Doğruları ve yanlışları kolaylıkla bulmak mümkün:

"Biraz dikkat, biraz sabır, biraz bilinç."

Bu üç öğe iyi kullanılırsa analiz (çözümleme) yeteneğimiz gelişir. Analiz ile algılama artar.

Bu da hayatın sosyalitesine yansır.

Billboardlarda verilmek istenenleri, ürün, marka vs. reklamlarındaki çekiciliği, film, dizi tanıtımlarındaki vurguları, mağaza isimlerindeki algı taktiğini, vakıf, parti, cemaat gruplarındaki sloganları, siyasetçi propagandalarını daha iyi algılayabiliriz. Toplumların bilinç altına hitap eden her şey kasıtlı ve bilinçli, hatta bilimsel yapılan çalışmalar. Algılar, toplumu ustalıkla hakikatten uzaklaştırıp sinsice istediği yöne çekebilir.

ALGI YARATMAYI BİLMEK, SİZİ VARMAK İSTEDİĞİNİZ SONUÇLARA GÖTÜRÜR.

Örneğin marketlerin ürün yerleştirme taktiği ile onların iyi bir müşterisi olabilirsiniz. İhtiyacınız olanı almaya giderken, ihtiyacınız olmayan şeyleri aldığınızın farkına bile varmazsınız.

Kapital sistem bunu gayet iyi başarırken, liberal sistem önünüze çıkar ve sizi yeni bir tuzağa düşürür. Bu algı tuzakları bütün sistemler için geçerlidir. (Sistemlerin getirileri ve götürüleri vardır!) İzm'ler sloganları ile doğarlar. Sloganlar beraberinde ayrışmış topluluklar oluştur. Daha sonra da diktatörlerin doğuşunu izlersiniz.

Toplumsal düzen kurmak için, tv programları, diziler, eğitim sisteminin (kasıtlı) zayıflatılması, her önüne gelenin okul açması ve denetimsizlikle(!) aşılamak istediği her şeyi yavaş yavaş enjekte ederler.

Açıkca ifade etmek gerekirse, X ve Y okullarından mezun olanlar farklı ideoloji eğilimde yetiştirilmiş olabilirler. Örnekler çoğaltılabilir.

"Devletin İdeolojik Aygıtları" eserinde Louıs Althusser, aile, din ve eğitim aygıtlarıyla yanılsama yaratarak, toplumsal oluşumu yeniden üreterek inşa edeceğini ileri sürer. Bu aygıtların pratiği ile ideolojiler canlanır cisimlenir ve niteliğe kavuşur.

Bu çalışmanın temel tezine, 21.yy'da internet ve sosyal medyanın hızlı bir biçimde gelişme göstermesi ve yaygınlığı ile etkinliğini de bağlayabiliriz.

Sloganların en etkili kullanımı, modern çağın en tipik örneği Hitler'in iktidara geliş biçimidir. Adolf Hitler ve onun sağ kolu Gobbels'in propaganda taktiklerini hatırlayalım. Başlangıçta Nazi hareketi ciddiye alınmasa da ekonomik krizin içerisinde yoksullukla boğuşan Almanlar'a "İş, özgürlük, ekmek" sloganlarıyla pragmatik olmayı iyi becerdikleri görülür.

"Bugün Almanya, yarın bütün dünya!" gibi sloganlar ile büyümeyi başardılar.

"Tanrı Bizimle" Hitler'in meşhur afiş ve sloganı, toplumsal bilinç altına işleyen en etkili olanlarından biridir.

Enerji ve itici güç kaynağı olan sloganlar, hareketin gelişip başarıya ulaşmasında büyük rol oynar. Etkinleşir ve marka haline dönüşür. Sloganlar, insan bilincini etkileyerek algı oluşturur ve hakikatten uzaklaştırıp kendi istediği yöne doğru çeker. Sorgulamayan her toplumda bu cezbe kapılır.

Bakmak ve görmek arasındaki fark gibi, okumak ve anlamak arasında da fark vardır. Alt metin okumayı anlamamız gerekiyor. Bunu başardığımızda kimse bizi sloganları ile aldatamayacak...

Başarısızlıklarını sloganlar ile örtemeyecek. Buna kalkıştıklarında, aklı kullanarak, biraz dikkat, biraz sabır ve biraz bilinç ile örtü şeffaflaşacak ve asıl amaç farkedilecek.

Toplantı sonrası söylemlerinde, liyakatsizlikleri ortaya dökülecektir. Ekonomik istikrarsızlık, yerleşik düzen çarpıklığı, istihdam sorunu, eğitim politikaları vs. tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilecektir.

Dün ak dediklerine bugün kara diyenlerin oyunlarını anlamak için uyanık olmak gerekir.

Yüce kitabımızda sıkça geçen: "Akletmez misiniz?"

Ayeti bize her şeyi açıklıyor...

Akleden bir toplum, düzenbaz sloganlarn peşinden gitmez...