Türkiye önemli bir referandum sürecinden geçti . Türk milleti ve siyasi partiler ikiye bölündü. Yarısı “Evet”, yarısı “Hayır” dedi. Çok az bir farkla başkanlık sistemine geçildi.

Başkanlık sistemini isteyenlerin iki ana argümanı vardı. Birincisi hantal bürokrasi, ikincisi ve en çok üzerinde durulan tek başına iktidarların istikrar sağladığı görüşü.

Başkanlık sistemini istemeyenler ise tek adamlı siyasetin ülkeyi kargaşaya sokacağı fikriydi.

Şimdi ne oldu da bu partilerin fikirleri değişti?

Yoksa zaten fikirleri yok, sadece bu bir oyun muydu?

Küçük ABD olmak isteyenlerin ve bize bunu dayatanların bir oyunu muydu?

AKP, MHP ile ittifak yaptığına göre ve bu sadece “cumhur ittifakı” noktasında kalmayacağına göre, “tek başına iktidar” dönemi bitmiyor mu?

İki partili koalisyonun yerini, iki partili ittifak alıyor.

Bunu, başkanlık sisteminin faydasını söyleyenler yapıyor.

Peki “Hayır” diyen partiler ne yapıyor?

Referandumdaki “hayır’ cephesi, Saadet Partisi’ni de alarak CHP-İYİ Parti-Saadet Partili ikinci ittifakı oluşturmaya çalışıyorlar.

Bu nasıl bir oyun kurgusudur?

Türkiye nasıl bir yük yüklenmiştir.

Kırk katır mı?

Kırk satır mı?

“Evet” diyenler koalisyon kurdu…

“Hayır” diyenler parlementer sistemle ilgili zerre cümle kurmuyor…

Türk milletine “kutsal ittifaklarla” yönetilme fikri başarıya ulaşmış gözüküyor!

Politika kelimesi anlamına uygun olarak Türkiye’de işliyor.

Yani çok yüzlü siyaset anlayışı ile yapılıyor.

Rahmetli Demirel’in de dediği gibi “Dün dündür, bugün bugündür” değil mi?

Aslında dün bu oyun kurulmuş zaten... Dün de aynıymış, bugün de aynı.

Biz, bize dayatılanları gerçekten sorgulamadığımız ve karşı tez üretemediğimiz sürece piyon olarak kalmaya mahkumuz...