çağlarında şiir alanında ödüller alan Ozan Arif'in ünü, ilerleyen yıllarda yöresel sınırları aşıp Türkiye genelinde duyuldu.

Atışma, doğaçlama şiir söyleme, güzelleme ve çeşitli alanlarda Türkiye birincilikleri, sertifika ve ödülleri bulunan Ozan Arif, en büyük ödülünü ise şöyle ifade etmişti:

"Ortaokul çağlarında çocuk yaşta bu sevdaya gönül vermişim. O yaşlardan beri verdiğim mücadelenin karşılığını, tertemiz yüreklerde sevgi sarayları kurarak aldım. Ülküdaşlarımın sevgi ve muhabbetinden daha büyük beşeri ödül olamaz."

AHA GELDİM GİDİYORUM

Yalan dünya işte senden,

Aha geldim, gidiyorum.

Türk milliyetçileri iftarda buluştu Türk milliyetçileri iftarda buluştu

Kalanlara selam benden,

Aha geldim, gidiyorum.

Var mı sana gelip kalan,

Baştan başa murad alan,

Varın yoğun hepsi yalan

Aha geldim, gidiyorum.

Dereyi aş, tepeyi aş,

Sonu yoktur dolaş dolaş,

Günden güne yavaş yavaş,

Aha geldim, gidiyorum.

Yalan dünya sana böyle

Kimler konup göçtü söyle,

Ben de işte aynen öyle

Aha geldim, gidiyorum.

Gülemedim şöyle bir gün,

Senelerim geçti sürgün

Gönül sevdiğine dargın,

Aha geldim, gidiyorum.

Arif der ki: bunca yıl ay

Geldi geçti vay dünya vay!

Yaşamaksa yaşadım say,

Aha geldim, gidiyorum.

arif 7ANIT MEZAR 7 TON AĞIRLIĞINDA

Ozan Arif'in anıt mezarını dünyaca ünlü mimar merhum Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp tasarladı ve heykeltraş Osman Onuktav hayata geçirdi.

Anıtta 15 tonluk Muğla Leylak mermeri işlendi. 7 ton ağırlığındaki kaide, 3 ayda imal edildi.

ÜSTÜNDE 3 HİLAL VE SAZ VAR

Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp'in çizimini yaptığı anıt mezarın mermerden yapılan ana gövdesinde Ozan Arif'in sanatçı kimliğini anlatan saz ve milliyetçi kimliğini yansıtan 3 hilal yer aldı.

Mezarın yan yüzlerinde ise sanatçının şiirlerinden birer kıta yer aldı. Ayrıca mezarı çevreleyen bandın üstüne 16 Türk devletini temsil eden kabartmalar işlendi.