Dünyanın ruhu değişti. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yapılan Berlin Duvarı 9 Kasım 1989'da yıkıldı. Ancak, artık ülkeler arasında yeni duvarlar yapılıyor. Genelde, Kırım'da olduğu gibi sınırlar zorla değiştiriliyor.

Artık savaşların da şekli değişti. Büyük ve güçlü devletler kendi topraklarında savaşmıyorlar, silahlı güçleri de doğrudan doğruya savaş amacıyla karşılaşmıyorlar. Başka topraklarda, güçlerini taşeronlarla, devlet dışı silahlı güçlerle (askeri şirketler), terör örgütleri, milis güçleriyle sürdürüyorlar.

Arap Baharı'nın patlak vermesiyle birlikte, devlet dışı silahlı grupların (ki bunların önemi bir kısmı terör örgütü ve milis) kuvvetleri olarak seçildiği de belgelenmektedir.

Rusya, Libya'da Wagner Rus özel güvenlik şirketi mensubu paralı askerlerin, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır destekli General Halife Hafter güçleri ile birlikte savaşmakla suçlanıyor...

IŞİD, Hizbullah, PKK, YPG ve diğerleri, emperyal devletlerin, devlet dışı güçlerini oluşturuyorlar!

Artık İnsanlar kendilerini güvende hissetmiyorlar. İnsan hayatı tehdit altında. Küreselleşme her şeyi değiştirdiği gibi, savaşların askeri güvenlik alanları da değişti. Çevre, enerji, gıda, bilişim, teknoloji gibi sayacağımız askeri olmayan alanlar da tehdit altında. Saydığımız bu alanlarda insanlık tehdit altında. En büyük terör gıdada... Gıda terörü, insan sağlığını ve hayatını etkilemede korkunç boyutlara ulaşmış vaziyette.

BÜTÜN DÜNYA ARTIK BÜYÜK BİR HAPİSHANE- Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün araştırmasına göre, 2000-2002 yılları arasında iç savaşlarda ölenlerin, tüm savaş alanlarında ölenlere oranı yüzde 90'a ulaşmış durumda. Bu oran 1950'li yıllarda yüzde 8, 1960'lı yıllarda yüzde 29, 1970'li yıllarda yüzde 40 olduğu göz önüne alındığında, yeni tehdidin ne olduğu daha iyi anlaşılır kanaatindeyim. Diğer bir deyişle; her ülke kendi mevzisinden vuruluyor...

Devletlerarası savaşın tüm savaşlara olan oranı, "soğuk savaş" sonrası dönemde yüzde 17 den, yüzde 4 düşerken, yerel çatışmalar yüzde 96'ya çıkmış...

Küreselleşmeyi yaşadığımız bu günlerde, 60'ın üzerinde ülke, 60'ın üstündeki komşusuna terör ve güvenlik sebepleri ile duvar örmüş vaziyette. Soğuk savaş yıllarında Berlin duvarı ile Almanya ikiye bölünmüştü; adı Barış olan dönemde bütün dünya bölündü.

Terör ve göç tehditi altındaki Türkiye'de, Suriye ve İran sınırına duvar örmüş vaziyette.

ARTIK DÜNYA KOCAMAN BİR HAPİSHANE- Bütün devletlerde ve toplumlarda güvenlik endişesi ile etraflarına duvar örüyorlar. Dışarıdan gelen tehditlere karşı duvar örerken, içeride de güvenlik endişesi ile modern silah, teçhizat ve teknolojilerin yanında güvenlik personel sayısı da tavan yapmış vaziyette.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) bu hafta yayımladığı yıllık rapora göre, 2018’de 1,8 trilyon dolara ulaşan küresel askeri harcamalar, Soğuk Savaş sonrası yeni bir zirveye ulaşmış durumda...

Bundan 20 yıl önce Turkiye'de özel güvenlik birimleri yoktu. 2004 yılında çıkarılan kanunla kurulan güvenlik şirketlerinde 1 milyon 58 bin 626 kişi özel güvenlik kimlik kartı alırken, aktif çalışan sayısı 283 bin 431. Personel istihdamı var. Bu rakam, 270 bine yakın emniyet personeli sayısından da fazla.

Artık devletler kendi varlıkları ile birlikte, insanların güvenliklerini sağlamada zorlanırken, bekasını tehdit eden unsurlarla da mücadele etmek mecburiyetinde.

Artık, devletler kendi sınırları içerisinde varlıklarını güvenlik içerisinde sürdüremezler. Bölgesel barış, bölgesel güvenlik alanları, bölgesel güçler oluşturmak mecburiyetindeler.

Aksi durumda özellikle de bölgemizdeki ülkeler; terör, iç savaş tehditleri ile boğuşurken, Orta Doğu bataklığında boğulup giderler!..