Bilgisayarın başına oturduğumuz zaman, klavye kahramanlığında hep bir numarayız ya hani...

Hani, mangalda kül bırakmayız ya!..

Hani, bazen hainlikte üstümüze yoktur!..

Hani bazen çapulcu oluruz!..

Hani bazen vandal!..

Bazen Gezici'ye çıkar adımız!..

Bazen paralelciye!..

Hele hele "Seni gidi Haşhaşi" diye yaftalamazlar mı bir de!..

Yamuk oluruz zaman zaman!..

Bazen de koyu bir cemaatçi!..

Övgüler yağdırdığımızı, ağıtlar yaktığımızı unutarak…

Fetöcü oluruz, dün bu vatanın en hatırı sayılır kişisi iken!..

Bazen "Eşref-i mahlûk..."

Bazen de Fatiha bilmez Ülkücüler oluruz...

Gammazcı oluruz!..

Yalaka oluruz!..

Yandaş oluruz!..

Sadece kandaş olamayız, çünkü reddederiz Türklüğü…

Bazen de;

Milliyetçilikte üstümüze toz kondurmayız...

Kolumuzdaki İsviçre saate…

Altımızdaki BMV’ye, Mercedes’e, Renault’a, Ford’a, Opel’e…

Hani şu Amerika’yı sözde boykot ederken bazı sahtekarların milleti gaza getirmek için kırdığı iPhone telefona…

Hepsinden vazgeçtim, kıçımızda ithal dona bakmadan…

Samanı bile ithal ederken…

Yerli ne kadar fabrika varsa hepsini satarken…

Buğdaya, şekere muhtaç olmuşken…

Soğanı, patatesi ithal etmişken…

Eti Sırbistan’dan alırken;

Hollanda’yı protesto ederiz, Antalya’dan gelen portakal’ı bıçaklarken…

Koreli’yi döveriz; Çin’i protesto için evindeki birçok eşyası Çin malıyken…

Daha bu uzaaaar gider de neyse, bu kadar yeter…

Ama biz milliyetçi kesiliriz bütün bunlara aldırmadan...

Meydanlarda, klavye başlarında, sokakta, ocakta, caddede milliyetçi oluruz, önümüzde kimse duramaz!..

Bir bir aslan gibi canlar, anaların davul, zurnayla askere gönderdiği Anadolu’nun fakir evlatları düşerken toprağa kin kusarız o gün; “Ya Allah, Bismillah, Allahüekber” diyerek ortalığı inletir, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye gırtlağımızı yırtarız…

Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi, yer, içer, eğlenir, keyfimize bakarız, ateş düşen ocağı unutarak…

Bazen de Atatürkçü oluruz, Atatürk’ü bilmeden tanımadan…

Bazen, söveriz kendisini düşman tecavüzünden kurtaran ve vatan bırakan adama...

Boğazda, rakı masalarında Anadolu’nun makus talihini değiştirmeye kalkarız…

Bazen de sırça köşklerde alem yapanlar, çalakalem yazar da yazarlar...

Türkiye'nin Boğazdan görüntüsü muhteşemdir...

Halbuki; Ardahan'ı ne bilir bunlar, Dağköyü'nü, Taşköprü'yü, Şırnak'ı, Uludere'yi...

Ne bilir Şavşat'ı, Boyalı'yı, Yahyalı'yı, Karakuyu'yu...

Sivas’ı ne bilir bunlar, Kangal’ı, İmranlı’yı, Hafik’i, Zara’yı…

Mancılık'ı, Karagücük'ü, Örencik'i ne bilir...

Çekerek'i, Koyunağılı'nı, ne bilirler...

Deredibi'ni, Kurugölü, Acıelmalı'yı, Kaymaz'ı...

Ne bilirler Başağıl'ı, Karapürçek'i, Yakupbey'i, Karayayla'yı, Kutluoba'yı, Akçakıl'ı...

Aslında Bogaz'dan bakınca onlar için Türkiye; Bebek, Etiler, Yeniköy, Bodrum, Türkbükü'nden ibarettir…

Amma; toz kondurmazlar yine de sözde Atatürkçü kesilirler başımıza…

Bir de din tacirleri vardır ki; en tehlikelileridir…

Meslek edinmişlerdir kendilerine…

İşleri güçleri din satmaktır…

Pabucunu bağlamıştır dinin ucuna, satar da satar…

Alıcısı da çoktur tabii…

Başkasına haram olan, kendisine helaldir...

Hırsızlık yapar…

Namussuzluk yapar…

Taciz onun işidir…

Fuhuş onun işidir…

Adaletsizlik onun işidir…

Her gün zina yapar...

Tüyü bitmemiş yetimin bile malını çalar...

Ölü soyucudur…

Diri soyucudur…

Rantçıdır…

Gaspçıdır…

Talancıdır…

Veeee yalancıdır…

Amma gel gör ki, müslümanlığı da kimseye kaptırmaz…

Allah ile aldatır…

Kur’an ile aldatır…

Peygamber ile aldatır…

Bizim buram buram cehalet kokan halkımız da bu üçkağıtçılara inanır…

Muska yazdırır…

Abdest suyunu içer…

Hatta…

Neyse…

Bakın bakın, İstiklal Marşı Şairimiz cennet mekan Mehmet Akif Ersoy ne diyor;

Sofuluk satıyorsun, elinde boy boy tesbih

Çevrende dalkavuklar; tapınır gibi, la-teşbih!

Sarık cübbe ve şalvar; hepsi istismar, riya

Şekil yönünden sanki; Ömer’in devri, güya!

Herkes namaz oruçta; hepsi sözünü dinler

Zikir Kur’an sesinden, yerler ve gökler inler!

Ha bu din, iman, takva; inan ki hepsi yalan

Sen onları kendine, taptırırsın vesselam!

Derdin davan sadece, hep nefsi saltanatın

Şimdilik putu sensin, tapılan menfaatın!

Hey kukla kafalı adam, dinle sözümü tut

Bunların dilinde Hak; ama kalbi dolu put!.

Eveeet değerli dostlar…

Bütün bu anlattıklarımdan ders alınır mı?..

Bilmem…

Hayırlı günler diler, vatandaş Halis Güler…

Selamlar, sevgiler...