SEÇMEN her sandıkta olduğu gibi kuyumcu terazisini yine mükemmel çalıştırdı.

Yeni bir macera ve riske girmek yerine ilk turda işi bitirdi.

Yürütme iktidarını yıllardır deneyip içinde bulunduğu durumdan çıkaracağına inandığı Recep Tayyip Erdoğan’a oyunu verdi.

Bunu yaparken temkinli tutumunu da sergiledi.

Yeni sistemin getirdiği ikili iktidarın yürütme bölümünü ilk turda teslim ederken, Meclis iktidarında uzlaşıyı şart koştu.

7 Haziran bir kenarda tutulursa, 2002’den bu yana eksiksiz bir şekilde AK Parti’ye bonkörce teslim ettiği parlamento iktidarını bu kez vermedi.

Ancak ANAP’ın başına geldiği gibi kantarın topunu da kaçırmadı; ölçülü bıraktı...

Yürütme iktidarının icraatında, kanun hükmünde kararnamelerin zorunlu olan kanunlaşma sürecinde AK Parti’ye Meclis’teki diğer partiyle işbirliği yapması şartını getirdi.

Bunun için Meclis’te 4 partiye daha grup hakkını kazandırarak AK Parti’nin seçeneklerini artırdı.

ÇOKLU SEÇENEK

AK Parti, seçim ittifakı ortağı MHP ile koalisyon içinde hareket edebileceği gibi, bazı zamanlar İYİ Parti, bazı şartların gerektirdiği durumlarda da HDP ile hareket etme serbestisini kazandı.

Yanı sıra, Anayasa değişikliği, af gibi beşte üç çoğunluğa ihtiyaç duyulan konularda AK Parti’ye bir üçüncü partiyle veya CHP’yle uzlaşı yolunu zorunlu kıldı.

Muhalefete de bir araya gelip iktidarın önünü tıkayacak sayıyı vermedi; Meclis’te salt çoğunluğu elde edebilmesi için, grubu bulunan diğer 4 partiyi bir araya gelmeye mecbur bıraktı.

Bunlar sandığın parlamento açısından sonuçları...

Yürütme iktidarının oluşumunu nasıl etkileyeceği konusuna gelirsek...

Sonuçlar da gösterdi ki Erdoğan, 16 bakanla sınırlandırdığı kabinesini parlamentodan milletvekili istifası yoluyla değil, dışarıdan karşılayacak.

Bu da Erdoğan’ın elini rahatlatan bir durum; çünkü dışarıdan atayacağı her bakanın siyasi kimliği olmayacak.

Nasıl ki geçmişte atanan bir genel müdür veya müsteşar, politik kimliğine rağmen nasıl ki bakanın talimatından çıkamazsa yeni atanan bakan da aynı olacak.

Değişmesi halinde de çalkantı yaratamayacak.

HERKES YOLUNA

Muhalefet açısından da durum farklı değil.

Kabul edelim ki bu sandığın sürpriz partisi MHP; Meclis’te denge ve denetimin adresi oldu...

Terazinin horozu gibi oynadığı yönde tayin edici olma özelliğine kavuştu; seçmen dünyada olduğu gibi bu sandıkta milliyetçilere güç verdi.

Bu desteği de MHP’nin kurumsal kimliğine değil, lideri Devlet Bahçeli’ye doğrudan sundu.

Bir de referandumdan bu yana “oy vermezler” diye üzerine atılan imajı temizlemesini sağladı.

Yeni kurulan İYİ Parti ve HDP’ye grup kurma sayısının iki katını vererek şans tanıdı.

Ancak liderlerine aynı teveccühü göstermedi, partilerinin altında bırakarak uzlaşı yollarını bulma şartını gösterdi.

CHP’ye 41 yıldır ulaşamadığı % 30’u verirken, partinin oranını bir iki puan düşürdü, ama diğer yandan da AK Parti’ye tanımadığı olanağı sunup milletvekili sayısını artırdı.

Ama “bu kez tamam” beklentisine giren seçmeninin de kursağında bıraktı.

Sanılmasın ki bundan sonraki süreçte ittifaklar birlikte hareket edecek, Meclis’in ilk açılışından sonra herkes kendi evine gidecek.

Bir anlamda faydalı da olacak; çünkü uzlaşı kültürünün gelişip serpilmesine yardımcı olacak...