Kalite asla tesadüf değildir. İnsanın kendisine yaptığı yatırım, insan ilişkileri, söz konusu siyasetse devlet tecrübesi, aldığı edep ve sahip olduğu ahlak kaliteyi belirleyen unsurların başında gelir.

Son zamanlarda gözler önüne serilen Ümit Özdağ-Meral Akşener kavgasında da çeşitli gözlemler yapma şansımız oldu. Bir lideri ve lider adayını ya da iki lideri değil ancak iki insanı ya da iki önde gelen insanı gözlemleyebildik.

Ümit Özdağ, devletin ne demek olduğunu iyi biliyor ve konuşmalarında bunu sürekli hissettiriyor. Akşener ise devleti değil, kendisini kurtarmak adına hareket ediyor gibi.

Yine Ümit Özdağ ortaya bir kırmızı çizgiler manzumesi koyabilirken, Meral Akşener’in bunu yapamadığını ve bazen CHP'yi bazen AKP'yi kırmamak adına dengeli gitmeye çalıştığını gözlemledik.

Bütün bu tartışmaların göbeğindeki adam Ahmet Kamil Erozan ise asla ve asla konuşmadı ve bu aslında Meral Akşener'in hanesine eksi yazdı.

Özdağ yaptığı her görüşmeyi devlette kayıt altına aldırırken, Meral Hanım'ın yetkilendirmesi ile ya da bizzat kendisinin kiminle ne nerede hangi konuda görüştüğü doğrusu belli değil. HDP ile görüşüldü mü? Ortak anayasa çalışması yapıldı mı? Bu sorulara cevap verememek ve yukarıdaki belirttiğim gibi Erozan'ın ısrarla susması Akşener ve devlet adabı arasında uzun mesafeler olduğunu kamuoyuna göstermiş oldu.

Yine bu tartışmalar konusunda farkına varılan bir gerçek de Ümit Özdağ’ın bir dış politika konseptine sahip olduğu, devlet ve devletler arası ilişkilerde hamasete değil bilgiye ve stratejiye dayanan bir duruşa dayandığı oldu. Ümit Özdağ’ın AB, ABD, Ortadoğu meselelerinde ayakları yere basan fikirleri olduğunu gördük.

Meral Hanım'ın grup konuşmalarında dillendirdiği ancak nasıl yapacağını bugüne kadar anlatmadığı meselelerin hepsi üzerinde Ümit Özdağ'ın üzerine düşünülmüş çözümleri olduğunu idrak ettik.

Sonuç itibariyle iki tarafta birbirinden memnun değil ve iki tarafta birbirini bazen delilikle bazen gizlilikle suçluyorlar. Eğer bu iki taraftan biri "Tek adam" olsa ve ülkeyi yönetse ne olurdu? Ya da şöyle soralım Ümit Özdağ susmaya devam etse ne olurdu?

Tek adam olsa hiç bilinmeyecek şeyleri, iki insanın kavgası/rekabeti sayesinde öğrendik. İleri demokrasi için çıkılan yolların her seferinde otoriter tavra dönüşmesinin yanlış olacağı ile çok sesliliğin tek sesliliğe neden tercih edilmesini gerektiğini de yaşararak gördük.