İSTANBUL ve Ankara belediye başkanlarının istifa “ettirilmesinin” ardından bu iki büyükşehire, AK Parti’nin ilçe belediye başkanları belediye meclisleri tarafından seçildi.

Ankara’da Melih Gökçek’in yerine getirilen Mustafa Tuna, tutarlı duruşu, makul icraatı ve doğru düzgün konuşmalarıyla puan toplarken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na getirilen Mevlüt Uysal tam tersi bir tablo sergiliyor.

Her lafı gaf, her sözü olay.

Önce metronun sadece AK Parti’ye oy veren ilçelere ulaştırılacağını söyledi.

Bu zırvası nedeniyle bir araba laf işitti. Kendi partisinden bile.

Daha bu gafı unutulmadan, dün de yeni cümlesiyle gündeme oturdu.

Taksicileri eleştirerek UBER’in büyük konfor olduğunu açıkladı.

“Pes” dememek elde değil.

Bir belediye başkanı, yasasızlığı ve haksızlığı savunuyor.

Dünyanın her yerinde tartışmalı bir sistemi övüyor.

Belediye başkanları, devleti ve kamuyu temsil edenler, yasasızlığı savunmazlar.

Eğer vatandaşın taksilerde kötü hizmet aldığını düşünüyorsa o hizmetin iyi olması için çabalarlar.

Korsanlığı, yasadışılığı “hizmet” olarak algılamazlar.

Taksicilerin halinden ben de pek memnun değilim.

Kısa mesafeye gitmezler, müşteriye kötü davrananları çoktur, taksiler pis ve berbat haldedir, turistleri kazıklarlar, müşterilerle tartışırlar.

Kabul.

Ama bunun karşıtlığı yasadışılık olmaz.

Hep dediğim gibi, taksi plakası denilen sınırlamayı kaldırmazsan bile UBER benzeri hizmetler için bir ihale açmaktır kamunun görevi.

Standartları belirlemek ve bu standartlara uygun hizmeti sağlayacak olanlara bedel karşılığı lisans verip denetlemektir.

Yoksa UBER gibi, Türkiye’de vergi vermeyen, tahsilatı Hollanda’daki bir hesaptan yapıp yüzde 20’sini cebe indireni korumak değil.

UBER-UBER deyip duranlar farkında mı, UBER Türkiye’de 5 kuruş vergi vermez.

Buna mukabil Türkiye’deki taksi taşımacılığının yüzde 20’si karşılığı parayı yurtdışına çıkarır.

Yılda en az birkaç yüz milyon dolar, sadece bir aplikasyon nedeniyle UBER’in kasasına girer ve Türkiye’den bu para gitmiş olur.

Ve bir belediye başkanı çıkıp bunu savunur.

Bu savunmanın bir “hikmeti” yoktur inşallah.

AK Parti yönetimine de bir hatırlatma yapayım bu arada.

Yaklaşan yerel seçimlerde eğer Mevlüt Uysal ile yola devam edecekseniz işiniz zor.

Etmeyecekseniz bile epey bir hasar vereceğinden emin olabilirsiniz.

***********

YAKIŞIKLI CEMAATLER 


BİLDİĞİMİZ kadarıyla Türkiye’deki “fanatik” İslamcılar pek içki falan içmiyorlar.

Ancak ayık bir halde bu kafayı bulmak için ne içiyorlarsa ben de ondan istiyorum.

Bir cemaatin mensuplarına ait bir yayınevi, “Her anneye lazım” diye bir kitap çıkarmış.

Esma Muratoğlu tarafından yazılan kitap adından da anlayacağınız gibi kadınlara tavsiyeler içeriyor.

Tavsiyelerden bazıları ilginç, bazıları ise çok ilginç.

En ilginç olanı ise şöyle:

“Eşinizle cinsel ilişki sırasında âlimleri, salih insanları hayal ederseniz, çocuklarınız da onlar gibi olur.”

Açık açık kadınlara diyor ki: “Eşinizle sevişirken başkasını hayal edin.”

Yemin ederim, en marjinal kitaplarda bile böyle bir tavsiyede bulunmak, Türkiye’nin bu muhafazakâr ortamında “yürek” ister.

Belli ki, Esma Hanım hayli yürekli.

Cemaatin hanımları bu tavsiyeye uyar mı, uymaz mı bilemem.

Ama eğer uyarlarsa, sakın ola ki bunu kocalarıyla paylaşmasınlar.

İlişki sırasında eşleri sorarsa “Seni düşünüyorum” desinler.

Çünkü aksi cinayet sebebi olur.

Tabii benim merak ettiğim, hangi kadın cinsel ilişki sırasında oturmakta, konuşmakta zorlanan, müritlerinin kolunda zar zor yürüyebilen dedesi yaşında birini hayal eder!

Dikkat etsinler, eğer tavsiye doğru ise pek yakında her biri bir dizi oyuncusuna benzeyen çocuklar dolaşmaya başlamasın cemaatin okullarında.

***********

SUUD MODERN, TÜRKİYE İSLAMCI ÖYLE Mİ? 


GEÇEN akşam Teke Tek’te Al Sharq Forum yöneticisi Galip Dalay’ı konuk ettim.

Ortadoğu ve Arap Âleminde olan biteni en iyi bilen ve en iyi analiz eden isimlerin başında gelir Dalay.

Program sırasında da bunu bir kez daha gösterdi.

Özellikle Suudi Arabistan konusunda yaptığı analiz müthişti.

Suudi Arabistan’ın Prens Selman’la birlikte “otoriter-totaliter” bir rejime doğru gittiğini, daha önce güçlerin kraliyet ailesinin farklı kolları arasında paylaşıldığını ve bunun da bir tür “aile içi güçler ayrılığı” yaratırken şimdi tüm gücün tek bir elde toplanarak güçler ayrılığını ortadan kaldırdığını anlattı.

Suudi Arabistan’ın Selman yönetimiyle birlikte yıllardır suçlandığı “radikal ve terörist İslam” destekçisi olmaktan uzaklaşmaya ve modern-barışçı bir İslam anlayışına yönelerek Batı’ya mesaj vermeye başladığını anlattı.

Bu yolla ülkesine yabancı yatırım çekmek, İslam dünyasının kabul gören sözcüsü ve hamisi olmak, terörle birlikte anılan İslam’ı İran ve diğer ülkelerin sırtına yıkmak amacı güttüğünü söyledi.

Benim bunlardan anladığım şu.

Türkiye gerçek anlamda modern ve terörden uzak İslam ülkesi olma imajını kaybederken, modernlikle, insan haklarıyla, demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan Suudi Arabistan, hâlâ ve her şeye rağmen çok gerisinde olduğu Türkiye’nin rolünü almaya çalışıyor.

Gerçek modern İslam ülkesi Türkiye ise Suudi ve İsrail destekli propagandayla “radikal İslam” ülkesi olarak gösterilmek isteniyor.

***********

AİLE İÇİNDE BÖYLE ŞEY OLMAZ 
BAKTIĞIN zaman modern, ayakları üzerinde duran, ekonomik bağımsızlığa sahip kadınlar.

Övülen ve rol model olabilecek durumdalar.

Biri sevgilisinden şiddet görüyor.

Tüm kimliğini ayaklar altına alıp “Hayır görmedim” diyor.

Sanki şiddeti uygulamak değil de görmek ayıpmış gibi.

Bir diğeri ise eşinden şiddet görüyor ve açıklama yapıyor: “Aile içinde böyle şeyler olur.”

Hayır hanımefendi.

Aile içinde böyle şeyler olmaz.

Topluma böyle bir mesaj vermeye, aile içi şiddeti meşrulaştırmaya, kabul edilebilir bir şey haline getirmeye hakkınız yok.

***********

NİYE SEVİNDİYSEM
EN beğendiğim radyo programcılarının başında gelen Adem Metan, Best FM’e transfer olmuş.

En sevdiğim radyo programcısının, kuruluşunda görev aldığım, yıllarca program yaptığım Best FM’e geçmesine çok sevindim. Niyesini bilmiyorum ama bugün iyi radyoculuğu sürdüren birkaç isimden biri olan Adem’in benim de geçmiş olduğum bir çatının altında olması çok hoşuma gitti.

***********

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Makamlar insanlara değil, insanlar makamlara değer kattığı zaman.