Yeryüzündeki sular, güneşin etkisiyle buharlaşır ve yükselir.

... Su damlacıkları birleşerek büyüyüp ağırlaştığında yağmur olarak yere iner. Bu olay tekrar tekrar yaşanır.

Buharlaşan su yoğunlaşarak aslına döner...

Dünyadaki bütün varlıkların yaşadıkları olaylar zinciri veya sebep sonuç ilişkileridir bunlar...

Bu durum insanoğlu için de geçerlidir.

Hepinizin bildiği meşhur bir kıssadır, anlatılan:

Birgün sultan, bahçıvanın yanına uğrayıp kendisine hediye edilen tayı sorar.

- Bahçıvan efendi! nasıl bizim tay?

- Asluhu nesluhu, sultanım.

- Nesi var?

- Sultanım, asil bir tayın sırtına sinek, böcek konduğunda bunları kuyruğuyla kovalar; ancak bizim tay, adeta bir inek gibi kafasını çevirip ağzıyla sinekleri kovalıyor.

Sultan, bunun nedenini öğrenmek için tayı hediye eden adamı çağırtır ve tayın bu davranışının sebebi hakkında bilgi ister. Tayı hediye eden adam der ki:

- Sultanım; bizim tay doğduktan hemen sonra annesi öldüğü için onu ineğe emzirttik.

Böylece meselenin sırrı çözülmüş olur ve sultan adamlarına emreder:

- Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek!

Başka bir zaman sultana, güzel görünüşlü iri bir hindi hediye edilir. Bir müddet sonra sultan bahçıvanın yanına varır ve hindiyi sorar.

- Asluhu nesluhu, sultanım.

- Bahçıvan efendi, bunun neyi var?

- Sultanım, asil olan bir hindi öteceği zaman kabarır, ibiği masmavi olunca başlar ötmeğe. Bizim hindi iyice kabarıyor, ibiği masmavi olup tam öteceği zaman kafasını suya daldırıyor. Galiba bunun da soyunda bir bozukluk var.

Sultan, işin aslını öğrenmek için hindiyi hediye eden kişiyi çağırtır. O kişi, hindinin yumurtasını ördeğin altına koyduklarını ve hindinin, ördek yavrularıyla birlikte büyüdüğünü anlatır. Bu meselenin de sırrı böylece anlaşılmış olur ve padişah emreder:

- Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek.

Sultan, güzel bir günün sabahında bahçede yalnız başına dolaşırken, bahçıvan gözüne ilişir ve ona doğru yaklaşarak:

- Bahçıvan efendi, bende de bir sıkıntı var mı? Der.

- Asluhu nesluhu, efendim.

"Bende de mi?" der ve hemen son demlerini yaşayan annesine koşar.

- Anneciğim, inan sana kırılıp küsmem, kızmam da. Bende bir sıkıntı var mı?

- Annesi durur, sıkıla sıkıla başlar anlatmaya:

- Oğul, babanla evlendiğimizde baban çok yaşlıydı, ben daha 15-16 yaşlarında genç, güzel bir kızdım. Gençliğimin duygularına kapılıp bir hata ettim. Sen bizim sarayın aşçısının oğlusun.

Hakikati öğrenen sultan, bahçıvana seslenir:

- Ey olayların perde arkasından bizlere sırlar sunan değerli insan! tay ve hindinin durumlarına vakıf oldun, anladık da; benim durumumu nasıl anladın? Bu nasıl bir bilgeliktir söyle bana.

- Ey yüce sultan, bunu anlamaktan daha kolay ne var? Benim bildiğim sultanlar, ödül verirken verin bir kese altın! der. Sen ise verin fazladan bir kap yemek diyorsun.

Sultan adamlarına seslenir:

- Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek!

Asalet önemlidir!

Nesiller aslına çeker. "Asil azmaz, bal kokmaz; kokarsa yağ kokar" demiş atalarımız..."

Bilir ve görürüz ki, ördek veya kaz yumurtasını kuluçkadaki tavuğun altına koyup, zamanı gelince yumurtadan çıkan civcivler biraz büyüdükten sonra -aynı ortamda yetişmelerine rağmen- ördek ve kaz yumurtalarından çıkan civcivler, aslına çekip yüzerken, tavuk civcivleri tavuk gibi hareket etmektedir. Yani ördek ve kazdan tavuk olmaz, olsa da cinsine çeker.

Derler ya, "Kurbağayı kürke sarsan, kurtulur kurtulmaz

çamura atlar."

Dadaloğlu'nun şiirde belirttiği gibi, “Aslı kurt yavrusu yine kurt olur" veya bir ata sözümüz de ifade edildiği üzere, "Kurttan kuzu olmaz!"

Bu yazıyı kimseyi zemetmek için yazmadığımı ifade etmek isterim. Ancak genel bir tabloyu ifade etmek için yazdığım bu yazıyı, sizler hemen yanıbaşınızdaki şahıslarla ifadelendirebilirsiniz veya üzerinize de alabilirsiniz bunun beni bağlamıyacağını da ifade etmek isterim!

Binlerce örnek ile ispatı mümkün olan bir olay tekrar eder durur.

"Küllü şey'in yerci'u ilâ aslihi"dir. Yani her şey aslına döner.

İhtirasla, iştiyakla vazgeçilen haysiyeti haraç mezat paraya, tahvil edenleredir sözümüz.

Siz efendiler; üzerlerindeki izzeti nefis libasını çıkaranlara bakıp hayıflanmayınız!

"Küllü şey'in yerci'u ilâ aslihi"dir yani her şey aslına rücu eder. Diğer bir deyişle aslına döner. Aslının hükmünü icra eder.

Aslının gereğini icra edenler bilsinler ki bir gün geldiğimiz yere geri döneceğiz. Yaradan, yoktan var eden, Arzın, Arşın, kâinatın sahibi öyle buyuruyor.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

"Hasbünallahu ve ni'mel vekil, ni'mel mevlâ ve ni'mennasîr, ğufrâneke Rabbena ve ileyke'l masîr... Allah bize yeter, O ne güzel vekildir, ne güzel yardımcı ve ne güzel dosttur. Bizi bağışlamanı diliyoruz, Ey Rabbimiz dönüş yalnız Sanadır..."

Evet; tıyneti, zihniyeti, karekteri bozuk olanlar bilsinler ki; bir gün Allâh'a dönüp hep birlikte hesap vereceğiz.

Allâh, taşıdığımız izzeti nefis libasını şerefli taşıyanlardan eylesin. Nefsine zalimlik yapanlardan eylemesin...

Allah yardımcımız olsun, sağlık, sıhhat ve afiyet içerisinde hayırlı bir ömür geçirmemiz dileğiyle, selâm ve saygı sunuyorum.

Kırdıysak da affola!