Sömürge bakanı William Ewart, İngiliz Meclisi'nde 1845'te yaptığı konuşmada, "Müslümanların elinden Kur'an'ı almadan onlara hakim olamayız" dedi.

Müslümanlar ise, "Bunlar elimizden Kur'an-ı alıp İncil verecekler, bizi Hristiyanlaştıracak" sandılar...

Oysa Kur'an-ı elimizden alıp yerine tespih, risale, cevşen, Mesnevi, Mektubat, Kütüb-i Sitte vs. verdiler elimize. Toplanıp Kur'an okumak, onun tüm ayetlerine hakim olmak yerine kafa sallattırarak aldılar elimizden, haberimiz yok.

Kur'an-ı anlamadan, ölülerin arkasından okunan bir kitap haline getirerek aldılar elimizden, haberimiz yok.

"Siz Kur'an-ı anlayamazsınız, Arapça bilmiyorsanız okumayın" diyerek aldılar elimizden, haberimiz yok.

"Aman abdestin yoksa dokunma, göbeğinin altına tutma, yüksek bir yere as" diyerek aldılar elimizden, haberimiz yok.

Kur'an kurslarında, camilerde, mescitlerde, mukabelelerde, taziyelerde, mevlitlerde, düğünlerde vs. insanlara anlamadıkları bir dilde Kur'an okuyup-okutarak aldılar elimizden, haberimiz yok.

"Kur'an-ı anlamadan oku, hatimler indir sevap kazan" diyerek aldılar elimizden, haberimiz yok...

Kur'an-ı dünyada anlamadan okunan tek kitap haline getirerek aldılar elimizden, haberimiz yok.

Kur'an her yerde vardı ama aslında yoktu, özü bizden uzak tutuldu, haberimiz yok...

William Ewart şu an hedefine ulaşma mutluluğuyla mezarında huzur içinde yatmaktadır.