Nasrettin Hoca'ya mal olmuş en sevdiğim sözlerden biridir:


“Eşeğini sağlam kazığa bağla, eşek yine senin eşeğin olsun…”

İYİ Parti, Mersin Büyükşehir adayı Burhanettin Kocamaz ile ilgili en alt düzeyinden en üstüne kadar bu işle ilgili iyi sınav vermedi.

Buna Kocamaz'ın kendisi de dahil…

Neredeyse 25 yılı aşan süre belediye başkanlığı görevinde bulunup, 5 seçime girip 6'ncısında böyle bir hatayı kimse yapamaz…

En azından bir kişiyi bu işle görevlendirmesi, daha önemlisi bir gün önceden belgesini teslim edip alındığı evrakını çoktan cebine koymuş olması gerekirdi…

Dolayısıyla Kocamaz'ın çıkıp birilerini suçlayacak hali yok…

Haydi onu geçtim, İYİ Parti Seçim İşleri ve Teşkilat başkanlarının da bu süreci iyi yönettiğini söyleyemem.

Onların da başvuru gününden önce veya en azından öğle saatlerine kadar büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarının başvurusunu yapıp, belediye meclis üyeliğini daha sonraki bir saate bıraktırabilirdi.

Aynen AK Parti ve CHP'nin yaptığı gibi işi şansa bırakmaz bir gözlemci nezaretinde tüm teslimlerin yapılmış olduğunu bizzat yerinde hayata geçirirdi.

Üstelik, İYİ Parti'nin öyle 30 büyükşehirde adaylığı da yok…

Dolayısıyla meselenin bir il başkanı boyutundan çok daha ağır sorumluluğu mevcut…

YSK'NIN KARARI

Gelelim YSK kararına…

Konu ortaya çıkınca Kocamaz'ın ancak bağımsız aday olabileceğini, ancak adaylık başvurusu da saatinde getirilmediği itirazı dolayısıyla Seçim Kurulu'na bırakılmadıysa önünde 2 seçeneğin olabileceğini söylemiştim…

Anlaşılan o ki İYİ Parti İl Başkanı sadece geç vermekle kalmamış, işi sıkıya alıp, geç kalma durumunu başvuru evrakının üzerine de işletmiş.

Bu durumda yapılacak herhangi bir şey yok…

Çünkü YSK geçmiş kararlarında ne dediyse ondan vazgeçmemiş; aynı ilkelerle ilerlemiş.

Eğer geç gittiği beyan edildiğinde İl Başkanı evrakı geri çekmiş olsaydı, Kocamaz bu durumda İYİ Parti adaylığından başvuru öncesi çekildiğini beyan edip, bir başka partiden adaylığını koyabilirdi…

YSK'nın buna ilişkin 326 sayılı kararı çok net:

“… bir siyasi partiden merkez yoklamasına katılan aday adayının, o partiye ait aday listesinin YSK'na verilmesinden önce aday adaylığından ayrıldığı takdirde, partisinden vaki aday adaylığından vazgeçmiş sayılacağından, başka bir siyasi partiden merkez yoklamasına katılabileceği gibi partisinden istifa etmesi koşuluyla bağımsız aday da olabileceğine…”

Özetle diyor ki, eğer başvuru öncesi bu durum olsaydı aday olabilirdi…

Kararlarının hepsi de Siyasi Partiler Kanunu'nun meşhur 40. maddesine dayandırılıyor ki, o madde de geç kalması halinde aday olamayacağına hükmediyor…

GERİYE KALAN TEK YÖNTEM

Bu durumda geriye tek bir yöntem kalıyor…

O da Kocamaz’ın Belediye Meclis üyeliği…

Kendisi böyle bir durumu kabul eder mi veya sahada bir önemi olur mu bilinmez…

Ancak yöntem basit…

DP daha önce adaylık başvurusunu yaptığı için 2 Mart tarihine kadar adayını değiştirebilir, Kanun buna izin veriyor.

Bu durumda DP, Kocamaz’ın adaylığı kabul edilmediği için siyasette adına “tavşan adaylık” denilen yönteme başvurup, bir başka kişiyi aday çıkarabilir.

Ardında da Kocamaz olur ve “ona verdiğiniz oy bana verilmiş sayılacak” propagandasını yapar…

Kocamaz da Mersin Belediye Meclisi’nin birinci sırasından aday gösterilir.

Seçim bittikten sonra eğer DP’nin gösterilen adayı kazanırsa Başkanlık görevinden istifa eder, Kocamaz da birinci sıradan belediye meclisine seçildiği için yerine Başkan olur.

Şeytana şapkayı ters giydiren Ankara siyasetinde bu formül konuşulmuyor değil…

Olur mu derseniz, Nasrettin Hoca ile başladım onun koyun fıkrasıyla bitireyim…

Kuzular büyür, yünleri çalıya takılır, oradan toplayıp kirmende eğirir, yün yapıp kazak örerse, alanı da elbet bulunur…