Köprü!

Abone Ol

Dün akşam İş Sanat'ta şiir dinletisine giderken, Mecidiyeköy'de bir grup topluluğun ulaşım zamlarını protestosuyla karşılaştım. Ulaşım zamları için, pankartlar açılmış sloganlar atılıyordu. Karşılarında polisler ve oradan geçen halk...

Toplumun tüm kesimlerine ağır gelen ulaşım zamları konusunda protestocularla aynı düşünüyorduk. "İnsanca Yaşamak İstiyoruz!", "Parasız Ulaşım Haktır, Zamlar Geri Alınsın!" sözü yazılmış pankartlar taşıyan, bir partinin üyesi insanlar; belki partisi adına belki toplum adına bir amaç peşindeydi.

Zamları onaylamıyorum demiyorum. Protesto gereksiz de demiyorum. Sadece zam gelen ulaşım mı? diye sormak istiyorum.

Ekonomik kriz ve istikrarsızlık toplumun her kesiminin canını acıtıyor. Benzin ve kurlardaki artış bunu tetikliyor. Çünkü her şeye yansıyor. Tabi bu durumu fırsat bilenler de çıkar sağlıyor.

Ortada karamsar bir tablo var. Yarınlara umutsuz bakan mutsuz insanların sayısı gittikçe artıyor.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik, atanamayan öğretmenler, iş istihdamı olmayan üniversite mezunları, işsizlik, bir türlü iyileştirilemeyen sağlık hizmetleri, eğitim sisteminin çatlakları vs. toplumu gerginliğe ve gelecek kaygısına itiyor.

Toplumsal bütünlüğü sağlayamayan ulusların gelecek kaygıları olur ve beraberinde intihar eylemleri, cinayet gibi vakalar artış gösterir.

Theokritos: "Yaşayanlar için umut her zaman vardır. Umutsuzluk ölüler içindir" diyerek şiirsel bakış açısıyla umut enjekte etmeye çalışmıştır.

Evet, umut yaşayanlar için ama yaşamak için bir şeyler yapmalı.

Eğer toplumsal bütünlük şuuru ile hareket edersek, içinde bulunduğumuz kaostan çıkabiliriz diye düşünüyorum.

Toplumsal yapı bireyler arasındaki, kurumlaşmış ilişkiler bütününü kavrayabilirsek, milli güç unsurunu yeniden inşa edebileceğiz. Maddi ve manevi tüm unsurlar; sosyo-kültürel güç - siyasi güç - askeri güç - ekonomik güç şeklinde özetleyebiliriz.

Sosyo-kültürel güç en temel olanıdır. Ülkenin birlik ve beraberlik halinde kazanımı gerçekleşir.

Aynı vatan, aynı dil, aynı geçmişe sahip milletler birbirine bağlanmalı, geçmişte yaşanan acıları ve başarıları ile milli duygularını kenetleyerek biz olmayı öğrenmelidir.

Bu temel düşünceler, eğitimde Dünya standartlarında uyumlu bir öğretim sisteminin uygulanması ile devletin kültür ve sanat faaliyetlerinin yaygınlaştırması yolu ile gerçekleşir.

Bu yol ile algı ve düşünce artacak, toplumsal bütünlük sağlanacaktır. Unutmayalım ki bütünlüğü elde etmiş ülkeler sanayi ve ekonomi alanında istikrar gösterir. Teknik donanım ve medeniyet noktasına varırlar.

Calvino'nun "Görünmez Kentler" kitabında Marko Polo ve Kubilay arasında şöyle bir konuşma geçer:

Marko Polo, Kubilay Han'a taşları tasvir ederek bir köprüyü anlatmaktadır. Kubilay Han "Hangi taş köprüyü tutar" diye sorar. Marko Polo, "Köprüyü tutan ne bir taş ne öbürüdür; onu biçimlendiren kemerin kavisidir" der. Kubilay Han bir süre sessiz kalır ve tepkisini yansıtır. "O zaman niçin bana taşlardan bahsediyorsun? Bana kemeri anlat öyleyse." Marko Polo'nun cevabı hazırdır ve "Taş yoksa kemer de yoktur" der...

Taş da biziz, kemer de... Köprü de biziz, kavis de... Dilersek ve inanırsak ne güzel köprüler inşa ederiz...

Sevgiyle kalın...